Katar'da yayımlanan el Vatan gazetesinin 14 Ekim 2010 tarihli internet sayfasında, Civat el Beşiti imzasıyla yayımlanan yorumunda özetle şunlara yer verildi;
Türkiye'de, geçen ay, AK Parti tarafından sunulan Anayasa değişiklik paketiyle ilgili referandum yapıldı. Bu referandumda değişiklik, Türk halkı tarafından yüksek oranda kabul gördü ve Türkiye, bu sayede demokrasi yolunda büyük bir adım attı.
Söz konusu referandum, Türkiye siyasetinde iki gerçeği ortaya koydu: Birincisi, Türk halkının AK Partiye ne kadar güvendiğini, ikincisi de AK Partinin önümüzdeki Parlamento seçimlerinde yüksek oy oranıyla seçimi kazanacağını ve tek başına iktidar olacağını.
Aslında Türkiye'de demokrasi, yani halkın iradesi, isteği ve arzusu kazandı. Bu referandumda ne hükûmet ne de muhalefet kazandı. Kazanan Türk halkı oldu çünkü ne istediğini açık ve net bir şekilde, baskı altında kalmadan beyan etmeyi başardı.
Bugün Türkiye'de devlet, bir üçgenden oluşuyor: demokrasi, laiklik ve İslamcılık. Bu üçgene önemli bir unsur eklemek hata olmaz, o da milliyetçilik. Böylece bir dörtgen oluşturabiliriz. Türkiye'de halkın yüzde 95'ten fazlası Müslüman, buna rağmen halk, milliyetçi ruhundan kopmamış ve Türkiye'de milliyetçilik hâlâ had safhada ve Türkiye Cumhuriyeti'ni bu milliyetçi ruh ayakta tutuyor.
Türkiye, bizim için yani Arap ülkeleri için çok önemli bir tecrübe kaynağı ve bu kaynaktan iyi faydalanmamız gerekiyor çünkü eğer küresel dünyanın bir ferdi olmak istiyorsak Türkiye'nin yaptıklarını yapmamız gerekiyor. Yani hem demokratik ve laik bir ülke olmamız hem de kültürümüzden, dininizden ve milliyetçiliğimizden kopmamamız gerekiyor.
Eğer demokratik bir ülke veya ülkeler olmak istiyorsak önce hâkim ile mahkûm arasındaki farkı ortadan kaldırmamız gerekiyor. Başka bir ifadeyle hükûmet veya devletin halkla iç içe olması lazım o zaman ancak demokratik bir ülke veya ülkeler olmamız mümkün olur.
BYEGM