Demirtaş: PKK'nın suçları gizli kalamaz
BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır’da başlayan KCK davasının partisi Kandil ve İmralı açısından nasıl göründüğünü anlattı. Demirtaş, “PKK’nın işlediği suçlar da açıkça tartışılacak. Bunlar gizli-saklı kalamaz” diyor.
15 Yıl Önce Güncellendi
2010-10-30 19:00:00
* Demirtaş: O görüşmelerin dışında resmi veya gayrı resmi başka bir temasımız olmadı. Devletin, Abdullah Öcalan ile görüşmeleri olduğu yönünde bilgiler var. İmralı’ya kim gidiyor? Neler konuşuluyor? Bunların ayrıntılarını biz bilemeyiz. * Temel politikası Kürt sorunu olan partinizin süreçten habersiz olması sizin için bir eksi puan değil mi?
* Devletin Öcalan veya Kandil’le nasıl görüştüğü, neler konuştuğu ve neler yapıldığını illaki bilmek gibi bir derdimiz yok. Tüm bu görüşmelerden sonra bir uzlaşma çıkacak mı çıkmayacak mı? Sonucu merak ediyoruz. Dolayısıyla hükümetin bizi bilgilendirip bilgilendirmediği hususuna fazla takılmıyoruz. * Görüşmelerden sonra bir sonuç çıkacak mı?
* Bilemiyorum. Son dönemlerden yapılan görüşmelerde öyle ilginç diyebileceğimiz hiçbir detay ve anekdot yok. Kapalı kapılar ardından bu işin farklı şekilde çözülmeye çalışıldığına ilişkin kafalarda soru işaretleri var. * Çözüm için bazen İmralı bazen de Kandil’i adres gösterdiniz. Referandumun ardından ‘çözümün gerçek muhatap biziz’ diyor musunuz?
* İlk defa demiyoruz. Bunu dediğimiz için hükümetle görüşmeler yaptık. Türkiye bu sorunu çözmek istiyorsa bizimle konuşmak zorunda. Açık ve net söylüyorum: Biz bir muhatabız. Fakat bütün sorunları bizimle çözemezler. * Hükümet, BDP ile neleri konuşabilir?
* Demokratikanayasayı, anayasada ne tür değişikliklerin yapılması gerektiğini, Kürtlerin sorunlarının anayasal düzlemde ve hangi yasal değişikliklerle çözüleceğini, hangi idari pratiklerle barışın sağlanabileceğini hükümet, bizimle konuşabilir. Uzlaşmaya ve tartışmaya açık olduğunuzu her platformda dile getiriyoruz. Ama hükümet işine gelmedi mi kapıları hemen kapatıveriyor. * Etkinliğiniz nedir? Yapacağınız görüşmelerde çıkacak sonuca hem Öcalan hem de Kandil tamam der mi?
* BDP’nin etkinliği bir yere kadardır. İmralı’nın geleceğini veya Kandil’in silahsızlandırmasını yapacağımız görüşmeler belirleyemez. Ama bir zemin hazırlar. Eğer hükümet gerçekten kapsayıcı davranır yeni bir anayasada BDP’nin beklentilerini dikkate alırsa, bu PKK ile yürüteceği ateşkesi ve Öcalan ile barış görüşmelerini güçlendirir. BDP, PKK’ye silah bırakın talimatı veremez. PKK de BDP’ye talimat veremez. Ama iki aktörde dolaylı olarak birbirini etkiliyor. * Anayasada neler yapılırsa BDP, Öcalan ve Kandil memnun olabilir?
* Yeni anayasanın koşullarını oluşturmak öncelikle hükümetin görevidir. Hükümet, şu anda koşulları oluşturmuyor. Türkiye’de özgür ifade ve tartışma ortamı ile örgütlenme özgürlüğü yok. Seçim barajı da garabettir. Son dönemde 20 aylık hapis cezası aldım. Grubumuzdaki 20 milletvekili için toplam 2 bin 500 yıl hapis cezası isteniyor. Ceza almamış il başkanımız, yargılanmamış üyemiz yok gibi. Böyle bir ortamda taleplerimizi nasıl söyleyebilir ve nasıl konuşabiliriz? Siyasetimizin önündeki en büyük engel hazine yardımı. Diğer partiler hazineden para alarak siyaset yaparken biz konuşmalarımızdan dolayı verilen cezalar nedeniyle devlete sürekli para ödüyoruz.
* Seçim barajı sadece sizin için yok.
* Seçim barajını düşürmek Türkiye’de demokratik siyasetin kanallarını açmak anlamına geliyor. Ancak hükümet bu üç konuda bırakın adım atmayı esnemiyor bile. Ama nedense herkes anayasadan bahsediyor, tartışmasını yapıyor. Anayasanın ilk üç maddesini tartışalım denildiğindeyse kıyamet kopuyor. Bu nedenle hükümet, barışa giden ve Kürtleri tatmin edecek taleplerden önce bunları yapmak zorundadır. * Kürtlerin talepleri nelerdir?
* Kürtler Anayasal vatandaşlık istiyor. Bunun için anayasa etnik kimlikten arındırılmalı. İkincisi Anadilde eğitim istiyorlar. BDP olarak biz de ‘Kürtçe değil, anadilde eğitim” diyoruz. Kimin anadili neyse ona o dilde eğitim verilsin. Üçüncüsüyse Demokratik Özerklik yani bölgesel otonom yönetimler talep ediyorlar. Bundan kast ettiğimiz; Kürt bölgesi, Türk bölgesi, Çerkez bölgesi değil. Bütün Türkiye’nin bölgesel yönetimlerle güçlendirilmesidir. Türkiye; coğrafi, kültürel ve ekonomik 20 ayrı bölgeye ayrılabilecek büyüklükte. Bu da 20 bölgenin parlamentosunun oluşturulması anlamına gelmekte. Şu anda İl Genel meclislerin parlamentodur. Adı üstünde Meclis’tir. Bunlar kanatsız kuşturlar. Kanat takılmasını istiyoruz. * BDP’nin taleplerine Kandil ve İmralı razı olur mu?
* Bu öneriler PKK’yi de ikna edecek nitelikte. Benzer durum İmralı içinde geçerlidir. * İktidar-BDP, Öcalan-Tuğluk görüşmesi ve ardından gelen “eylemsizlik” kararı “Açılıma” yeni bir ivme kazandırdı mı?
* AKP’nin ilk başta açıkladığı proje her neyse o devam ediyor. Ona “Açılım” demedik, demiyoruz. Çünkü Kürt sorunu çözümü eşittir Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi ideolojisinin tasfiyesi. Yani Kürt sorunun çözmek isteyen resmi ideolojiyi tasfiye etmek zorundadır. Bu nedenle bir hükümetin Kürt, Alevi ve başörtüsü sorununu, yani resmi ideolojiye ters problemleri çözmek isteyip istemediğini anlamak için resmi ideolojiye karşı olan tavrına bakmak lazım. Zira resmi ideoloji tekçidir. Tek dil, tek millet der. Aslında bakarsanız bunlar aynı zamanda AKP’nin kırmızıçizgileridir. Ne Kürtler ne de başörtülüler, resmi ideolojiyle yaşar. Zira birinin varlığı diğerinin yokluğunu gerektirir. * Hiç mi bir şey yapılmadı?
* Bir şeyler yapıldı ama Kürt sorunun çözecek bir şey yapılmadı. Burada adil davranmak gerekiyor. Ne AKP’ye haksızlık yapmak ne de her şeyi ona mal etmek gerekiyor. Değişen bir dünya ve değişen bir Türkiye var. Türkiye’de köklü bir demokrasi mücadelesi var. Bu konuda bedel ödemiş solcusu, muhafazakârı, demokratı, liberali aydını ve yazarı var. Türkiye’de darbelere teslim olmamış bir halk kesimi var. 80 yıldır dilini de kültürünü de inkâr etmemiş, halk mücadelesini sonuna kadar götüren bir kitle var. Türkiye’de tüm baskılara rağmen dini inancını kaybetmemiş, başını örtmüş bir kesim var. Yani ortada ağlayan bir bebek var buna karşılık da AKP de elinde biberonla dolaşıyor. Bu ağlayan bebek Kürtler ve demokrat muhafazakâr kesimlerdir. Ortada bir tablo olduğu için AKP görmek zorunda kaldı. * Örgütün tasfiyesinden bahsedilince Kürtler, resmi ideolojinin tasfiyesi söz konusu olunca da başka bir kitle ayaklanıyor. Bu rahatsızlık niye?
* Burada iki önemli husus var. Birincisi şiddetin diğeriyse örgütün tasfiyesidir. Tabi ki şiddet tasfiyesi edilmelidir. Ama örgütün tasfiyesi başka bir durum. Örgüt dediğiniz şuanda Kandil’deki bir gruptan ibaret değil. Hakkâri, Diyarbakır, Siirt, Van ve Batman’ın tamamı ile İstanbul’un varoşlarındaki halktır. Bir yapı ve yaşam tarzından bahsediyoruz. Örgütün tasfiyesi, bütün bunların yok edilmesi demektir. Hükümet de zaten çözmek için değil yok etmek için uğraşıyor. * Tasfiyesiz bir çözüm nasıl olacak?
* İran, Suriye ve Irak ile kapalı kapılar ardından yapılan görüşmelerle netice alınmaz. Bırakalım Suriye’deki Kürtlerin geleceğini Şam ile Kürtler tartışsın. Bu Türkiye’nin işi değil. Türkiye’nin derdi Kürtler değil, PKK’nin tasfiyesidir. AKP ülke ülke dolaşıp enerjisini harcayacağına Ankara’da bu işi çözebilir. Çünkü çözüm kesinlikle içeride. Gerekli demokratik adımların atılması halindeyse şiddetin tasfiyesi kendiliğinden olacaktır. * İsmail Beşikçi, “Yargısız infazlar ve faili meçhullerin hesabını devletten soruluyor ama PKK’nın infazlarını kimse konuşamıyor” diyor. Örgütün suçları ne zaman konuşulur?
* PKK’nin işlediği suçlar ister örgüt içi ister örgüt dışı olsun ne varsa bunların hepsinin de açıkça tartışılması lazım. Bunlar gizli-saklı kalamaz, kalmayacaktır. Bunun için de geçmişle yüzleşme adına Hakikatleri Araştırma Komisyonları kurulmalıdır. Beşikçi’nin bu eleştirileri yapmaya hakkı var. Çünkü bedelini fazlasıyla ödemiş namuslu bir aydın. PKK’nın iç infazlarını gündemleştirecek cesarete sahip Kürt siyasetçi ve aydını da vardır. KCK davası başladı. Bundan sonra ne olacak?
1700 siyasetçimiz aylardır cezaevinde ve hiçbiri bunu hak etmiyor. KCK operasyonları hukuki dayanaktan yoksundur. Hele Urfa’daki KCK operasyonu tam bir skandaldı. Uyuşturucuya alıştırılan ve fuhuş yapmaya zorlanan bir genç kızı kurtaran arkadaşlarımız, kızı dağa göndermek istedikleri suçlamasıyla cezaevine gönderildi. Kızın babası PKK davasından 6 yıldır tutuklu. Annesi bir kazada öldü. Arkadaşlarımız kıza sahip çıkmış ve tedavisini yaptırmıştı. Seçilmiş belediye başkanlarının üstünde “komiser”ler (PKK tarafından belediye başkanlarını denetlemek için görevlendirilmiş ve çoğu KCK operasyonlarında tutuklanan partililer) olması, siyaseten biraz tuhaf değil mi?
Onlara komiser dememek lazım, bizim yerel yönetimler komisyonumuzdan görevliler. Bu komisyon halen daha faaldir. Tutuklanan arkadaşlarımızın yerine yenilerini atadık. Doğru, belediye başkanlarının üstündeler ama halkın iradesinin üstünde değiller. Görevleri hizmetin doğru yürütülmesi, rant ilişkilerinin önlenmesi, siyaseten doğru yerde durulması ve halkla ilişkilerin sağlanması. Her partide bu tür iç denetim ve farklı kontrol mekanizmaları var. * Ama polis dinlemesine göre, onların birçoğu rant ilişkilerine karışmış gözüküyor.
* Teknik takibe takılan konuşmaların tamamı rüşvet alma değil rüşvetten ve menfaat ilişkilerine girenlerden hesap sorma konuşmalarıdır. Yerel yönetimler komisyonumuzdaki arkadaşlarımızın hepsi, partililerimizden hesap sorabilir, ifadesini alıp soruşturabilir. Bu kontrol mekanizması belediyelerimizin başarısında etkili oldu. * Bölgede siyaset yapanlar, BDP ve öteriler olarak kategorize ediliyor. Bu durumu Filistin’deki El Fetih ve HAMAS’a benzetenler var. Kürtler, ileride bunlar gibi karşı karşıya gelirler mi?
- Böyle bir ayrışmanın izlerini görünüyor demek bence çok erken. Fakat AKP ve özellikle bazı Türkçü İslamcı cemaatlerin izledikleri politikalar belki de böyle bir ortamın oluşması neden olabilir. * Tüm politikaları Kürt sorununa endeksli bir parti olarak anadilde eğitimin hayata geçirilmesi konusundaki öneriniz nedir?
* Yarından tezi yok. Bu iş hemen hayata geçirilsin demiyoruz. Birincisi Başbakan ve hükümet üyeleri çıkıp “anadilde eğitim doğal bir haktır. Korkmak gerekmez bundan” diyecek. Öncelikle bu işin meşrulaştırılması gerekiyor. İkincisi AKP, “Devlet olarak, anadil konusunda bu insanlara haksızlık yaptık” demelidir. Çünkü bu insanlar vatandaştır. Vergi veriyor ve askere gidiyorlar. Hizmet verirken vatandaş sayılanların hizmet alırken de vatandaş sayılmaları gerekiyor. Kürtçe kitap basmak, Kürtçe öğretmen yetiştirmek ve Kürtçe eğitimin verileceği sınıflar açmak zorunda bu devlet. Biz bunları sürekli olarak söylemek istemiyoruz. Zira tıkanmalara yol açabilir. Ama hükümet söylerse toplumdaki korkuların yersiz olduğu anlaşılacaktır. * Yanı başımızdaki Irak’ta federatif modeli nasıl buluyorsunuz?
* Çok olumlu bakıyorum. Kürtler kendi vatanlarında öz yönetimlerine kavuşmuşlar. Ama bu Türkiye için birebir model olmayabilir. Fakat en nihayetinde Kürtlerin de ortadoğu’da ayrı bir halk olduğu ortaya çıktı. Tabi eksiklikleri var. Kendilerini daha çok geliştirmeleri gerekir. * Kürt sorunu, 30 yaşın üzerindeki Kürtlerle mi yoksa genç jenerasyon Kürtlerle mi daha rahat konuşulabilir ve çözümlenebilir?
* Yeni jenerasyon derin bir ideolojiye sahip değil. Milliyetçiliğe daha yakınlar, radikal ve hararetliler. Tepkileri de daha hızlı ve sert olabiliyor. Buna benzer bir durum Türk gençliğinde de var. Dolayısıyla Kürt ve Türk genç neslin birbiriyle uzlaşma zemini bulması zor. 60’ları, 70’leri ve 80’leri görmüş, o dönemlerin acılarını çekmiş insanlar daha kolay uzlaşabilirler. * Hükümetin demokratik açılım süreci başarısız olursa ne olur?
* Bölünürüz tarzı hamasi içerikli laflar etmek istemem. Ama süreç tehlikeye girer ve kesinlikle bu günleri ararız. Sorunun önünde sonunda çözüleceğine inanıyorum. Bunu iktidardakilerle Kürt halkının temsilcileri ortaklaşa çözeceklerdir. Bu işler sivil itaatsızlık yöntemleriyle zorlanarak daha fazla demokrasiyle geliştirilip halledilecektir. Tabi ki korkular aşılarak ve şartları zorlanarak. * Yeni politikalarınızda sivil itaatsizlik yöntemlerinin çeşitlendirilmesi mi olacak?
* Şiddet dışı yöntemler, en makul olanı. Kürtler de bunu istiyorlar, demokratik siyasette ısrarcılar. Boykot sivil itaatsızlık tarzı olarak etkili oldu ve parti olarak önümüzdeki süreçte bunu öne çıkarmayı, çeşitlendirmeyi benimsiyoruz. Kaynak: Newsweek Türkiye / Adem Demir
SON VİDEO HABER
Haber Ara