Uzun vadede, Türkiye'nin temel bakış açısının dış ticarete konu olacak alanlara yatırım yapılmalı." uyarısında bulundu.
TİM Ekim ayı Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı yapıldı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın konuk olduğu toplantı ihracatçıların büyük ilgisine sahne oldu.
Toplantıda ihracatçıların ekonomi yönetiminden taleplerini Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'a ileten TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, ekonomik büyüme ve devamlılık adına alınacak tedbirlerden, atılacak adımlardan söz etti.
Uzun vadede eğitim başta olmak üzere insan kaynağı, ulaşım ve lojistik alt yapının, sanayinin katma değer yapısının değiştirilmesini isteyen Mehmet Büyükekşi, şunları kaydetti:
"Ülkeyi, insanı her türlü altyapıyı upgrade etme ihtiyacımız var. Bunun için kaynak planlamasını yapmalıyız. Ekonominin dış ticarete, üretime konu olmayacak alanlarda şişmesi ve buna kaynak kullandırılması, kısa vadede büyük ekonomik canlılık yaratsa da, uzun vadede bize bir katkıda bulunmayacak. Uzun vadede, Türkiye'nin temel bakış açısının dış ticarete konu olacak alanlara yatırım olması gerekiyor. Sanayinin transformasyonu için kaynak aktarılması gerekiyor. Biz 2001 krizi sonrasında ray değiştirdik. Olumlu sonuçlarını gördük. Şimdi de büyük bir kriz yaşıyoruz. Yeniden ray değiştirme ihtiyacımız var.
Türkiye'nin en büyük 500 sanayici kuruluşunun ihracat gelişimi bize çarpıcı sonuçlar veriyor. İlk 500 firmanın ciroları içinde ihracatın payı 1993 yılında yüzde 8 civarında.
94 krizinden sonra bu oran 1995 yılında yüzde 14,5'a yükseliyor. 2001 krizine kadar bu oran yüzde 15-18 aralığında dalgalanıyor. 2001 krizinden sonra ise bu oran yüzde 25'in üzerine çıkıyor. 2009 rakamı ise yüzde 28. Sanayicimizin cirosunda ihracatın payı artıyor. Ancak bu payı en az yüzde 50 seviyesine çıkarmamız gerekiyor. "
TİM Başkanı, orta yüksek ve yüksek teknolojili sanayilerde üretim ile ihracatın arttırılmasına ihtiyaç bulunduğunu vurgularken şu önerileri dile getirdi:
"Bu tip üretime somut destekler vermemiz gerekiyor. İş gücü maliyetlerinin düzenli olarak arttığı bir ortamda sanayide ray değiştirici bir dönüşüm ihtiyacı çok açıktır. Bu bağlamda Ar-Ge teşviklerinin daha da artması gerekiyor. Mevcut sektörel teşviklerin de Türkiye'nin 2023 hedefleri ile uyumlu şekilde genişletilmesi zaruret.
Türkiye 2023'te kuvvetli bir sanayi ülkesi olma vizyonu ile hareket etmeli. Bu vizyona uyumlu bir teşvik politikası geliştirilmeli ve uygulamaya geçilmelidir. Bu teşvik politikasının tamamlayıcı bir ayağı da kısa vadede desteklerin artmasıdır. İhracatçılarımıza kullandırılmak üzere merkezi bütçeye 600 milyon TL konuyor. En başta bir ihracat kredi garanti fonuna ihtiyacımız var. Sadece ihracat kredilerine garanti verecek olan bir fon kurulmalıdır. Fon ilk aşamada 500 milyon TL sermaye ile kurulmalı. Fon hem Eximbank'ın hem de diğer bankaların ihracat kredilerine kefalet vermeli. Ayrıca döviz istikrar fonu kurulmalıdır. İhracatçının döviz kuru riskini hedge edecek bu fonun kaynağı da ülkemize giren sıcak paranın gelirinden sağlanmalıdır. Döviz kuru riski sigortası uygulaması Güney Kore, Polonya, Hindistan gibi ülkelerde var.
İhracatçılar için Eximbank'ın yeniden yapılandırılması büyük önem taşıyor. Eximbank piyasa ile aynı şartlarda kredi kullandırıyor. Bu konuda acil çözümlere ihtiyacımız var. Diğer önemli bir nokta ise sermaye konusu. Eximbank'ın sermayesini büyütmek zorundayız. Ancak bu şekilde Eximbank'ın ihracatçılara verdiği desteğin arttırılmasını sağlarız.
Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF) ve TL kredilerden alınan Banka Sigorta Muamele Vergisi'nden (BSMV) kaynaklanan maliyetler yüksektir. Kriz şartlarında kendi imkânları ile finansman yaratan kuruluşların rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemektedir. Bu vergilerin kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. "