Dolar

34,8719

Euro

36,7350

Altın

3.036,68

Bist

10.058,47

Meclis'te ilk Alman cumhurbaşkanı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff, TBMM'ye geldi.

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-10-19 16:48:14

Meclis'te ilk Alman cumhurbaşkanı

TBMM Başkanı Vekili Nevzat Pakdil tarafından karşılanan Wulff, Şeref Kapısı'ndan Genel Kurul Salonunun bulunduğu anabinaya girdi. Wulff, burada Başkanlık Divanı arkasındaki odada, Pakdil ile bir süre görüştü.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Wulff'tan bir süre önce TBMM'ye gelerek, Genel Kurul'daki Cumhurbaşkanı Locası'nda yerini aldı.

Almanya Cumhurbaşkanı Wulff Genel Kurul'da milletvekillerine hitaben konuşma yapan ilk Alman cumhurbaşkanı oldu.

Wulff, 21. yüzyılda yeni tehditlerle karşı karşıya olduklarını belirterek, ''Örneğin terör; militan, ekstremist grupların yarattığı asimetrik tehdit, nükleer silahların yayılması, barışın tehdidi olarak ortaya çıkıyor. Türkiye ve Almanya olarak bu sorunları halletmek için çok yakın iş birliği içinde olmalıyız'' dedi.

Wullf, TBMM Genel Kuruluna hitap etmek üzere, TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil eşliğinde salona geldi.

Sözlerine, ''Büyük Türk milletini içtenlikle selamlıyorum ve hemşehrilerimin de selamlarını iletiyorum'' diyerek başlayan Wulff, Alman Cumhurbaşkanı olarak, TBMM önünde konuşmanın büyük onur olduğunu söyledi.

Wulff, Türkiye'nin davetinin, ilişkilerin ne kadar yoğun ve yakın olduğunu gösterdiğini belirterek, göreve gelmesinin ardından 3. resmi ziyaretini Türkiye'ye yapmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Bunun, Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilerin önemini yansıttığını kaydeden Wulff, ''İlişkilerimiz çok köklü, ülkelerimizin, milletlerimizin gelişimine her zaman zenginlik katmıştır. Doğu ile batı arasındaki diyalog, çok erken zamanlarda yazarları, sanatçıları etkilemiştir. Birçok alanda, ekonomide, siyasette, bilimde çok yakın ilişkiler vardır'' diye konuştu.

Birinci Dünya Savaşı'nın sonunun, iki ülkeyi farklı dönemlere getirdiğine işaret eden Wulff, imparatorluk ve padişahlığın geride bırakıldığı, parlamentonun merkezi rol oynadığı bir döneme girildiğini anımsattı.

Wulff, ilk Alman Cumhuriyeti'nin, yaklaşık 15 yıl sürdüğüne ve diktatörlüğe girdiğine işaret ederek, ''Daha sonraki nasyonal sosyalist rejim döneminde birçok hemşehrim, birçok Alman, görüşleri veya kökenleri nedeniyle takip edildiğinden dolayı Türkiye'ye sığındılar. Takibata uğrayan bu insanlar, burada izlerini bıraktılar'' dedi.

Alman Cumhurbaşkanı, besteci, hukukçu ve müzik pedagogu gibi birçok kişinin, üniversitelerde çalışarak, Türkiye'de bilim kalitesinin gelişimine katkıda bulunduğunu belirtti. Wulff'un, ''Türkiye, bu insanları kabul etmeye hazır olduğu için teşekkür ediyorum, bunun için size içten teşekkür borçluyuz'' sözleri, Genel Kurul tarafından alkışla karşılandı.

-''KONUK, EV SAHİBİ, KOMŞU, DOST''-

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra iki ülke ilişkilerinin, eşsiz ve olumlu şekilde yoğunlaştığına dikkati çeken Wulff, Avrupa'nın hiçbir ülkesinde bu kadar çok Türk vatandaşı, Türk asıllı vatandaşın yaşamadığını vurguladı.

Almanya'nın, uzun süredir Türkiye'nin en önemli partneri olduğunu ifade eden Wulff, ihracatta 1, ithalatta ise 2. sırada yer aldığını belirtti. Wulff, birçok Alman şirketinin Türkiye'ye yerleştiğini, burada memnun olduğunu ve Türkiye'nin ekonomik dinamizmine katkıda bulunduğunu vurguladı.

Wulff, 4,5 milyonu aşkın Alman'ın, Türkiye'ye tatil için geldiğini dile getirerek, ''Türkiye'nin konukseverliğini, güzel doğasını ve zengin kültürel mirasını çok seviyorlar. Bu örnekler bize Türkler ile Almanların, diğer ülkede konuk, ev sahibi, komşu ve dost olduklarını gösteriyor, geçmişte. Bir arada yaşamak, birbirimizden öğrenmek, milletlerarası yakın ilişkinin önemli bir unsuru'' dedi.

-TÜRK-ALMAN ÜNİVERSİTESİ-

Ziyareti sırasında özellikle Türk-Alman Üniversitesinin temel taşını koyabilmekten büyük mutluluk duyduğunu kaydeden Wulff, bu üniversitenin, ilişkilerin öne çıkan projesi olacağını, bilimsel iş birliğinin yoğunlaşmasına katkı sağlayacağını söyledi. Wulff, böylece farklı bilimsel gelenekleri birleştirerek, birlikte eyleme geçebileceklerini dile getirdi.

Wulff, Almanya ve Türkiye'nin, NATO üyeliğiyle de birleştiklerini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Müttefik olarak birbirimiz için sorumluyuz. On yıllarca süren Soğuk Savaş sürecinde özellikle Türkiye, özgürlüğün ve güvenliğin Avrupa'da teşkil edilmesine katkı sağlamıştır. Ülkemin özgür biçimde yeniden birleşmiş olmasında Türkiye'nin de payı büyüktür.
 

Günümüzde, 21. yüzyılda yeni tehditlerle karşı karşıyayız. Örneğin, terör, militan, ekstremist grupların yarattığı asimetrik tehdit, nükleer silahların yayılması, barışın tehdidi olarak ortaya çıkıyor. Bu tür görevleri, sorunları halletmek için çok yakın iş birliği içinde olmalıyız Türkiye ve Almanya olarak.''

-KIBRIS VE ERMENİSTAN-

Wulff, Türkiye'nin, ISAF askeriyle, Afganistan'ın yeniden inşası için güvenli ortam sağladığını, bölgesel politikalarda, Ankara sürecinde Afganistan ile Pakistan arasındaki iş birliği için önemli katkılarının bulunduğunu belirtti. Wulff, bunu takdir ettiklerini dile getirdi.

Alman Cumhurbaşkanı, özellikle Pakistan'da görülmemiş boyutlardaki sel felaketinin, kendilerinin yardım ve desteğini gerektirdiğini dile getirdi.

Wulff, şunları kaydetti:

''Siz TBMM olarak, sık sık Kıbrıs konusu, sorunuyla ilgileniyorsunuz. Bizim düşüncemiz Kıbrıs sorunun çözülmesi gerektiği, buradaki kördüğümün çözülmesi. Burada sadece adanın ekonomik açıdan gelişmesine değil, aynı zamanda istikrar ve bütün bölgedeki, Doğu Akdeniz'deki iyi komşuluk ilişkilerine katkısı olacaktır. Almanya, Türkiye'nin komşularıyla olumlu ilişkiler sürdürme yönündeki çabalarını takdir ve sempatiyle takip ediyor. Ülkenizle Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi konusunda desteğimiz, sizin yanınızdadır. Açık bir sınırla, ortak bir gelecekte, tartışmalı konuların da gözardı edilmediği bir ortam, çok önemli bir katkı sağlayacaktır, bölgenin istikrarı açısından. Bu yolda ilerleme konusunda sizi teşvik etmek ve cesaretlendirmek istiyorum.''

-''ZAHMETLİ BİR SÜREÇ''-

Almanya'nın, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra eski hasımlarının, kendilerine ellerini uzatmasıyla büyük bir fırsat yakaladığını belirten Wulff, NATO'daki partnerlerinin, hür ve demokratik bir toplumsal düzen oluşturmada destek olduğunu kaydetti.

NATO'daki köklerinin ve AB'nin, komşularıyla barışma sürecinde önemli koşul sağladıklarını belirten Wulff, ''Önce batıda sonra Polonya, Çek Cumhuriyeti ile birlikte önemli tarihi engeller aşıldı. Tabii ki kendi sorumluluğumuzla da karşılaştık. Zahmetli ve zaman zaman sancılı bir süreç olmasına rağmen bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü ancak barışmayla karşılıklı güven içinde bir temel oluşturulabilir, geleceğe bakılabilir'' dedi.

 

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara