Kemik, "Yapılan bu bağışlar organ bekleyen 121 hastanın yeniden hayata tutunmalarını sağladı." dedi.
Adana'da 3 yıl önce organ nakli bölge koordinasyon merkezinin kurulmasından sonra vatandaşların yaptığı organ bağışında artış oldu.
İl Sağlık Müdürü Dr. Aytekin Kemik,'Organ ve Doku Nakli Haftası' nedeniyle yaptığı açıklamada, yapılan bağışlara rağmen ülkemizde organ bağışı ve organ nakli sayılarının yetersiz olduğunu belirterek, organ yetmezliğinden tedavi gören birçok hastanın organ beklerken yaşamını yitirdiğini ifade etti.
Dr. Kemik, "Hastaların yaşam süresi ve kalitesinde, ülke ekonomisi ve işgücünde ağır kayıplara yol açan söz konusu organ yetmezlikleri önemli bir sağlık sorunu olarak gündemdeki yerini korumakta olup, organ bağışı ve nakli sayılarının artırılması Sağlık Bakanlığımızın öncelikli hedeflerindendir." dedi.
50 BİN KİŞİ DİYALİZE BAĞLI YAŞAM SÜRÜYOR
Dr. Aytekin Kemik, tedavisi sadece organ ve doku nakli ile mümkün olan hastalıkların, tüm dünyanın olduğu gibi, ülkemizin de önemli sağlık sorunlarından biri olduğunu kaydetti. Kemik, bu konuda şöyle konuştu:
"Organ ve doku nakli bekleyen hastaların sayısı her geçen gün artmaktadır. Ülkemizdeki 50.000'e yakın kronik böbrek yetmezliği hastası, diyaliz cihazlarına bağlı olarak yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Kalp ve karaciğer nakli bekleyen hastalar, böbrek hastaları kadar şanslı değillerdir, uygun organ bulunamadığı takdirde yaşamlarını kısa bir süre içinde kaybetmektedir."
Kemik, "18 yaşını dolduran ve akli dengesi yerinde olan kişiler yaşamlarını yitirdikten sonra, kullanılmak üzere organ ve dokularını bağışlamak istediklerinde, il ve ilçe devlet hastanelerinde bulunan organ bağış bürolarına, organ nakil merkezlerine ve organ nakli ile ilgili derneklere başvurarak organ bağışında bulunabilirler. Organ bağışına olumlu yaklaşan kişilerin bu durumu önceden aile içinde konuşmaları oldukça faydalıdır." ifadesini kullandı.
BEYİN ÖLÜMÜ NASIL OLUR
Kemik, beyin ölümü hakkında da şunları söyledi: "Beyin ölümü gerçekleştikten sonra işlevleri hızla bozulduğu için kadavra donör organlarının en kısa sürede alınarak bekleyen hastalara nakledilmesi gereklidir. Beyin ölümü, beyin fonksiyonlarının geri dönüşümsüz olarak kaybıdır. Bütün dünyada beyin ölümü tıbben ölüm hali olarak kabul edilmektedir. Maalesef ülkemizde beyin ölümü terimi, bitkisel hayat ve koma ile karıştırılmakta, çıkmayan candan umut kesilmez mantığıyla yaklaşılmaktadır. bitkisel hayattaki veya komadaki bir hastanın tekrar yaşama dönme umudu olabiliyor. Fakat Beyin ölümünde bu mümkün değildir. Beyin ölümü tıbben ölümdür. Beyin ölümü gelişen kişinin yoğun bakımda bağlı olduğu cihazların yardımıyla kalbi sadece bir süre yani 24–36 saat kadar çalışabiliyor. İşte bu süre içinde beyin ölümü gelişen kişinin yakınları eğer organ bağışında bulunurlarsa organların uygun hastalara nakledilmesi mümkün oluyor."
Bağışlanan organların Sağlık Bakanlığı bünyesindeki "Ulusal Organ ve Doku Nakli Koordinasyon Sistemi" kapsamında dağıtıldığına dikkat çeken Adana İl Sağlık Müdürü Dr. Aytekin Kemik, amacın ülke genelinde organ ve doku nakli hizmetleri alanında çalışan kurum ve kuruluşlar arasına gerekli koordinasyonu sağlamak, sınırlı sayıda temin edilebilen organ ve dokuları, bilimsel kurallara, tıbbi etik anlayışına uygun olarak, adaletli bir biçimde en uygun hastalara, en kısa süre içerisinde naklini sağlamak olduğunu bildirdi.
KOORDİNASYON MERKEZİ ÖNEMLİ ÇALIŞMALAR YAPIYOR
Dr. Aytekin Kemik, Adana İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde kurulan, Organ Nakli Bölge Koordinasyon Merkezi'nin Adana, Mersin, Gaziantep, Hatay, Niğde, Osmaniye, Kilis, Kahramanmaraş ve Kayseri illerinde önemli çalışmalar yaptığını vurguladı.
Dr. Aytekin Kemik, bu merkezin kadavradan (ölüden) organ bağışıyla ilgili koordinasyonu sağlağını kaydederek, "Adana Bölgesinde, Ekim 2007 tarihinde Koordinasyon Merkezimizin kurulmasının ardından beyin ölümü geliştiği tespit edilen 225 vakadan 41'inin ailesi organ bağışında bulunarak; organ bekleyen 121 hastanın, yakınlarının organları ile yeniden hayata tutunmasını sağladılar. Sadece organ nakledilen hastalar değil, aileleri de hayata daha sıkı bağlanmış ve hayat kaliteleri artmıştır." şeklinde konuştu.