Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Parti gruplarında söz düellosu!

Meclisteki partiler haftalık grup toplantılarında bu sabahtan itibaren başladı. Bahçeli Erdoğan'a YOL projesi bizimdi derken Erdoğan 'freni patlamış' cevabını verdi. Kılıçdaroğlu'nun da konuşması bekleniyor... İşte grup konuşmalarının özetleri...

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-11-02 12:24:23

Parti gruplarında söz düellosu!

BAHÇELİ'NİN KONUŞMASI

Taksim'deki canlı bomba saldırısını değerlendiren Bahçeli, saldırının PKK'nın sözde eylemsizlik tarihinin bittiği güne denk gelmesinin manidar olduğunu söyledi. Bahçeli Taksim saldırısının PKK işi olduğunu kaydederken hükümetin terör konusundaki adımlarını sert dille eleştirdi

İşte Bahçeli'nin açıklamalarının satır başları:

TAKSİM'DEKİ BOMBA NE İSE AÇILIM DA ODUR

Eylemsizlik kararına kendini inandıranlar bomba ile sarsılmıştır. PKK AKP'ye yapılacaklar listesi iletmiştir. Silahların bırakılması, Apo ile müzakere, seçim barajı gibi konular yer almıştır. Taksimdeki bomba ne ise Açılım da odur. Benzer vakalara şahit olunmuş İstanbul Mavi Çarşı olayı da bilinmektedir. Hakkari'de 9 vatandaşımızın ölmesi de benzer bir hadisedir.

Terörle pazarlık çıkmaz bir sokaktır. Geçitlide 3 yaşında bir çocuğu öldüren zihniyet nasıl bir yaklaşım içerisinde oldukları ortadadır. Kandil çetesi elebaşlarının bir gazeteye verdikleri açıklamada sivillere yapılan saldırılardan ötürü özür dilediklerini okuduk.

Terör artık herkesi doğrudan doğruya tehdit etmektedir. İktidar partisi ayrılıkçı anlayışlarla yaptığı görüşmelere dikkat etmelidir. Son ayrılıkçı etkisiz bırakılana kadar mücadele sürmelidir.

MESELE İDRAK EDİLEMİYOR

Başbakan şu anda meseleyi tam idrak edememektedir. Dışarıda medeniyetleri buluşturmak için ülke ülke gezen bu zihniyetin bölücü sorunları teşhis ve tedavi edememesi tam bir başarısızlık örneğidir. Başbakan'dan beklentimiz ağlamak yerine şahsiyetli bir duruş sergilemesidir.

Herkes aklını başına almalıdır. Alışveriş merkezlerinde sokaklarda kan dökmek için teröristler fırsat kollamaktadırlar. Milletimizin üzüntüsü tazeyken Taksim'deki saldırıyı etraflıca değerlendirmemiz gerekmektedir. İmralı canisinin ağzını kapatmanın vakti gelmiş hatta geçmiştir. Ortada başbakanın deyimiyle kökü kuruyan bir şey yoktur. Aksine artan etnik bölücülük vardır. İşbirlikçi suratlar ayrılıkçılığı körüklemeye devam etmektedirler.

Terörle yapılacak mücadelenin bundan sonra bütün olarak gözden geçirilmesi gerekmektedir. Başbakan'dan beklentimiz terörün iç ve dış kaynaklarının bir bütünlük içerisinde biran önce ortaya koymasıdır.

Barzani'nin yola getirilmesi için ciddi bir caydırıcılık ortaya konulmalıdır. Askeri hareket izninin kağıt üzerinde kalmaması için gereken yapılmalıdır.

TAKSİM SALDIRISINI LANETLİYORUZ

Taksim'deki terör saldırısını nefretle lanetliyorum ve yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

GAVUR DAĞI'NIN DOĞUSU DA BATISI DA BİZİMDİR

Milliyetçi Hareket, Diyarbakır'ın, Van'ın, Maraş'ın, Sinop'un partisidir. Sivas'ın batısı da doğusu da bizimdir. Sunisi de bizimdir alevisi de bizimdir. Hangi etnik kökende gelirse gelsinler onlar biziz biz onlarız. Başörtülüsüde biziz başı açık olan da biziz.

Başbakan Erdoğan başörtüsü konusunda yine bunun arkasını getirememiştir. Başbakan'ın önümüzdeki seçimlerde başörtüsünü bir kez daha sömüreceği ortaya çıkmıştır. Bu konu AKP ve CHP'nin siyasi oyunlarına kurban edilmiştir. AKP ve CHP başörtüsü konusunda halkımızı kandırmıştır.

OTOYOL PROJESİ BİZİM PROJEMİZDİ

Başbakan Erdoğan geçtiğimiz hafta gerçekleri saptırarak bazı olayları saptırarak anlatmıştır. 434 km'lik İstanbul-İzmir otoyolu projesi 1999 yılında planlanmıştır. Bizim iktidarda olduğumuz  dönemde ihalesi yapılmıştır.

Projenin tümü 2010 yılında tamamlanacaktı. Üzülerek ifade etmeliyim ki bütçenin güvenliği tehlikededir. Bu büyüme seviyesiyle işsizliğin üzerinden gelmek neredeyse imkansızdır. Bu tabloya AKP'li kadrolar da inanmıyor. Bütçede ümit verici bir çare yoktur.

İşsizliğe çözüm bulamayacağını fark eden AKP hükümeti halkı oyalama derdine düşmüştür.  Kim ne derse desin işsizlik Türkiye için en büyük sorundur. Aileler dağılmakta hizipçilik artmaktadır. Sırf mevsimsel düşüş kimseyi kandırmasın. Babalarından bahşiş alamayan çocuklar hayal kırıklığı yaşamaya devam etmektedir. Mutfaklarda kaynayan sıcak çorba artık eski tadını vermektedir.

Zaten milletimizin malı onlara ikram edilmeye mahkumdur. Girmekte olduğumuz kış aylarıyla birlikte eller üşüyecek. iç ve dış borç stoku 500 milyon dolar olmuştur. Dul ve yetimlerimiz hemen bir el beklemektedir.

Bu kara düzene son vermenin zamanı geldi. AKP yaptıklarının hesabını sonuna kadar verecektir.

ERDOĞAN'IN KONUŞMASI

Başbakan Erdoğan terör konusunda sessiz kalanların iç de dış faktör olmaksızın kanın üzerlerine sıçradığını bilmeleri gerektiğini söylerken, Muhalefet partileri için, "Bunlar muhalefeti karikatür dergilerine bıraktılar" diyerek eleştirdi. İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

"Terör kanlı yüzünü Türkiye'nin en güzel yerinde ortaya koymuştur. Bugün bir kez daha tüm yaralılara geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Bu saldırıda kimin gerçekleştirdiği, hangi örgütün ya da örgütlerin yaptığı önemlidir. Ancak bunlardan daha önemlisi terörün kanlı yüzünün bir kez daha ortaya konulmasıdır.

Üzerindeki bombayı patlatan bir anlayış insana ait bir anlayış olamaz. Bu ancak büyük bir gaddarlıkla gözü dönmüşlükle izah edilebilir. Bu saldırı Türkiye'yi hedef alan bir saldırı değildir, insanı ve insanlığı hedef alan bir saldırıdır. Minibüsü havaya uçurmak, Anafartalar'da bomba patlatmak, sabah namazını kıldırmak için evinden çıkan imamı öldürmek insanlık olamaz.

Biz diyoruz ki kimin yaptığına bakmadan hangi inancı ideolojiye bakmadan teröristi sadece terörist olarak görelim ve ona karşı tavır alalım. Terörün bir insanlık suçu olduğunu ifade ettik.

Avrupa'da terörün kaynaklarının kesilmesi konusunda ciddi adımlarımız oldu. Artık akan lkanın bu çağrılarımızı duymamazlıktan gelenlere bulaştığı görülmelidir. Kirli oyun oynayanlar her zaman kirlenirler. Karanlık hesaplar yapanlar karanlıkta kaybolmaya mahkumdurlar. Adı ne olursa olsun terör insanlık suçudur. Amaç ve hedeflerinee terörle ulaşacaklarını sananlar yanılıyorlar ve beyhude bir uğraş içerisindedirler.

73 milyon vatandaşımız bu saldırılar karşısında tek vücuttur. Başkasının terörünü lanetlemek yetmiyor. Hakkari'de imamın öldürülmesini, yangın söndürmeye gidenlere tuzak kurulmasını lanetlemeleri gerekiyor. İstanbul'daki saldırı tüm boyutlarıyla aydınlatılacaktır. Bu saldırıların bir diğer amacı da politikalara yön vermektir. Demokratikleşme süreçlerine sekte vurmayı hedeflemektedirler. Milleti dehşete düşürmeyi hedefleyen saldırılardır.

Terör örgütleri bu saldırılarıyla demokrasiyi hedef alıyorlar. Terörle mücadele konusunda ortak bir duruş sergileyememek garip bir durumdur.

Demokratikleşme ancak güvenlik kaygılarının ortadan kalktığı ortamlarda güçlenir. Halka demokrasi elini uzatan tek iktidar Ak Parti iktidarıdır.

Eğer terörün maddi kanallarının kapatılması gibi çalışmalar yapılmasaydı şartlar bugünkü kadar lehimize olamazdı. Devraldığımız kronik sorunlar daha da büyümüş olabilirdi. Bu yüzden milli birlik ve kardeşlik projesini hayata geçirmeye karar verdik.

Yatırımlar arttıkça, işsizlik düştükçe, endişeye kapıldılar. Önceki gün Ilısu köyünde incelemelerde bulunduk. Bölgenin kaderi ve çehresi değişiyor. Artık 8 bin yıllık susuzluk sona eriyor. Bölgenin yoksulluğuna çare olacak adımlar terör örgütü tarafından engellenmek isteniyor. İşsizlik bitmesin ki gençleri kandıralım diyorlar. Ben bölge halkının terörün artık bu yüzünü görmesi gerekiyor. Ancak tereddütte olanların bu durumu görmelerini istiyorum.

Ak Parti'nin bölgenin sorunlarıyla ilgili ne kadar samimi bir şekilde çaba harcadığımızı görmelerini istiyorum. Onlar vazgeçmemizi istiyorlar. Kaygıya kapılabilirler. Ancak bizim yolumuz kardeşlik ve refah yoludur. Bu oyunları bugüne kadar bozduk bundan sonra da bozmaya devam edeceğiz.

Terör karşısında asla boynumuzu bükmeyeceğiz ve taviz vermeyeceğiz. Güvenlik güçlerimiz son derece hassas bir mücadele veriyorlar. Kendilerine başarılar diliyorum.

Yerel seçimler sonrası bazı siyasi partilerin tavırlarıyla ilgili değerlendirmelerim oldu. CHP, MHP BDP olsun... Türkiye'yi kucaklayamıyorlar. Her parti ancak belli bir kesimden belli bir bölgeden karşılık bulabiliyorlar. Türkiye'nin tamamını kucaklamak yerine sahip olduklarını koruma mücadelesi veriyorlar.

Belli kesimler yanlış haberlere maruz bırakılıyor. Ben muhalefet partilerinin kullandığı o çirkin üsluptan kendilerinin de rahatsız olduklarına inanıyorum. Ama kitleleri kışkırtmayı sürdürmeye çalışıyorlar. Üslup farkını milletimiz görüyor. Ben CHP'nin, MHP'nin ve BDP'nin yöneticinin kadrolarına seslenmiyorum. Ben bu partilere gönül vermiş olanlara sesleniyorum.

FRENİ PATLAMIŞ KAMYON

Türkiye cumhuriyeti başbakanına dil uzatmak hiç kimsenin hakkı değildir, haddi de değildir. Gurup konuşmasında freni patlamış kamyon gibi konuşanlar kendilerini kaybediyorlar. Sergi adı altında bize değil kendilerine zarar veriyorlar. Ondan sonra üç dört gün sonra kapatma kararı veriyorsun. Atı alan Üsküdar'ı geçti. Sergi adı altında hakaret sergisi yapıyorlar. Siyaset hakaret etmek sanatı değildir. bunlar ana muhalefet değil karikatür muhalefet.

Önce millete büdon kafalı dediler, orada da durmadılar, çevre kirletmesi yaptılar gönül çevrelerini kirlettiler. Bu üslup ve hakaretler dünyanın hiç bir yerinde basın özgürlüğüyle izah edilemez. Haksız ve hukuksuz saldırılar artık dil ve yazı ile ibra edilmiştir. Bunlar 10 yıllardır seçimle gelmiş başbakanlara da bu üslupla saldırdılar.

Yani yıllarca Cumhur yani millet cumhuriyet kutlamalarından uzak tutuldu. Basın Konseyi gibi bir konseyin başında böyle bir ismin olması Türkiye için bir yüz karasıdır. Basın Konseyi'nin başından ayrılmaları gerekmektedir. Dün milleti küçümsüyorlardı bugün de milletten kaçıyorlar. Sizin bu anlayışınızdır milleti devletten laiklikten soğutan. Biz devlet millet bütünleşmesini savunuyoruz. Bunu her kademede savunuyoruz. İşte bunu yapmayanlar 73 milyonun kardeşliğinden bahsediyorlar. Ondan sonra gidip Bağdat Caddesin'de turlarsın. Ama biz bağddat caddesine de gideriz, kasımpaşaya da gideriz. Her yere gideriz..

Bizim yüzde 42'yi anladığımız kadar onlar da keşke yüzde 58'i anlasalar...


DEMİRTAŞ'IN KONUŞMASI

BDP Başkanı Demirtaş’ın Taksim saldırısı değerlendirmesi net bir tavırla gerçekleşti. Demirtaş: "Açık bir dille kınıyoruz. Yeri ve zamanı itibariyle bu bir provokasyondur" dedi

Önceki gün Taksim'de meydana gelen canlı bomba saldırısı sonucu 15'i polis 32 kişi yaralanmıştı. Saldırı sonrası şu ana kadar herhangi bir örgüt saldırıyı üstlenmezken BDP cephesinden net bir tepki geldi.

Bugün grup toplantısında partililere seslenen BDP eş başkanı Selahattin Demirtaş, 'Bu saldırıyı açık bir dille kınıyoruz. Yeri ve zamanı itibariyle bu bir provokasyondur' dedi.

Ayrıca Demirtaş, yerel özerkliklerle demokrasinin bütün Türkiye'de demokrasiyi temin etmenin mümkün olacağına inandıklarını bildirdi. Demirtaş, seçim barajının dünyanın hiçbir ülkesinde olmadığını ve bu uygulamanın Kenan Evren'in uygulaması olduğunu, AKP'nin de buna sarıldığını vurguladı. Demirtaş'a göre üzde 10 barajı yüzünden BDP'nin kazanabileceği 20 kadar vekili AKP sıralarında oturuyor.

Demirtaş: " Bu dönem kritik ve fırsatlar sunan bir dönemdir. Başbakan artık uyanmalı." dedi

KILIÇDAROĞLU'NUN KONUŞMASI 

İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının satır başları: Teröre karşı sonuna kadar direneceğiz. Terör bir insanlık suçudur.
Mutlu bir Türkiye istiyoruz. İşi olmayanın aşı aşı olmayanın işi olmaz. Türkiye'deki temel felsefemiz budur. Bunu sağlayacak olan devlettir. Ama demokrasiyi sabote eden despot devlet değildir.

Vatandaş orada gelecek kaygısının olmadığı bir sosyal devlet istiyor. Bunun için devletler maliye ve tarım politikası oluştururlar. Biz bu amaçla yola çıktık. Cumhuriyetin 87. yılını kutladık.

Ben ve bir grup arkadaşım İstanbul'da; Konya'ya da Trabzona da kardeşlik mesajı verdik. 10 binler bütün Türkiye'ye kardeşlik selamı gönderdi. Biz huzur mesajı veriyoruz. Ankara'dan birileri rahatsız oluyor. Meğer bizim yaptığımız cumhurla buluşmak değil mi? Kadıköy halkı bu ülkenin halkı değil mi? Ben diyorum bunlar bölücü. Bunlar ancak asıl amaçlarına ulaşmak için gizli siyasal gündemlerini oluşturmaktır. Her tarafı ele geçirdiler. İstediğiniz kadar gidin tek bir CHP'li kalana kadar sizinle mücadele etmek bizim boynumuzun borcudur.

Cumhur başımızın üstündedir. Biz onlar gibi insanları ayırmıyoruz. Kadıköy'deki de Sarıgazi'deki de, Hakkari'si de Bitlisli'si de bizim vatandaşımız.

Biz Kadıköy'den Paşabahçe'ye gittik. Orada bedenini açlık grevine yatıran işçi arkadaşımızın yanına gittik. Cumhuriyet bilhasssa kimsesizlerin kimsesidir. O gittiğimiz kişi kimdi, AKP'nin görmemezlikten geldiği kişi bir anne, bir asgari ücretli. Bir devlet hastanesinde yerleri temizliyor. Hırsızlık yapmıyor. İnsanların inançlarını sömürmüyor.

Dedik ki mücadeleni sürdür. Senin mücadelen seni görmeyen sendika ağalarına örnek olsun. Sabah akşam AKP şakşaklığı yapacaksın. Bedenini ölüme yatıran bir insanı görmeyeceksiniz.

Yılmayacağız mücadelemizi sürdüreceğiz.

Bu cumhurun başına gelenlerden başbakan utanıyor mu? Acaba vicdanı sıkılıyor mu? Sen 5 yıldızlı otellerde çocuklarına düğün yaparken o çadırda hakkını arayan insanı gözlerin görmüyor mu?

Bir de anayasaya yeni bir madde koydular. Bir sendika yetmez iki sendikaya üye olabilirsin. Ya bu kadıcağız bir sendikaya üye oldu bu hale geldi ya iki sendikaya üye olsaydı ne olacaktı.

Biz dramı gördük, hak arayanın başına ne geldiğini gördük. Efendim neymiş, Çankaya Köşkü'ne gittin boyun mu uzadı? Sen mi cumhura gittin ben mi gittim?

Bütün taşeron işçilerine sesleniyorum; bizim zamanımızda kadroya geçirilecek ve emeklerinin karşılığını alacaklar. O 2 milyon işçi bizim sesimize kulak versinler. Biz geleceğiz ve tüm emekçilerin haklarını vereceğiz. Onlara huzurlu Türkiye vaat ediyoruz. Bizim amacımız ve felsefemiz budur.

Adapazarı'ndan bir mektup geldi bana. 8 yıldır taşeron işçisi olarak çalışıyor. 600 lira para alıyor. Öğle yemeği yok.

Ama  Başbakan unuttu bunu. O artık bir kral, o bir despot. O yırtık ayakkabıyla dolaştığı zamanları unuttu.

Kalemini satmayan bir yazar. Kitap yazan bir gazeteci. Bursa'da bir günlük gazetede yazılar yazıyor. Gazete bunu cesur yazar olarak ifade ediyor. Bir gün çağrılıyor ve işine son veriliyor. Gerekçe ise 'Patron diyor ki sizin yazılarınız yüzünden ihale alamıyoruz'. İnsanda biraz utanma olur, ar edep olur. Bunlarda bu var mı? Olsa müdahale ederler. Ele verir talkını kendi yer salkımı.

Buradan bütün analara ve bacılara sesleniyorum. AKP'nin gerçek yüzünü görün. Okumuş yazmışlar gazetecilerin üzerinden görsünler. Yeterince okuyamamışlar ise o temizlikçi kadın üzerinden baksınlar olaya. Bu ülkede neler oluyor?  Etraflarına baksınlar. Bazen küçük bir olay gerçeği görmemizi sağlar.

Bu tabloyu değiştirmek bizim elimizde, emekçilerin elinde, fabrikada, tarlada çalışanın elinde.

Size 3 örnek verdim ama Türkiye'de milyonlarca benzer örnek verebiliriz. TÜİK verilerine göre intihar olayları artıyor. İntihara teşebbüs olaylarında yüzde 52 oranında artış var.

Bu olayların sorumlusu Başbakan'dır ve adı da Recep Tayyip Erdoğan'dır.

Boşanma davalarında artış var ve işin ilginç tarafı boşanma davalarındaki en az rakam nerelerde var, başbakan diyor ya kumsallar, işte oralarda.. 175 bin aile boşanma için başvurmuş. Her iki gençten birnin işsiz olduğu Diyarbakır'da boşanma oranı yüzde 102 arttı. Niçin artıyor? Başbakan bunları görmüyor mu? Diyarbakır'daki insanlar neden boşansın, Batman'da kadınlar neden intihar etsin? Mutluluktan mı intihar ediyor.

Bir yoksul kadın şunu söylüyor, 'Ben makarna istemiyorum, bulgur istemiyorum. Ben de bulguru makarnayı markettten almak istiyorum' diyor.

Şimdi bir af kanunu getiriyorlar. İnsanda biraz ar olur edep olur. Rüşvet alıp verdin, hani sen müslüman geçiniyordun? Yoksa Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı elinden gidecek onun telaşına mı düştün. Hatırlarsanız Burhan Kuzu'yla sayın Gökçek'le arasındaki telefon görüşmesi internete düştü. Hemen ardından gündeme getirdiler.

Sanayicilere dedik ki biz üretenden yanayız. İstihdamdan yanayız. AKP ekonomiyi sıcak paraya teslim etti biz iktidarımızda ekonomiyi sanayiciye emanet edeceğiz.

Bakın Başbakan Erdoğan hapse girmeden nasıl hazırlıklar yapılıyor: Televizyon boydan boya halı, şofben takılıyor, oturma gurupları, derin dondurucu, çalışma masası... Allah aşkına sayın Başbakan bir de ağlıyor ben hapishanede yattım diye. Yemezler sayın başbakan yemezler...

Sen 'ananı da al git' sözünden özür diledin mi?
 

 

Haber Ara