Dolar

34,8734

Euro

36,6770

Altın

3.041,57

Bist

10.058,47

'Küresel çapta aktif rol üstlenmeliyiz'

''Jeostratejik pozisyonumuzun gerektirdiği ve siyasetimizin ilerlettiği üzere Türkiye, farklı bölgeler arası bir köprü konumunda. Bu köprü, AB'ye çıkıyor fakat istikrarlı olmak için tüm kolonları sabitlemek zorundayız.''

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-10-15 13:10:54

'Küresel çapta aktif rol üstlenmeliyiz'

Almanya'da yayımlanan Nürnberger Nachrichten gazetesinin 14 Ekim 2010 tarihli internet sayfasında, Lusie Samman ve Fatih Kanalıcı'nın Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile yaptığı bir mülakat yayınlandı;

SORU:
Türkiye'nin AB'ye katılımını destekleyenler,üyeliğin iki tarafa da avantajlar sağlayacağını söylüyor. Peki Almanya Türkiye'nin AB üyeliğine neden sevinmeli?

BAĞIŞ: AB, Türkiye'nin üyeliğiyle daha güçlü olacak. En önemli hususu ekonomik gerçekler oluşturuyor: Türkiye, Avrupa'nın altıncı, dünyanın ise 16'ncı büyük ekonomisi. Büyüyen bir pazar ve genç, dinamik bir halka sahip. Buna Türkiye'nin Avrupa'nın enerji gereksinimine sağlayabileceği katkılar da eklenecek. Yapılan tahminlere göre, AB üyesi ülkelerin 2030 yılına kadar enerji talebi hissedilir oranda artış kaydedecek, eş zamanlı olarak arzda daralma olacak. Daha uygun, güvenilir ve sürdürebilir enerji elde edilmesi böylelikle AB ekonomi havzası için kritik öneme kavuşuyor. Türkiye, jeostratejik bir konuma sahip. Üye olmamız, AB'ye istikrarlı bir enerji tedariki güvencesi sağlar.

SORU: Thilo Sarrazin'in tezleri etrafındaki tartışmalar bir kez daha Alman halkının çoğunluğunun Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olduğunu gösteriyor. Türklerin AB coşkusu da kayboluyor. Artık vatandaşlar değil de sadece belli başlı siyasiler mi katılımı arzuluyor?

BAĞIŞ: Aksine, Sarrazin'in açıklamalarını takip eden -ayrıca sonunda Federal Merkez Bankasındaki görevinden ayrılmasıyla sonuçlanan- tepkiler, Avrupa'da aklıselim birçok insanın varlığını gösteriyor. Elbette beş yıl önce gösterdiğimiz yüzde 70 düzeyindeki desteğe kıyasla Türklerin AB desteğinin azaldığını inkâr edemeyiz. Fakat bu, AB üyesi bazı ülkelerin beyanlarına, siyasi kuşatmalarına ve müzakerelerin sürekli ucu açık olduğu yönündeki uyarılarına bir tepki. Daha çok AB'nin Türkiye'ye karşı davranışlarıyla ilgili hayal kırıklıklarının yansımaları söz konusu. Korkarım Türkiye bazı AB ülkenin iç politik meselelerine çoğu kez fazla alel acele alet ediliyor. Entegrasyon alanındaki zorluklar, İslam'ı kabullenme ya da yükselen işsizlikten ötürü Türkiye şamar oğlanı oluyor.

SORU: Çoğu AB yurttaşı, dini ve kültürel sebeplerden dolayı Türkiye'nin AB'ye katılımından korkuyor. Bu korkuları nasıl karşılıyorsunuz?

BAĞIŞ: Türkiye'nin üyesi olmayı arzuladığı AB, ne İslam'dan korkuyor ne de ırkçıdır. Barış, istikrar, refah ve hangi din, millet ve sosyal tabakadan olursa olsun insana karşı hoşgörüden yana bir birliktir. Böyle bir AB'nin İslam'dan korkmaya ihtiyacı olmadığına inanmayı çok isterdim. Aksine Türkiye'nin AB'ye bağlanması, Avrupa'nın mevcut Müslüman nüfusunda entegrasyon duygularını kabartacaktır. Biz, Müslüman ağırlıklı bir toplumun, laik düzen ve elbette ki demokratik, çağdaş bir yaşam tarzı ve uluslararası bir angajmanla pekâlâ herkesle bir arada yaşayabileceğini gösterebilen bir ülkeyiz.

SORU: Yine de Türkiye'nin yüzünü Batı'dan çevirebileceği endişeleri Avrupa'da artış gösteriyor. Bu endişeler ne kadar haklı?

BAĞIŞ: Türkiye'nin ana rotası AB'dir. Öte yandan hem jeostratejik konumumuz, hem de siyasal ve ekonomik ittifaklarımız, Türkiye'nin bölgede ve küresel çapta aktif bir rol üstlenmesini gerektiriyor. Bu yüzden İsrail-Filistin, Azerbaycan-Ermenistan ve diğer meselelerde, küresel bir aktöre uygun gelecek şekilde aktif ilgi gösteriyoruz. Ancak bu, ana çizgimizden sapma anlamına gelmez. Tersine, bu da Avrupa için bir artı değerdir. Jeostratejik pozisyonumuzun gerektirdiği ve siyasetimizin ilerlettiği üzere Türkiye, farklı bölgeler arası bir köprü konumunda. Bu köprü, AB'ye çıkıyor fakat istikrarlı olmak için tüm kolonları sabitlemek zorundayız.

SORU: Tüm çabalara rağmen AB ile Türkiye arasındaki müzakereler tıkanma noktasına geldi. İşler Türkiye açısından iyi gitmiyor, öyle değil mi?

BAĞIŞ: Evet, işler daha iyi yürüyebilirdi. Büyük kazalar; çarpışan tren kazaları yaşanmıyor. Ancak elbette daha hızlı bir trenle Brüksel'e varmak isterdik. Beş yıldır müzakerede bulunuyoruz ve sadece açılabilen 13 başlık ile kapanan bir müzakere başlığı elde edebildik. 18 başlığın önünde siyasi engeller bulunuyor. AB'li müttefiklerimiz iki hususu dikkate almalıdır: Verdikleri sözler ve kendi çıkarları. Bu iki unsur diğer başlıkların serbest bırakılmasına yol açmalı ki AB ve Türkiye kendi gelecekleri üzerinde çalışabilsin, göç, güvenlik ve enerji gibi kilit konulara birlikte kafa yorabilsin.

SORU: Peki Türkiye böylelikle önümüzdeki 20 yıllık zaman zarfında AB'ye üye olacak mı?

BAĞIŞ: Tek kelimeyle: Evet. AB, Türkiye'nin ona daha fazla güç katacağını idrak ederse katılım büyük ihtimalle beklenenden daha önce de olur. BYEGM

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara