Güler Yılmaz, "Kaza çok ani olduğu için hatırlamıyorum. Burada 75 gündür yattığımı söylediklerinde çok şaşırdım. Kısa bir süre için de olsa beni bahçeye indirip tekrar gökyüzünü, insanları ve yaşama dair diğer şeyleri gördüğüm için çok mutluyum. İlk defa taze havayı içime çektiğimde duyduğum mutluluğu tarif edemem. Taburcu olduktan sonra ilk olarak 1,5 yaşındaki oğlum Berkay'a sarılıp doya doya öpeceğim." dedi.
Tedavi sürecinde Yılmaz'ı takip eden Dr. Işıl Köse ise anestezi yoğun bakım ünitesi hastalarının yaşamın kıyısındaki kişiler olduğunu vurgulayarak, "Tüm zamanınızı ve enerjinizi bu işe ayırsanız bile ancak çok sınırlı sayıda hastayı normal yaşamına döndürebiliyorsunuz. Bu yüzden bizim işimiz biraz da nankördür. Güler hanım, 75 gün önce getirildiğinde trajik öyküsü, 1,5 yaşındaki oğlu ve her şeye rağmen gülümseyen yüzüyle yüreğimizi burkmuştu. Bugüne kadar onun için çok zorlu geçti. Vücudunda pek çok kırığı olan Güler Yılmaz'ın, bağırsak delinmesi sonucu gelişen karın içi ve kan enfeksiyonu uzun süre tedaviye yanıt vermedi. Tüm organlarında yetmezlik oluştu. Burada kaldığı sürenin çoğunu solunum cihazına bağlı geçirdi. Umutlarımızın giderek kırılmaya başladığı bir anda hastamızda düzelmeler başladı. İyileşme sürecinde, bizim çabalarımızın yanısıra en çok da kendi gayreti etkili oldu. Umarım en kısa zamanda kendisini taburcu edip oğluna kavuştururuz." şeklinde konuştu.
Opr. Dr. Semra Salimoğlu da hastanın iyileşmesine çok sevindiklerini belirterek şunları söyledi: "Biz ondan daha mutluyuz. Yaklaşık üç aydır yoğun bakımda onun iyileşmesi için var gücümüzle çalıştık. Uzun süre solunum cihazına bağlı yaşadı ve yine uzun süre yüksek ateşi vardı, enfeksiyonlarla mücadele etti. Tahmin dahi edilemeyecek kritik bir noktadan bu duruma gelmesi, son derece büyük bir başarı. Bizlerin bakımı kadar onun da yaşama tutunması ve iradesi etkili oldu. Gelişmelere bağlı olarak hastamızın en fazla bir ay içinde evine gidebileceğini söyleyebilirim."