Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Artık 'Casus Belli' için konuşmuyoruz

'Balkanlar, Kafkasya ve Orta Doğu ile ilgilenmemiz, Avrupa ya da ABD'den herhangi bir hayal kırıklığından kaynaklanmıyor. Dış politikamızın yeniden düzenlenmesi ve ufuklarının genişletilmesi girişimimizin bir bölümüdür. Anormal olan bundan öncesiydi yani komşularımızla ekonomik ve siyasi ilişkilerimizin olmaması.'

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-10-11 12:30:14

Artık 'Casus Belli' için konuşmuyoruz

Yunan Kathimerini gazetesinin 8 Ekim 2010 tarihli sayısında Petro Papakonstantinu'nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Danışmanı İbrahim Kalın ile yaptığı bir mülakat yayımlandı;

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı İbrahim Kalın, Yunan kara sularının 12 mile genişletilmesi olasılığına karşı Türk "casus belli"nin (savaş nedeni) ve Yunan parlamentosunun ilgili kararının eş zamanlı iptalini öneriyor. Kalın, gazetemize verdiği mülâkatta Yorgos Papandreu'nun "enternasyonalist" politikalarını övdü ve iki ülkede silahlanmaların paralel olarak azaltılması yönündeki iyimserliğini dile getirdi. Bugün saat 11:00'de Kalın ve iktidardaki AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Başbakan Başdanışmanı Ömer Çelik, Dışişleri Bakanlığında ELIAMEP'in düzenlediği Türk-Yunan ilişkileri konulu panele katılacaklar.

PAPAKONSTANTİNU: Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan, dün Avrupalı liderlere hitaben, "Bizi AB'de istemiyorsanız en iyisi söyleyin" dedi. Hayal kırıklığı Türkiye'yi Avrupa adaylığından vazgeçmeye yönlendirebilir mi?

KALIN: Hayır. Avrupa Birliği'ne üyeliği stratejik hedef olarak kabul ediyoruz. Bu nedenle bütün bu reformları Meclisten geçiriyoruz, bu nedenle 1995'te Gümrük Birliğini kabul ettik. Bu stratejik hedeften vazgeçmeyeceğiz fakat bu hedefe ulaşma yolunda bir netlik olması gerektiğine inanıyoruz. Hedef gerçekten tam üyelikse, o zaman müzakerelerin sonsuza kadar devam etmeyeceğine ilişkin bir zaman çerçevesi belirlenmesi gereklidir.

PAPAKONSTANTİNU: Amerikalı Savunma Bakanı Gates, Avrupalıları, "Türkiye'yi yabancılaştırmak"la suçladı ve Türkiye'nin Batı'dan Doğu'ya yön değiştirmesinden sorumlu olduklarını söyledi. Bu tür bir rol değişikliği sizce cazip mi?

KALIN: Hayır. Balkanlar, Kafkasya ve Orta Doğu ile ilgilenmemiz, Avrupa ya da ABD'den herhangi bir hayal kırıklığından kaynaklanmıyor. Dış politikamızın yeniden düzenlenmesi ve ufuklarının genişletilmesi girişimimizin bir bölümüdür. Anormal olan bundan öncesiydi yani komşularımızla ekonomik ve siyasi ilişkilerimizin olmaması. Şimdi bunlarla ilişkilerimizi geliştiriyoruz fakat bunu AB ve NATO ile ilişkilerimizin aleyhine olacak şekilde yapmıyoruz.

PAPAKONSTANTİNU: Ancak İran yönünde Erdoğan-Lula ara buluculuğu ve ülkenizin "Özgürlük Konvoyu" olayı nedeniyle İsrail ile çatışması ABD'yi kaygılandırdı.

KALIN: Bütün bunlara rağmen uygulamada, ticaretimizin yüzde 50'den fazlası Avrupa ile gerçekleşiyor. Avrupa'da Güvenlik ve İş Birliği Örgütü ve Avrupa Konseyi gibi birçok Avrupa kurumlarının üyesiyiz. Almanya ve Fransa'da büyük Türk toplumları yaşıyor. Batı ile Afganistan'da, Lübnan'da, Irak'ta iş birliği içindeyiz. İran, Suriye ve Irak ile ilişkilerimizi düzenlemekle çok basitçe, bölgemizde güvenlik koşullarını şekillendirmeyi amaçlıyoruz. Başkan Bush, Cumhurbaşkanı Putin'i Teksas'taki çiftliğine davet ettiğinde bütün dünya "bravo" dedi. Neden ABD, soğuk savaştaki büyük rakibi Rusya ile ilişkilerini düzeltebilir de Rusya ile sınırı olan Türkiye bunu yapamaz?

PAPAKONSTANTİNU: Türkiye, AB üyesi olmak istiyor fakat Yunanistan'ın kara sularının 12 mile olası genişletilmesinin savaş nedeni, "casus belli" olacağı yönünde tehdit ediyor. Bir Avrupa ülkesinin komşu ve ortağı yönünde kullandığı dil bu mudur?

KALIN: Her şeyden önce ikili ilişkilerimiz ya da Ege'deki sorunlar için "casus belli" terimini hiçbir zaman kullanmıyoruz. 1995 yılının Haziran ayında Yunan Parlamentosunda alınan ve Parlamentonun Ege'de kara sularını 12 mile genişletme hakkına sahip olduğunu söyleyen kararına belirli bir tepkiydi. Türk Parlamentosu, Yunan Parlamentosunun bu kararına cevap verdi. Bundan fazla bir şey yok. Bugün önerdiğimiz her iki kararın eş zamanlı olarak geri çekilmesi ve konunun Türk-Yunan sorunlarının kapsamlı çözümüne bırakılmasıdır.

PAPAKONSTANTİNU: Bu tür bir gelişme, Türkiye'nin bir tehdidi kaldırması karşılığında Yunanistan'ın uluslararası hukuk temelinde var olan yasal bir hakkından vazgeçtiği anlamını taşıyacaktır. Bu tür bir alışveriş sizce hakkaniyete uygun mu?

KALIN: Hakkaniyete uygun çünkü ufkumuzu genişletirsek asıl konu Ege'yi, Doğu Akdeniz'i nasıl paylaşacağımız ve diğer bütün konulara, ticaret, göç, terörizme karşı mücadele vb. konulara kapsamlı bir düzenlemenin parçası olarak bakmaktır.

Silahlanmaların Azaltılması Gerçekçi Bir Hedef

PAPAKONSTANTİNU: Avrupa yolundaki temel sorunlardan biri, liman ve hava alanlarınızı Kıbrıs Cumhuriyeti gemi ve uçaklarına açmamaya devam etmeniz.

KALIN: Bu sorun sadece Kıbrıs konusunun kapsamlı çözümü çerçevesinde çözülebilir. Bugünkü durum ne Kıbrıs Rum ne de Kıbrıs Türk tarafı için kalıcı. İki toplumun hükûmette eşit bir şekilde temsil edileceği birleşmiş bir ada istiyoruz. Genel çerçeve budur. BM'nin, Annan Planı'nın çerçevesi de buydu ve yeni müzakerelerde de bu devam ediyor.

PAPAKONSTANTİNU: Kıbrıs Türk kesimindeki siyasi değişiklik, Sayın Eroğlu'nun Sayın Talat'ın yerini alması Kıbrıs Rum tarafınca olumlu karşılanmadı.

KALIN: Sayın Hristofyas ile Sayın Talat arasındaki özel kimya belki iyiydi fakat bir buçuk yılda 71 kez buluştular ve çok az ilerleme kaydedildi. Şimdilik belirtilere göre müzakereler bir yere gitmiyor.

PAPAKONSTANTİNU: Yorgos Papandreu'nun Başbakanlığı döneminde Türk-Yunan ilişkilerinde ortam daha mı iyi?

KALIN: Kesinlikle. Başbakan Papandreu tam bir lider gibi davranıyor. İç politikada ciddi sorunlarla karşı karşıya gelmiş olmasına rağmen konulara daima enternasyonalist bir dünya bakış açısıyla bakıyor ve Tayyip Erdoğan'ı da bu şekilde nitelendiriyor. İki lider aralarında çok iyi bir ilişki kurdu. Bu bağlamda siyasi irade zaten var. Gelecek adım iki ülkedeki kamuoyunu hazırlamak. Ege'ye gelince istikşafi görüşmeler devam ediyor ve bildiğim kadarıyla da olumlu bir ortam hâkim.

PAPAKONSTANTİNU: Askerî harcamalar Yunanistan için özellikle kriz döneminde çok ağır bir yük. İki ülkenin karşılıklı anlaşmayla eş zamanda askerî silahlanmalarını kısıtlaması gerçekçi bir gelişme mi?

KALIN: Başbakanımız geçenlerde Bulgaristan'da özellikle buna değindi. Bu mümkündür ve sorunların -Ege, azınlıklar, Heybeliada, Yunanistan'da Müslüman azınlık- kapsamlı olarak düzene sokulmasının doğal sonucu olarak gelişecek. Ortam olumlu sanıyorum. Bu geçmişte oluyordu fakat artık olmaz. Şimdi onu komşu ve ortak olarak görüyoruz.

PAPAKONSTANTİNU: Sayın Davutoğlu, "Stratejik Derinlik" kitabında ağır sıklet boksörü Türkiye'nin sürekli hafif sıklet Yunanistan ile antrenman yaptığı için formunu kaybettiğini söylüyordu.

KALIN: Oranları biliyorum fakat bunu yazarken (gazete notu: 2002 yılı) on yıllar boyunca neler olduğundan söz ediyor ve eleştiriyordu.

PAPAKONSTANTİNU: Ne de olsa Yunanistan için pek de iltifat sayılamaz.

KALIN: Türkiye için de... Aramızda kavga etmekle her ikimizin de ufuklarını daraltıyoruz demek istiyordu.

PAPAKONSTANTİNU: Ülkeniz, IMF'nin kabul ettirdiği kemer sıkma politikası deneyimini yaşadı. Bize nasıl bir deneyim transfer edebilirsiniz?

KALIN: Yaşamakta olduğunuz süreç zor. Sağlığınıza kavuşabilmek için zehir içmeniz gerekliymiş gibi. En kısa zamanda krizden kurtulmanız amacıyla sanırım hükûmetinizin programını tam olarak uygulaması gerekir. O zaman IMF'ye ihtiyacınız kalmayacak.

PAPAKONSTANTİNU: Türkiye'de IMF gitmeden önce bütün siyasi sistem yıkılmıştı.

KALIN: Her şey ekonomiyi nasıl ele alacağınıza bağlı. Türkiye'nin şimdi artık IMF'siz ilerlemesinin nedeni ekonomide kendi ayakları üzerinde durmayı başarmış olmasıdır. Anahtar budur.

BYEGM

Haber Ara