Kazanın hastaneye giderken meydana geldiğini, eşi ve babasıyla birlikte karşıya geçmeye çalıştıklarını anlatan Soyer, "Otobüs bizden çok uzaktaydı. Eşim ve babamın üç dört adım önündeydim. Ben karşıya geçtim ama otobüs arkamdan gelenlere hızla çarptı, kılpayı kurtuldum. Buna rağmen suçu bize atıyorlar. Tek suçlu biz miyiz?" diyerek, bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığını söyledi. Olay gününü gözyaşları içinde anlatan acılı eş, şunları söyledi: "Bilirkişi raporunu nasıl doğru bulalım? Şoförü ve belediyeyi kurtarabilmek için yalan söylüyorlar, bizimkileri suçluyorlar."
Raporda otobüsün hızının saatte 49 km gösterilmesine anlam veremediğini de belirten Korkmaz, "Otobüsün hızı, 70 km'den az değildi, yalan söylüyorlar. 49 km olsa, durmama imkanı olur mu? Belediye, kendini temize çıkarmak için iki hayatı yok sayıyor. Bizi en çok üzense bir başsağlığı bile dilememelidir." şeklinde konuştu.
Korkmaz ailesinin avukatı Şeref Bağcı ise raporu kabul etmediklerini belirterek, dilekçeyle itiraz edeceklerini söyledi. Belediye otobüsünün, bilirkişi raporunda belirtilen hızla gitmesi durumunda önüne çıkan kişilere çarpmadan durması gerektiğinin altını çizen Av. Bağcı, "Yeniden olay yeri keşfi istedik. Ayrıca bilirkişi raporuna itiraz edeceğiz." dedi. Bilirkişi raporunda olduğu gibi trafik raporunda da yola aniden çıktıkları için müvekkili Soyer Korkmaz'ın eşi ve babasının asli kusurlu sayıldığını kaydeden Bağcı, "Trafik ve bilirkişi raporlarında, belediye otobüsü şoförünün ehliyetsiz olması hiç dikkate alınmıyor. Ehliyetine alkolden el konulan şoför trafiğe çıkmasa, bu kaza olmayacaktı. Şoförün, bu yasaklı haliyle trafiğe çıkması nedeniyle birinci derece kusurlu olması lazım." değerlendirmesini yaptı.
BİR DİZİ İHMAL İDDİASI
Olay, 16 Haziran'da Kahramanlar semtinde meydana gelmişti. Yolun karşısına geçmek için kaldırımdan inen Mehmet Kaya (80) ile kızı Rahime Korkmaz (36), 35 BMN 73 plakalı belediye otobüsünün çarpması sonucu yaralanmış, kaldırıldıkları hastanede hayatlarını kaybetmişti. Şoför Hakan Türksever'in ehliyetine alkollü araç kullanması sebebiyle el konulduğu, ehliyetsiz olarak otobüs kullanmaya devam ettiği ortaya çıkmıştı. Bu olaydan sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi ESHOT Genel Müdürlüğü'nde yaşanan birçok çarpıklık da ortaya çıkığı belirtiliyor.
Bunların başında, baba ile kızına çarpan ve alkollü olduğu gerekçesiyle ehliyetine iki defa el koyulan şoför Hakan Türksever'in garajda şef ve tevzi memurları tarafından korunduğu, hemen akabinde ESHOT yönetiminin, suça ortak olan şef ve tevzi memurlarını 65 günlüğüne, "açığa alma" adı altında ücretli izne çıkardığı iddiası geliyor. Büyükşehir Belediyesi ile ilgili sendika arasında yapılan sözleşmenin 17. maddesine göre "iş barışını bozma, kendi yetkileri dışında iş yapma, işyerinde disiplinsiz davranma, iş sağlığı ve iş güvenliğiyle iş verimini aksatma, görevi yetersiz yapma" suçlarının cezasının üç yevmiye kesme, onun karşılığı ise işten atılma olduğu, ancak şoför Türksever'e göz yumduğu iddia edilen şef ve tevzi memurlarının, ESHOT Olağanüstü Disiplin Kurulu tarafından 6 yevmiye ve bir ihtar cezasına çarptırıldığı belirtiliyor. ESHOT yönetiminin işten atmak yerine, şef ve tevzi memurlarını tenzil-i rütbeyle şoförlüğe indirme yoluna gittiği kaydediliyor. Bu durumun şoförün şef ve tevzi memurları tarafından, onların da ESHOT Genel Müdürlüğü tarafından korunduğu ileri sürülüyor sürülüyor. Belediye yetkililerinin söz konusu iddialara karşı sessiz kalmayı tercih ettiği savunuluyor.