Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Haccı isteyince Allah kapıları açıyor'

Bugünlerde yakınlarını hacca uğurlayan insanlar, onlardan Kâbe'de kendileri için dua etmelerini istiyor. Bu vedalarda en çok 'bize de haccı nasip etsin' duası öne çıkıyor. Böyle dua isteyenlerden biri de genç inşaat mühendisi Abdurrahman Hakan.

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-10-18 08:55:00

'Haccı isteyince Allah kapıları açıyor'
Bugünlerde yakınlarını hacca uğurlayan insanlar, onlardan Kâbe'de kendileri için dua etmelerini istiyor. Bu vedalarda en çok 'bize de haccı nasip etsin' duası öne çıkıyor. Böyle dua isteyenlerden biri de genç inşaat mühendisi Abdurrahman Hakan. 2008 yılında öğrenciyken hacca gitmeyi arzular ve dostlarından dua ister. Bu sırada parası yoktur ve hac kurası çıkmamıştır. 1 yıl sonra hacı olmayı umarak Suudi Arabistan'da iş bulur ve amacına ulaşır.

 

Türk insanı hem hacılara karşı hem de hac ibadetine karşı çok kadirşinas davranır. Özellikle Türkiye'de hac farizasını getirenlere insanların nazarı değişir. Kutsal topraklara yüz sürdüğü gerekçesiyle insanların gözünde o kişi ekstra hürmete layık görülür. Bir de hacca gidecek müstakbel hacılara ısmarlanan dualar vardır. Beytullah'a karşı edilmesi için verilen emanet dualar. Kimi hastalığından kurtulmak için dua ister kimi borçlarının ödenmesi için, kimi imanlı bir hayat için, kimi cennet için... İşte böyle bir dua isteyenlerden biri de Abdurrahman Hakan. 2008 yılında bir sohbet meclisinde Hakan'ın hacca gidecek dostu, teker teker arkadaşlarına "Kabe'de sizin için ne dua edeyim?" diye sorar. "Abi dua et seneye hac bana da nasip olsun." isteği gelir Hakan'dan. O dönem öğrenci olan Hakan'la müstakbel hacı arkadaşı arasında şu diyalog geçer: "İyi de sen daha öğrencisin. Olsun. Peki paran var mı? Yok. Peki nasıl gideceksin? Abi sen ne karışıyorsun. Sen dua et. Allah hacca gideceğim sebepleri de yaratır elbet. Sen dua et..."

Bu ahitleşmenin ardından Hakan'ın arkadaşı kutsal topraklara gider ve ısmarlanan duaları da Rabb'ine sunduğu dilekçelerin arasında arz eder. Üniversiteden yeni mezun olan çiçeği burnunda inşaat mühendisi Hakan hem iş arar hem de hac başvurusunda bulunur. Ama hac kurası çıkmaz. Bir süre sonra çalıştığı firmadan da ayrılmak durumunda kalır. İnternette iş ararken Suudi Arabistan'da faaliyet gösteren bir şirketle görüşür. Hac ümidiyle de işi kabul eder ve Arabistan'a gider. Ama çalıştığı şehir Mekke'ye 600 km uzaklıktaki Abha şehridir. Üstelik buradan hacca gitmesi oldukça zordur. Arabistan hükümeti hacca gideceklerden oturma izni istemektedir ve prosedür epey bir zaman almaktadır. Hac vakti geldiğinde 'ya nasip' der ve yola çıkar. Mekke'ye varana kadar üç ayrı noktadan geçmesi gerekmektedir. Buralarda belgeler tek tek kontrol edilmektedir. Hac izni olmayanlar ise Mekke'ye sokulmamaktadır.

İlk iki arama merkezinden kolayca geçer. Kimse ona sormaz nereye gittiğini. Üçüncü noktada ise ihtimal "şehirlerin anasına" ulaşmanın mutluluğu artsın diye Allah, Hakan'ı korkuyla imtihan eder. Hakan'ı üçüncü arama merkezinde polis durdurur. Pasaportunu kontrol eder. Üzerinde Arabistan hükümetinin hac izni olmamasına rağmen polisin 'geç' demesiyle dünyalar onun olur.

Aylar süren bu mücadelesini Abdurrahman Hakan şu kelimelerle dile getiriyor: "Kutsal topraklara gelişimle ilgili bir sene önce İhsan Abi'nin hacda ettiği duanın kabul olduğuna inanıyorum. Zira, sadece Suudi Arabistan'a gelişim değil, geldikten sonra da Mekke'ye girişim çok enteresan anılarla dolu. Bütün bunları Allah'ın yardımıyla, duaların bereketiyle aştığıma inanıyorum. Bütün yaşadıklarınızdan sonra Kâbe'ye vardığınızda hissettiğiniz duyguları, kelimelerle ifade etmek çok güç. O an kelam ve zaman duruyor sanki."

Kaynak: Zaman

Haber Ara