Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Dışlanan Türkiye

'İmtiyazlı ortaklık' açıklamaları ise Türk elitleri tarafından içi boş sözler olarak görülüyor. Alman Marschall-Plan-Fonds'un yaptığı bir anket artık Türklerin sadece yüzde 38'inin AB katılımını desteklediğini ortaya koyuyor ki bu oran 2004 yılında yüzde 73'tü.

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-11-01 13:39:06

Dışlanan Türkiye

Tirajı günde 112 bin olan sol eğilimli Der Standard gazetesinin 28 Ekim 2010 tarihli sayısında, Paul Lendvai imzasıyla yayımlanan yorumda şunlara yer verildi;

Almanya Cumhurbaşkanının Ankara'ya kısa süre önce yaptığı ziyarete rağmen Berlin ve Brüksel'deki hiçbir gözlemci Türkiye'nin orta vadede AB üyesi olacağına inanmıyor. Londra'da yayımlanan The Economist adlı haftalık derginin bir ekinde, ülkenin özellikle son 10 seneden bu yana ekonomik ve siyasi açıdan inanılmaz başarılar elde ettiği belirtildiği için, bu teşhis ilk bakışta şaşırtıcı gelebilir.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hükûmette olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), eylül ayında ordu üzerindeki kontrolünü artırmak amacıyla yaptığı Anayasa değişikliği referandumunu kazandı. 2002-2008 yılları arasında yıllık yüzde 6'lık büyüme oranıyla dinamik şekilde ekonomik canlanma yaşayan ve 2010 için yaklaşık yüzde 8'lik bir büyüme bekleyen Türkiye, önümüzdeki 10 sene içinde Çin ve Hindistan'ın ardından dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi olabilir.

Bazı uzmanların Türkiye'nin 2050 yılına kadar dünyanın en büyük 10 ekonomi devi arasında yer alabileceği görüşü, demografik gelişmeyle de alakalı. AB'de 40'ı aşan yaş ortalamasına karşılık, 72 milyonluk ülkede yaş ortalaması sadece 27. Nüfusun 2050 yılına kadar yaklaşık 100 milyona ulaşması bekleniyor ki bu durumda Türkiye, Almanya'nın da açık arayla önünde en büyük nüfusa sahip olur.

Ama işte asıl mesele, ülkedeki etkileyici ekonomik ve siyasî reformlara rağmen Türkiye için Ekim 2005'te uzun çekişmeden sonra AB ile başlatılan katılım müzakerelerinin tamamlanmaktan giderek uzaklaşmasıdır.

35 müzakere başlığının yarısından fazlası ilk etapta Kıbrıs ihtilafından ve bazı meseleler yüzünden Fransa'dan tarafından bloke edilmiş durumda. Ayrıca Fransa, Hollanda, Almanya ve Avusturya'daki hükûmetlerin ve seçmenlerin çoğunun Türkiye'nin tam üyeliğini reddettiklerini açık şekilde sürekli ifade etmeleri de söz konusudur. "İmtiyazlı ortaklık" açıklamaları ise Türk elitleri tarafından içi boş sözler olarak görülüyor. Alman Marschall-Plan-Fonds'un yaptığı bir anket artık Türklerin sadece yüzde 38'inin AB katılımını desteklediğini ortaya koyuyor ki bu oran 2004 yılında yüzde 73'tü.

Türkiye bugün önemli bir bölgesel güç olarak görülüyor. Irak, İran ve Suriye ile yakınlaşmalar, İsrail ile Gazze saldırısından sonra yaşanan tartışmayla ve ABD ile olan ilişkilerin soğumasıyla büyük bir zıtlık içinde. IMF'nin yardımı ve AB üyeliği perspektifi Türkiye'nin değişimindeki dış etkenlerdi. Kürt (halkın yüzde 14'ü) sorunundan dolayı yaşanan iç siyasi huzursuzluklar, hükûmet partisi içindeki yolsuzlukların artması ve Başbakanın örneğin basın özgürlüğünü kısıtlama konusundaki otoriter eğilimleri, bir Müslüman ülkede çalışan tek demokratik sistemi tehlikeye atabilir.
BYEGM

SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara