Mısır'daki sözde demokrasi, ancak halkın süreci sahiplenmesiyle gerçek demokrasiye dönüşür. Ülkede basın ve muhalefet partileri bile rejimle anlaşma peşinde koşarken, seçimler diktatörlüğü gizlemeye hizmet ediyor.
Geçenlerde bir gazeteci, medyanın ortalığı birbirine katmasına yol açan seçimler hakkında ne düşündüğümü sormuştu. Borsa ve seçimler arasında bir ilişki olduğunu, Amerikan ve dünya borsasının art arda çöktüğünü, ataerkil-kapitalist sistemde bir krizin patlak verdiğini ve bunun esasında ekonomi, siyaset ve adaletle değil, askeri gücün hükmetmesiyle ilişkili, ahlaki bir kriz olduğunu belirtmiştim.
21. yüzyılda insanlığın çoğunluğu hâlâ fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik açıdan sağlıklı değil. Peki demokrasi nedir? Demokrasi, halkın sınıf, cinsiyet, din, uyruk, renk, dil ve diğer farklılıklardan uzak durarak kendi kendisini herkes arasında adalet, özgürlük ve eşitlikle yönetmesi değil midir?
Doğal olarak kültürel ve toplumsal açıdan gelişmiş ülkelerde daha fazla demokrasi var, özgür seçimler yapılıyor. Bu ülkelerde halklar, en iyi temsilcilerini seçmek konusunda büyük bir bilinç ve siyasi güç ortaya koyuyor. Fakat bu halk kim ve hangi ülkede? Avrupa ve ABD’de yaşadım; paranın, medyanın ve aldatmanın seçimlerde ne kadar büyük rol oynadığını gördüm. Wall Street’in parasıyla, seçimler, ticaret, pazar ve tüketim arasındaki sağlam bağlantıyı gördüm.
Muhalefet zayıf
Seçimlerde adaylar arasındaki büyük çekişme özel çıkarları da su yüzüne çıkarıyor. Sırf oy kazanmak için çalışkan bir halka hizmet etmekle, yoksulluğu ve işsizliği bitirmekle, herkese sağlık sigortası sağlamakla övünüyorlar. Bu durum eğitimsiz kadın ve erkeklerin sayısının arttığı, yabancı işgalin yanı sıra ekonomik, kültürel ve medya emperyalizmiyle birlikte hükümetin zulüm araçlarının çoğaldığı Arap ülkelerinde daha açık görülüyor.
Ben Mısır’da yaşadığım için yüzeysel demokrasi oyununu başka ülkelerden daha iyi gözlemliyorum. Ulusal Parti iktidar, servet ve medya tahtında bağdaş kurdu; seçimlere hile karıştırma gücüne sahip. 20. yüzyılın ortalarından bu yana, devlet başkanının hile yaparak seçimleri yüzde 95 oranıyla kazanmasına, muhaliflerin saygınlığını lekeleme araçlarını tekeline almasına, iktidar partisinin adaylarına veya zengin adaylara oy vermeleri için seçmenlere bir tür rüşvet olarak para veya hediyeler dağıtılmasına alıştık.
Mısır’da muhalefet partileri zayıf. 1970’lerde kurulan bu partileri, halkın içinden çıkmamış veya halkçı direnişle oluşmamış, ‘meşru muhalif partiler’ diye adlandırıyoruz. Bunlar, kâğıttan yapılmış, bürokratik partilerdir. Tirajı düşük birkaç gazeteye sahipler, tabanları yok. Liderleri de, iktidara yakın duran orta tabakadan otoriter siyasiler. Bizzat iktidarla servet ve iktidar için çekişirken, kendileriyle uyuşmayan başka halkçı örgütlerle de savaşıyorlar. Seçimlerde koltuk kazanmak için hükümetle gizli anlaşmalar yapıyorlar.
Mısır’da rejime muhalif bazı örgütler seçimde hile yapılmayacağı konusunda garanti verilmedikçe boykot kararı alırken, ‘meşru muhalif partiler’ oylamaya katılacak. Müslüman Kardeşler zaman kazanmaya ve hükümet veya muhalefetle anlaşmalar yapmaya çalışıyor. Bu arada Muhammed Baredey olgusunun yüzeysel ve geçici olduğunu görüyoruz. Bu da partilerin kendi üyeleri arasından lider şahsiyetleri aday gösteremediğinin kanıtı. 80 milyonluk Mısır halkının büyük bir kesimi bir lokma ekmek için çabalarken, seçimlere katılmak konusunda çabası, zamanı veya bilinci yok.
İktidar partisi muhalefeti seçime katılmaya teşvik ediyor, yüzeysel demokrasiye dair bir kabulün gölgesinde diktatörlüğü gizliyor. Boykot yanlıları seçimlere katılmayı, hileye dayalı zayıf bir demokrasiyi destekleyerek halkı aldatmak ve hükümetle işbirliği yapmak olarak görüyor. Seçime katılmayı planlayanlarsa boykotun olumsuz olduğunu, kendi çıkarları ve iktidara katılma fırsatları açısından faydasız olacağını düşünüyor. Seçim dönemi, muhalif partilerin halkı yalan vaatlere boğmak için kullandığı bir fırsat. Bazı muhalefet grupları yabancı gözlemcilerin gelmesine karşı çıkıyor.
Halk komisyonları kurulmalı
Kanımca Mısır’da seçimlerin veya demokratik girişimin nezihliği, Mısır hükümetine veya Amerikalı ve Avrupalı yetkililere değil, kadın ve erkeğiyle Mısır halkının iradesine bağlıdır. Seçimlerin ve demokrasinin nezihliği, Mısır’da her köy, şehir, sokak ve mahalledeki her erkeğin, kadının ve çocuğun sorumluluğudur. Her sokakta kadın, erkek ve çocuklardan oluşan halk komisyonları kurulmalı. Mısır veya bir başka ülkede demokrasi yerel veya uluslararası bir hükümetin değil, örgütlü ve bilinçli bir halkın sorumluluğudur.
Bu arada Mısırlı kadınların aday olabilmesi olumlu. Fakat kadının milletvekili veya cumhurbaşkanı adayı olması yeterli değil. Mısır ve dünyada nice kadın var ki, erkekten daha kanlı ve ataerkil. İnsanın farkı anatomisinden değil, yaratıcı aklından, adalet ve özgürlük için çalışmasından kaynaklanır.
Kaynak: Londra'da yayınlanan Arapça gazete El Hayat