Anayasa Mahkemesi eski Rapotörü Osman Can’dan tartışılacak bir öneri geldi.
Son günlerde yaptığı çıkışlarla Türkiye'de gündem yaratan Anayasa Mahkemesi eski raportörü Doç. Dr. Osman Can, anayasa referandumunun sonuçları hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Zaman aşımının söz konusu olmadığını savunan Can, 12 Eylül darbecilerinin yargılanabileceğini belirterek, aldığı duyumlara göre darbecilere karşı açılan davaların anlamsızlaştırılmaya çalışıldığını öne sürdü.
Almanya'nın Köln kentinde devam eden kitap fuarına katılan Anayasa Mahkemesi eski raportörü Doç. Dr. Osman Can, referandumla geçici 15. maddenin kaldırılmasının hukuken yarattığı sonucun net olduğunu belirterek, darbecilerin teknikolarak yargılanabileceklerini söyledi. Davanın zaman aşımının söz konusu olmadığını belirten Can, 30 yıllık zaman aşımının referandumun yapıldığı 12 Eylül 2010 tarihinde başladığını savundu. Fuarda ?Darbe yargısının sonu? isimli kitabını okurlarına imzalayan Osman Can, daha sonra düzenlenen "Referandum'dan sonra Türkiye'nin yol haritası? konulu konferansta şunları söyledi:
Zaman aşımı darbeciler için yeni başladı
"Geçici 15. maddenin kaldırılmasının hukuken yarattığı sonuç benim açımdan çok nettir. Darbeciler 12 Eylül 2010 tarihinden itibaren 30 yıllık süre içinde yargılanabileceklerdir. Dava zaman aşımı onlar için daha yeni başladı, bu çok net. Anayasal engelin getirildiği bir yerde dava zaman aşımı milletvekilleri için nasıl işlemiyorsa bunlar için de getirilmiş olan bu geçici maddeyle başlayan dokunulmazlık süresinde zaman aşımı işlemez. 12 Eylül'den itibaren gerçekleştirdikleri anayasa ihlalleri insanlara karşı suçlar konusunda adalete hesap vereceklerdir. Cuntacıların, insanlık suçu işleyenlerin yargılanmasının yolu açıldı, ciddi şekilde dava açılma süreçleri başladı. Ergenekon meselesine paralel meselelere işaret eden ve başbakana önemli bir dosya ilettikten sonra öldürülen savcı Doğan Öz'ün eşi Sezen Öz de bir dava açma hazırlığında. Bu konuda dava açanlar çok fazla ve bu dava dilekçelerinden birinde benim de imzam var. Bu dosyalar savcıların önüne gelecek ve savcılar bu dosyaları değerlendirecek. Her savcı farklıdeğerlendirme yapabilir, takipsizlik kararı verdiği zaman siz bunun üzerine takipsizlik kararını kaldırmak üzere ağır ceza mahkemesine müracaat edeceksiniz. Türkiye'nin şu an itibariyle halen en gerici kurumu yargıdır, en antidemokratik kurumu yargıdır, en özgürlüklere karşı duyarsız olan kurumu maalesef yargıdır. Özgürlüklerinize güvence aramak istiyorsanız parlamento kararlarını çalıştırmanız daha doğru olur. Bunu demokratik bir ülkede söylemekten pek fazla haz etmiyorum ama bu bir gerçek. Demokrasi bilinciyle ilgili konuları yargıda çözemezsiniz, bu sorunları çözmenin yolu parlamentodan geçer."
CUNTACILARIN DAVALARI KAPATILMAYA ÇALIŞILIYOR
Cuntacılara karşı açılan davalar konusunda farklı operasyonlar yapıldığı duyumunu aldıklarını belirten Doç. Dr. Osman Can, "Davaların bir şekilde Ankara'da toplanıp, orada anlamsızlaştırmak istiyorlar. Yani kurtulacaklar bunlar. Söz konusu olan sadece 5 tane general değil, bir de bunların döneminde hükümet edenler, bakanlar kurulu, bunların altında emirleri uygulayanlar, Diyarbakır ceza evinde işkence yapanlara kadar uzanacak bu davalar. Ankara'nın yargısının tepesinde buna yönelik tartışmalar olduğunun duyumunu aldık. Ankara'da toplayıp bütün davaları anlamsızlaştırmak istiyorlar. Aydın ve yazarlar her dava ait olduğu yerde açılır ve çözülür şeklinde buna karşı yazıp çizmeye başladılar" dedi.
Değiştirilmez yasaların 2'si hariç değiştirilebilir
Yapılan anayasa oylamasının sonuçlarının gelecekte halkın büyük çoğunlukla yeni bir anayasa istediği şeklinde yorumlanması gerektiğini belirten Osman Can sözlerine şöyle devam etti: "Yeni yapılacak bir anayasada değiştirilemez ilkelerin bulunup bulunmaması gerekip gerekmediği Ya da bulunacaksa neyin değiştirilemez olup olmayacağına toplumsal talepler karar verecektir. Hiçbir siyasi parti, organ ya da örgüt 'hayır efendim bu değiştirilemez, olsun, mutlaka olsun' deme şansına sahip değildir. Benim kişisel düşünceme göre anayasada iki konuda değiştirilemezlik olabilir. Bir insan onuruna dokunulmazlık değiştirilemez, ikincisi bireyin bireysel, kültürel, toplumsal ve siyasal tercihlerine dokunulmazlık. Kendi kaderini, içinde bulunduğu kültürün kaderini, içinde bulunduğu siyasal kader hakkında karar verme yetkisi. İkisini de değiştiremezsiniz, onun dışında her şey değiştirilebilir."
DİYANET KALDIRILMALI
İnançlara özgürlük verilmesi gerektiğinin de altını çizen Doç. Dr. Osman Can, gelecekte yapılması planlanan anayasada diyanetin kaldırılması gerektiğini belirterek şunları söyledi: "Diyanetin bu haliyle devam etmesi din ve vicdan özgürlüğü açısından büyük bir engel olmaya devam edecektir. Diyanet şu anda sadece Sünnilerin değil, Hanefi mezhebine ait olan bir kurumdur. Diyanetin kaldırılması meselesini birlikte değerlendirmediğimiz sürece, inançlara teminat ve cemaatlerin kendi örgütlerini kurması açısından sorunlar çok fazla ortadan kaldırılabilir değil. Önümüzdeki günlerde bunların da çok fazla tartışılabileceğini düşünüyorum. Laikliğin olduğu bir ülkede diyanet olmaz, diyanete hiç kimsenin ihtiyacı yok. Herkes kendi inancını çok özgür bir şekilde kendi kurduğu toplum içerisinde yaşayabilir. Bir devlet memurunun dininin ne olduğunu öğrenme dönemi geçti artık."
Referandum döneminde 'Yetmez ama Evet' cephesinin başını çeken ve yaptığı çıkışlarla AKP çevrelerinin takdirini kazanan Anayasa Mahkemesi eski raportörü Doç. Dr. Osman Can, bu kez AKP çevrelerini kızdıracak bir çıkış yaptı. Osman Can, Başbakan Erdoğan'ın türban tartışmasında referans gösterdiği Diyanet İşleri Başkanlığının tamamen kaldırılması gerektiğini savundu.
'Diyanet kaldırılmalı'
Osman Can'dan tartışma yaratacak Diyanet önerisi...
15 Yıl Önce Güncellendi
2010-10-19 02:32:17
SON VİDEO HABER
Haber Ara