'Üniformamı çıkardım ve CHP'ye nefer oldum'
YAŞ'ta terfi ettirilmeyince Deniz Harp Okulu Komutanlığı görevinden ağustos ayında istifa eden emekli Tuğamiral Türker Ertürk, CHP'ye katıldı.
15 Yıl Önce Güncellendi
2010-10-15 10:40:39
Kılıçdaroğlu ile görüştü
Hürriyet gazetesinden Hasan Tüfekçi’nin haberine göre Ertürk, dün sabah CHP Genel Merkezi’ne giderek Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve Genel Sekreter Önder Sav’la görüştü. Ertürk’ün, Trabzon İl Teşkilatı üzerinden CHP’ye katılımı sağlandı. Ertürk, daha sonra TBMM’ye giderek CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol’la görüştü. Ertürk, ziyaret sırasında şunları söyledi: “Sayın Genel Başkan’la karşılıklı görüşlerimizi paylaştık. Olumlu bir görüşme oldu. Sayın Başbakan hep ‘Üniformanızı çıkarın gelin’ diyordu. Ben de üniformamı çıkardım ve geldim. En iyi hizmeti burada verebileceğimi düşünerek CHP’ye üye oldum. Bir beklentim yok. CHP’ye bir nefer olarak katıldım. Başbakan, ‘Ben kefenimi giydim, geldim’ diyor. Ben 17 yaşında askeriye andımı içerken kefeni üzerime geçirmiştim. Kefeni halen üzerimde hissediyorum.”
Dost ateşine maruz kaldık
Balyoz soruşturmasında hakkında takipsizlik kararı verilmesine rağmen YAŞ’ta terfi ettirilmeyip Akdeniz Bölge Komutanlığı’na atanan Deniz Harp Okulu Komutanı Tuğamiral Türker Ertürk, görevinden istifa etmişti. Ertürk, silah arkadaşlarına yaptığı veda konuşmasında, “Dost ateşine maruz kaldım” demişti. Ertürk, 13 Ağustos’taki veda konuşmasında istifa gerekçelerini sert eleştirilerde bulunarak açıklamıştı. Ertürk, veda konuşmasında, TSK’ya karşı yürütülen asimetrik-psikolojik harekatta Deniz Harp Okulu’nun bir numaralı hedef olarak, denizci deyimiyle “ateş altına” alındığını, fakat “Deniz top ateşi desteği” alamadıkları gibi, “Dost ateşine maruz kaldıklarını” öne sürmüştü. Asker ve bürokratlara şantaj yaptıkları iddia edilen fuhuş çetesine yönelik soruşturma kapsamında da savcıya ifade veren Ertürk, veda konuşmasında özetle şunları söylemişti:
ABD’den saldırdılar
“Bana, personelime ve öğrencilerime akla hayale gelmedik yöntem ve karalamalarla saldırdılar. Bu saldırıları malum basına taşıdılar. Öğrencilerimin bir bölümünü mesnetsiz olarak ahlaksızlıkla suçladılar. Peki kanıtları var mıydı; kocaman hayır. Neye dayanıyorlardı; şerefsiz ve onursuz insanların başvuru yöntemine. Taarruzlarını mektuplarla, elektronik postalarla, serverları ABD’de bulunan internet siteleri ile de geliştirdiler. Bu ahlaksız kesim, beni ve kurumumu ne ile suçladı biliyor musunuz; bu okulda ibadeti yasaklamak ve fuhuş yaptırmakla.
Direklerimizde Kuran var
Peki ben kimim; 3 nesildir denizci, babası deniz subayı, dedesi ise bahriye eri olarak İstiklal Madalyası sahibi Trabzonlu Ruşen oğlu Şevki Ertürk’ün torunu. Bu ülkenin kuruluş harcında benim genetik olarak katkım var. Hainlik de kahramanlık da kalıtsaldır. Bu suçladıkları insanlar ve biz denizciler, bütün bayrak direklerinin tepesinde 7 kat naylona sarılmış kutsal kitabımızı koyan her öğüne Tanrının adıyla başlayan ve şükürle bitiren tüm kumandalarına besmele ile başlayan insanlardır.”
Nâzım’dan şiir okudu
Ertürk, “Sözlerime son vermeden bir de şiir okumak istiyorum. Bu okulun rahleyi tedrisinden geçen bir şair tarafından yazılan bu şiiri sevgili öğrencilerime ithaf ediyorum” diyerek Nâzım Hikmet’in, “Oğlumun denizci olmasını isterdim” şiirini okumuştu.
Hürrüyet
SON VİDEO HABER
Haber Ara