Katar'da yayımlanan el Şark gazetesinin 28 Ekim 2010 tarihli internet sayfasında, Semir Hicavi imzasıyla yayımlanan yorumda özetle şunlara yer verildi;
20. yüzyılın başlangıcında sömürgeci devletlerin kurduğu bölgesel sistemin kalıntıları üzerine "yeni bölgesel sistem" kurmayı hedefleyen Türkiye'nin bölgedeki aktif hareketliliği, sömürge döneminden kurtulmayı arzulayan halk ortamında büyük başarılar yakalıyor. Türkiye'nin kurmaya çalıştığı bu yeni sistem dört ilkeye dayanmakta: Karşılıklı ekonomi, ortak güvenlik anlayışı, stratejik diyalog ve bölgedeki kültürler ve dinler arası birliktelik. Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bu ilkeleri, el Cezire Araştırmalar Merkezinin davetlisi olarak Doha'da yaptığı konuşmada belirtti.
Davutoğlu'nun yaptığı konuşma, "komşu ülkelerle sıfır problem, güvenlik ile özgürlük arasında dengeyi kurma, demir duvarları yıkma ve kapıları açma" ilkelerine dayalı olan Türkiye'nin yeni politikasının esaslarına ışık tutuyor. Bu, Davutoğlu'nun kesin bir şekilde reddettiği "İmparatorluk Hegemonyasından" uzak bir ortaklık ilkesine dayalı ve bölgedeki herkesin eşit olduğu bir politikadır. Bu durum, herkesin güçlü ulusal ve bölgesel ekonomiler inşa etmesini mümkün kılacak ve bu durumdan bölgenin her ferdi yararlanacak. Bu politika gereği, dışarıdan dayatılmayan ancak içeriden doğan yeni bir bölgesel stratejiyi doğuracak.
Erdoğan, Gül ve Davutoğlu'lu Türkiye, kendinden çok emin. Zira Türkiye aynı zamanda hem Avrupalı hem Asyalı hem de Orta Doğu'lu bir İslam ülkesidir. Türkiye, Batı ile İslam dünyası arasında köprü olmaya çalışıyor.
Ankara'nın açılıma, iş birliğine, ortak güvenliğe, ekonomik bütünleşmeye yönelik stratejisi, Türkiye'nin yeni bir bölgesel sistem kurmaya yönelik çağrılarına büyük güvenilirlik katıyor. Oysaki birçok Arap hükûmeti "gizli veya aleni" bir şekilde bu çağrıyı reddediyor.
BYEGM