Uluslararası adalet Batı'ya işlemiyor
Yeni bir çağ başlatacağına inanılan uluslararası hukuk yanılsamadan ibaret kaldı. Uluslararası mahkemeler Batı için, Batı tarafından kuruldu.
15 Yıl Önce Güncellendi
2010-10-29 10:30:43
Uluslararası hukuka kim karşı çıkabilir ki? Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve eski Yugoslavya’yla Ruanda için özel olarak kurulan ceza mahkemeleri, tiranların ve diktatörlerin artık devlet egemenliği bariyerinin arkasında saklanarak halklarına baskı uygulamadığı ve onları öldüremediği, yeni ve daha ilerlemeci bir uluslararası siyaset çağını temsil etmiyor mu? Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluşlar 1990’larda, yeni bir hesap verme çağının ortaya çıktığını ve dokunulmazlığa son vereceğini, bu çağın nerede yaşıyor olurlarsa olsunlar, herkes için barış ve adalet getireceğini savunuyordu.
Zayıfları iyice güçsüzleştirdi
Bugün UCM, Sudan Devlet Başkanı Ömer Beşir’i insanlığa karşı suçlar ve savaş suçlarıyla itham ediyor. Bazı yorumcular İsrailli liderlerin Gazze bombardımanı nedeniyle soruşturulması gerektiğini savunuyor. İnsan hakları avukatı Geoffrey Robertson, Papa’nın tutuklanıp insanlığa karşı suçlar nedeniyle UCM tarafından yargılanmasını bile talep etti. Fakat uluslararası hukuk lehindeki sav mükemmel olmaktan uzak. Zira yüzeyi biraz kazırsanız şunu göreceksiniz: Sözümona uluslararası adalet, yeni bir barış ve hesap verme çağını getirmek yerine, ihtilafları uzatıyor ve zayıf devletlerin halklarını güçsüzleştiriyor.
Sözgelimi, Beşir hakkında dava açılması Darfur ihtilafının kızışmasına yol açtı, bu da hükümet karşıtı güçlerin hissettiği müzakere etme sorumluluğunu yok etti. Nihayetinde barışın yargısal bir süreçten ziyade, anlaşma ve müzakereye dayalı siyasi bir süreç olması gerekiyor. Uluslararası yargının müdahalesi Darfur’daki ihtilafın uzamasına yol açtı ve ölü sayısını artırdı.
Fakat uluslararası hukukla ilgili başka sorunlar da var; bu hukuk sadece bir kurgu. Soğuk Savaş bittikten sonra oluşturulan uluslararası yargı kurumları Batı tarafından, Batı için kuruldu. Birkaç yıl önce UCM’nin temelleri atılırken, dönemin Britanya Dışişleri Bakanı Robin Cook endişeli bir Britanya ve Amerika’yı, ‘mahkemenin Birleşik Krallık başbakanlarına veya ABD başkanlarına hesap sormak için kurulmadığı’ konusunda temin ediyordu. Cook kesinlikle dürüsttü; UCM’de sadece Afrika’nın ihtilafları ve Afrikalı liderler soruşturuluyor ve yargılanıyor.
Batı’dan hesap sorabilen yok
Peki uluslararası adalet savunucuları yeni bir hesap verme çağından ve dokunulmazlığın sonundan dem vurduğunda, tam olarak neyi kastediyorlar? Teoride, iç hukuk vatandaşların iradesine dayanır. Gerçek hayatta bir devletin vatandaşları, beğenmedikleri yasalar çıkaran bir hükümete karşı oy vererek bu hükümeti de topraklarında uygulanan yasaları da değiştirebilir. Çin’de hem işçi sınıfının hem de orta sınıfın artan protestolarının gösterdiği üzere, otoriter devletlerde bile hükümetlerden hesap sorulabilir. Fakat sözgelimi Darfur halkı, UCM’yi kuran güçlü devletlerden hiçbir şekilde hesap soramıyor.
Adaletsizlikler hakkında ne hissederseniz hissedin, uluslararası hukukun barış veya adalet getirebileceği yanılsamasına kapılmayın.
Tara Mccormack*: Leicester Üniversitesi’nde öğretim görevlisi, (26 Ekim 2010)
SON VİDEO HABER
Haber Ara