CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Toplantısı'nda yaptığı konuşmanın ardından İSO üyelerinin sorularını cevapladı. Bir meclis üyesinin "Sokaktaki insanın ne düşündüğünü merak ediyor musunuz?" şeklindeki sorusu üzerine, bu sorunun her siyasetçinin düşünmesi ve cevap araması gereken bir soru olduğunu belirtti. Bu konuyla ilgili zaman zaman çalışmalar yaptıklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Geziyoruz, onların algılarını öğrenmeye çalışıyoruz. Biz daha fazla çalışmak zorundayız, bunun altını özenle çizmeliyiz. Neden daha çok çalışmak zorundayız? Çünkü biz çalışmaya geç başladık. Uzun yıllar çalışmayı ihmal ettik. Yurttaşın ayağına gitmedik, biraz sırça köşklerimizde oturduk. Şimdi gideceğiz, daha fazla konuşacağız, tokalaşacağız, dertleşeceğiz. Dertlerini dinleyeceğiz ve çözüm önerilerimizi anlatacağız. Bu bizim temel çalışma tarzımız olmak zorunda" yanıtını verdi.
Halkla sağlıklı bir iletişim kurulduğu sürece iktidar olmamak için bir sebep olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, siyasetçinin sorunu, vatandaşta değil kendisinde araması gerektiğini aktardı. Siyasetçinin 'İktidarda olamadıysak niye olamadık?' diye sorması gerektiğini aktaran Kılıçdaroğlu, Türkiye'de siyasetin son 20-30 yılda farklı bir kulvara sokulduğunu belirtti. Siyasetin din ve etnik kimlikli bir temele sokulduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Buna da dikkat edeceğiz. Eğer siz inançları siyasetin odağına sokarsanız ağzınızla kuş tutsanız bir sonuç elde edemezsiniz. Siz de onlar gibi dini siyasete alet etmek durumunda kalırsınız. Eğer bu kulvara girilirse Türkiye demokrasi yara alır. Çağdaşlaşmadan geri adım atmış oluruz. Onun için burada dik duracağız, onurlu duracağız. İnsanların etnik kimlikleri ve inançlarına saygı göstereceğiz. Onlar senin inançlarını sömürdüler, Ben sömürmeyeceğim, saygı duyuyorum. Onlar senin etnik kimliğini sömürdüler, ben sömürmeyeceğim, saygı duyuyorum. Senin sorunlarını çözmek benim görevimdir diyeceğim. Bunun için bir kez değil en az 4 kez konuşmamız, onları ikna etmemiz gerekiyor." dedi
"KAYITDIŞININ TOPLUMSAL YARARLARINI UNUTMAYIN"
Kayıt dışı ekonomi ile ilgili de açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, bir İtalyan iktisatçının "Kayıtdışı ekonomi İtalyanların bulduğu bir mucizedir" sözlerine atıfta bulundu. Kayıtdışı ekonominn de toplumsal yararları olduğunu ve bununla mücadelenin ürkütmeden yapılması gerektiğini savundu. Kılıçdaroğlu, "Çünkü kayıt dışının da toplumsal yararları olduğunu unutmayın. Eğer bugün İstanbul'un merdiven altı atölyelerinde bir toplumsal patlama olmamanın gerekçesi olarak binlerce kişi çalışıyorsa orada biraz daha dikkatli olmamız lazım. Politikaları ürkütmeden yapmamız lazım. Ben eski maliyeciyim. Laleli borsası açık pazardı. Bavul turizminin kaynağıydı. Ama bir maliyeci kolay kolay oraya girmezdi. Çünkü onun ekonomiye katkısını da bilirdi. Bu tür kararlar ürkütmeden ve toplumsal uzlaşmayla alınmaz zorunda." ifadesini kullandı.
"KIILIÇDAROĞLU'NDAN MEDYA'YA SİTEM"
Bir Meclis üyesinin referandum sürecinde medyada sürekli Başbakan Erdoğan ile girdiği karşılıklı polemiklerin yer aldığını belirtmesi üzerine, Kılıçdaroğlu "Doğru, ben de şikayetçiyim. Başbakan bir şey söylüyor. Gazeteciler mikrofon uzatıyor, 'Başbakan bunu dedi ne diyeceksiniz?' Siz ne derseniz deyin. Ona verdiğiniz yanıt o akşam televizyonlarda, onun dışındakilerin esamesi okunmuyor. Bizim de sorunumuz bu. Kendi projelerimizi yeteri kadar anlatamıyoruz. Belki reyting kaygısıyla bu yapılıyor, belki de habercilik budur. Ama ben referandum sürecinde anayasayı da ekonomiyi işsizliği de anlattım. Ama yeri zamanı gelince Başbakana da yanıt veriyorsunuz. Ama bunun bir horoz döğüşü gibi o söyledi sen söyledin noktasına getirilmesini yanlış buluyorum. Toplumda gerginliğe değil, uzlaşma kültürünü yerleştirmeye ihtiyacımız var. Bunu her yerde söylüyorum. Biz uzlaşmak zorundayız, kavga etmek değil. Türkiye'nin zamanı kayboluyor. Ama uzlaştığınız zaman da gitti ertesi gün uzlaştı gibi bir suçlamayla da karşılaşıyorsunuz. Yanlışımız buradan başlıyor. Sağlıklı tutarlı bir demokrasiyi oturtmak zorundayız. Bu demokrasinin yolu siyaseti çağdaş zemine oturtmak, siyaseti kısır tartışmaların dışına taşımaktır. Ben bunu yapmaya çalışıyorum ve yapmaya da kararlıyım, yapacağım da. Siyaseti bir yerden alıp bir yere getireceğim" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, bir Meclis üyesinin, uzlaşmacı ve despot olmayan bir genel başkan portresi çizdiğini söylemesi üzerine, şöyle konuştu: "Ama bazı arkadaşlar da diyor ki. 'Ah Kemal bey niye eline bir sopa almıyorsun, niye konuşmuyorsun, niye konuşanını kafasına vurmuyorsun, niye susturmuyorsun onları. Sadece sen konuş. Bak görmüyor musunuz Tayyip Bey öyle yapıyor.' Yanlışımız buradan başlıyor. Konuşmaktan korkmayacağız. Bir toplumu, siyasal partiyi, bir kişinin konuştuğu diğerlerinin de tamamen suskun olduğu bir rejim hangi demokraside var. Bu demokrasiyi şiddetle reddedeceğiz. Herkes konuşacak, ama bir disiplin içinde konuşacak. Ben bunu getirmek istiyorum. Ben konuşayım, başkası konuşmasın anlayışı yanlış. Biz bu ülkeye demokrasiyi getiren partiyiz. Kendi partimiz içine de demokrasiyi getireceğiz, bunun sözünü verdim ben ve diğer partilere de örnek olacağız. Ayrıca biz demokrasiye de örnek olacağız"