Nükleer santrallerin yanısıra HES, rüzgâr ve güneş enerjisi teknolojilerinin de uygulama alanı ve şekli itibariyle doğaya zararlar verebileceklerini ifade eden Adanır, bölgede Entegre Havza Yönetim Planları yapılmadan ve ÇED raporu olmadan yapıldığını ileri sürdüğü inşaatların durdurulması gerektiğini kaydetti.
Hakan Adanır, doğada kalıcı ve sürekli zararlar verdiği gerekçesiyle HES yatırımlarını temiz enerji olarak kabul etmediğini kaydetti. Adanır, "Kardoğa, HES'leri mahkemelerde tartışmak değil, Havza Yönetim Planları süreci ve bütüncül ÇED süreçlerinde tartışmak istemektedir. Bu nedenle acilen tüm HES yatırımlarının durdurulmasını talep etmektedir." dedi.
Suyun doğaya ve kültürlere sağladığı katkının ölçü biriminin megavat olmadığını ifade eden Adanır, sözlerini şöyle sürdürdü: "Akarsuları ve içindeki canlıları karanlık tünellerden geçirip, işkence ederek türbinlere çaptırmak ve sonra bırakıldığında hiçbir şey olmamış gibi davranmak bir insanlık ayıbıdır. Akarsuların ve balıkların yaşadığı bu süreç, bir insanı cezaevine alıp, gün yüzü göstermeyip, işkence edip yıllar sonra suçu yokmuş diye bıraktığınızda hiç bir şey yapmamış olduğunuzu düşünmekle aynıdır."