Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Lieberman İsrail'i sirk çadırına çevirdi

Barış sürecini BM kürsüsünden küçümseyen Lieberman, İsrail'i bir sirkin yönettiğini bütün dünyaya gösterdi. Şaron olsa dışişlerini bakanını çoktan kovmuştu ama Netanyahu yalancı durumuna düşmesine rağmen sesini çıkarmadı

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-09-30 17:59:00

Lieberman İsrail'i sirk çadırına çevirdi
Haaretz*

İsrail salı günü uluslararası topluma, ülkenin belirli politikaları olan sorumlu bir hükümet tarafından değil, bir sirk tarafından yönetildiğini gösterdi. Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman BM kürsüsünden dünya ülkelerinin temsilcilerine, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun barış hakkında yanılsamalar ve aptalca laflar saçtığını söyledi.

Lieberman, ‘önümüzdeki nesil boyunca kalıcı bir anlaşma sağlanmasının hiçbir şansı olmadığını’ söylüyordu. Ona göre, kalabalık bölgelerde ‘nüfus takası’ yapmak ve devleti doğru hacmine oturtmak gerekiyordu. Yani daha az diplomatik bir dille söylersek, İsrail’in Arap vatandaşlarının sınırın Filistin tarafına sürülmesi lazımdı.

Son birkaç haftada Netanyahu dünya liderlerini Filistinlilerle barış yapmak konusunda ciddi olduğuna ikna etmek için çok büyük çaba harcadı. Onlardan yerleşim inşaatlarının devam etmesini görmezden gelmelerini istedi ve Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ı da müzakere masasından kalkmamaya ikna etti.

İşte o noktada İsrail’in en üst düzey diplomatı Lieberman devreye giriyor ve bütün o liderlere bunların hepsinin ıvır zıvır olduğunu, Netanyahu’nun onları kandırdığını söylüyor. Daha da kötüsü de şu: Dışişleri Bakanı Netanyahu’nun Filistinlilerin İsrail’i bir Yahudi devleti olarak tanıması talebinin Arap vatandaşların kovulmasının kılıfından ibaret olduğunu ima ediyor. Bir ülkenin dışişleri bakanının BM önünde yaptığı bir konuşmanın sadece Evimiz İsrail partisinin başkanının şahsi görüşlerini değil, İsrail hükümetinin resmi politikasını yansıtması gerekir.

Netanyahu bu konuşmayı duydu ve karakteri zayıf biri gibi davrandı. İsrail’in itibarında yarattığı hasardan dolayı Lieberman’dan çok uzun zaman önce kurtulması gerekirdi. Netanyahu işte salı günü tam da bu fırsatı ele geçirdi; Lieberman ona meydan okudu ve Başbakan’ı bütün dünyanın gözünün önünde yalancı durumuna düşürdü.

Lieberman adeta ‘beni kov’ diyordu, peki Netanyahu ne yaptı? Konuşmanın kendisine önceden gösterilmediğini belirten bir basın açıklaması yaptı, fakat içeriğini veya tarzını eleştiremedi. Netanyahu böylelikle bakanların istedikleri her şeyi söyleyebileceğini ve Lieberman’ın pozisyonuna karşı olmadığını kabul etmiş oldu.

Livni artık koalisyona katılabilir

Eski Başbakan Ariel Şaron olsa Lieberman’ı derhal görevden alır ve hükümete karşı mı yoksa ondan yana mı olduğunu tercih etmeye mecbur bırakırdı. Şaron böyle avantajlı bir konumdan siyasi bir kriz çıkarır ve Lieberman’ı geri adım atıp koltuğu için yalvarmaya ya da koalisyondan çıkmaya zorlardı. Fakat Netanyahu bu tür cesur kararlar alacak çapta biri değil. Dışişleri Bakanı salı günü, Netanyahu’yla siyasi ortaklığının sona yaklaştığını da açıkça göstermiş oldu. Lieberman, gereksiz ve zarar verici olarak gördüğü barış sürecini desteklemeyecek.

Eğer Netanyahu Abbas’la müzakere edecekse, koalisyonu Lieberman’ın yerine (eski Dışişleri Bakanı) Tzipi Livni’yi, Evimiz İsrail’in yerine de onun partisi Kadima’yı almak zorunda. Filistinlilerle müzakereler yeniden başlamışken Livni’nin muhalefette kalmasının artık hiçbir mantığı yok. Livni hükümete katılana kadar da söz konusu sirk devam edecek.

Haaretz*:İsrail gazetesi, 29 Eylül 2010

Radikal

Haber Ara