Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Çiçek: Teftiş sistemi en büyük engel

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, TBMM'nin bir kanun fabrikası gibi sabahlara kadar kanun çıkardığını belirterek, ''TBMM kanun mu çıkarıyor, yönetmelik mi çıkarıyor?" derken teftiş sistemini eleştirdi.

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-09-30 16:47:00

Çiçek: Teftiş sistemi en büyük engel
Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü'nün (TODAİE) 2010-2011 eğitim-öğretim yılının başlaması dolayısıyla tören düzenlendi.

Törene katılan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, burada yaptığı konuşmada TODAİE'nin önemli bir kurum olduğunu, enstitünün yaptığı neredeyse tüm çalışmalara katıldığını belirtti.

TBMM'nin yarın açılacağını anımsatan Çiçek, ''İçinde yer almaya çalıştığımız dünya içerisinde - demokrasi dünyası- Avrupa Birliği içerisinde en çok yasa çıkaran bir ülkeyiz''diyerek, şöyle konuştu:

''Gelişmiş ülkelerin 3 bin civarında yasaları vardır denir. TBMM bir kanun fabrikası gibi sabahlara kadar kanun çıkarıyor. Bu acaba iyi bir şey midir? Bir parlamentonun çok kanun çıkarması iyi bir şey midir? Toplumun sorunlarını kanun çıkararak düzeltmek ne kadar doğru bir şeydir? Acaba neden biz bu kadar çok kanun çıkarıyoruz? Sorunları mı anlayamıyoruz, sorunlara çözüm mü getiremiyoruz? Doğru dürüst bir hukuki çerçeve mi oluşturamıyoruz? Ya da bunları uygulayanlar açısından bir eksikliğimiz mi var? Nereden bakarsak bakalım, ortada kötü bir sonuç var. Bu sonuç bizi memnun etmiyor. Bu kadar kanun çıkarmaktan dolayı şahsen ben çok memnun değilim.''

-BEYİN FIRTINASI YARATMAK-

Söylediklerinin tartışılabilir konular olduğunu belirten Çiçek, yapılacak beyin fırtınasıyla akademinin programlarının biraz daha güncel olabileceğini söyledi. Bu enstitünün bu ülkede faaliyet gösterdiğini ve bu ülkenin bürokratlarını eğittiğini vurgulayan Çiçek, bürokratların da millet adına yetki, kaynak ve zaman kullandıklarını söyledi. Çiçek, ''Benim söylediklerim bir yerden okuduklarım değil. Siyasi hayatımda karşılaştıklarımızdan tartışılabilir fikirler söylemeye çalışıyorum bugün burada'' dedi.

Çiçek, ''Gidersiniz bir kamu görevlisine, 'Efendim benim yetkim yok. Kanun müsaade etmiyor' der. O zaman biz de dönüp geliyoruz, mademki yetkisi yok. Bizim bürokratımız o sorunu çözecek ama yetkisi yokmuş. O halde ona yetki verecek kanun çıkaralım. Koşa koşa geliyoruz kanun çıkarmaya. O kanunu çıkarırken karşılaştığımız bir problem var. Bazen kanunlar yürürlüğe girmeden ileriye bir dönük süre bırakıyoruz, o süre içinde öyle olaylarla karşılıyoruz ki, daha yürürlüğe girmemiş kanunu bir defa daha değiştirmek mecburiyeti hasıl oluyor. Bu nereden kaynaklanıyor, bu kadar çok kanun çıkarmak? İkinci bir soru, TBMM hakikaten kanun mu çıkarıyor, yönetmelik mi çıkarıyor? Özellikle kamu alanıyla ilgili düzenlemelerde gelen kanunlara bakın; bakıyoruz bunlar hakikaten kanun konusu mu? Niye yönetmelik değil?'' şeklinde konuştu.

-''NEDEN BU KADAR ÇOK MADDELİ VE ÇOK SAYIDA KANUN ÇIKARIYORUZ?-

Bir kanun çıkmasının 1-2 ay aldığını, oysa yönetmeliğin daha hızlı çıkarılabildiğinin altını çizen Çiçek, kanunun genel çerçeveyi çizdiğini söyledi. Çiçek, şunları kaydetti:

''TBMM kanun mu çıkarıyor, yönetmelik mi çıkarıyor? Baktım, burada 3 sebep gördüm. İfade ettiğim gibi bunların hepsi tartışılır sözlerdir. Biraz da tartışılsın diye söylüyorum. Bu kadar çok maddeli ve çok sayıda kanun çıkarmamızın nedeni, Türkiye'deki teftiş sistemidir. Teftiş, bürokratın korkusu, Azrail müfettiş. Öncellikle şu teftiş sistemimize yeni bir bakış açısı getirmemiz lazım. Elinde pertavsız (büyüteç) açık arayan, bulduğu her açığı da yolsuzluk olarak damgalayan bir teftiş anlayışı bu ülkenin önünde en büyük engeldir. Bu ülkenin tüm insanının yaptığı bir kısım ufak tefek hataları hemen yolsuzlukla bağlantı kurup, hemen onun da medyaya düşmüş olması sebebiyle bürokrat ciddi bir korku içerisindedir. Onun için de olabildiği kadar her şeyi kanuna bırakmaya çalışıyor, 'Ne olur olmaz, başım ağrımasın. Mahkemelere gitmeyeyim, teftişte sürünmeyeyim'... Bu korku Türkiye'nin önünü tıkıyor. O halde TODAİE acaba Türkiye'nin şu teftiş meselesinde... Bizim müfettişlerimiz de her şeyi bilir diye bir şey yoktur, o da bürokrattır. Nitekim teftiş edenler, sonra icra makamına gelince ne sıkıntı çektiğini görüyoruz. Özellikle bu mülki idarede çoktur. Mülkiye müfettişidir sonra vali olur, müfettişken durumu farklıdır, vali olunca durumu farklıdır. Oraya geldiği anda da korkar, 'Yarın beni de teftiş ederlerse'... Çünkü kendisi hep aradı ya nerede bir boşluk bulacağız diye... Ondan sonra boşluk bırakmama adına iş yapamaz o zaman da. Türkiye'nin iş yapmaya ihtiyacı var. Kasıt yoksa, boğazından da bir şey geçmiyorsa, bırakalım bürokrat hata yapsın. Hata yapmadan bir işin gitme şansı var mı? Onu düzeltecektir, o zaman hiç bir iş yapmasın. Bu kadar çok kanun çıkmasının birinci nedeni işte bu, teftiş korkusudur.''

Çiçek, bürokratın inisiyatif, yetki kullanmadığını belirterek, 'başına bir iş gelir korkusuyla' hareket ettiğini ifade etti.

-''BÜROKRASİMİZ GENELLİKLE REALİTEDEN KOPUK''-

İkinci bir sebebin yargıdaki uygulamalar olduğunu belirten Çiçek, ''Maalesef biz Anayasamızda Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir dedik ama yasalarımız hukuk çerçevesinde değil, yasayı yasa çerçevesinde uygulayan bir ülke haline geldik. Özellikle yargının siyasallaştığı dönemlerde ise o zaman idari yargıya iş gitmesin diye her şeyi kanuna koyar hale getirdik. İki taraflı da yanlış bir şey. Teftişten çekindiğimiz gibi, hukuktan çekinmek de kötü bir şey; hukukun siyasallaşıp, yargının yerinden denetimi yapması bu kadar çok teferruatlı yasanın çıkmasına çıkmasına sebebiyet veriyor. Bu da Türkiye'nin bir başka yarasıdır'' diye konuştu.

Üçüncü nedeni bürokrasinin iyi kanun yapamaması olarak açıklayan Çiçek, ''Kanunları tabi bürokrasi yapmıyor, biz çıkarıyoruz Meclis'ten. Ama bu işin mutfağında bürokrat çalışıyor. Çıkması gereken, o görev alanıyla ilgili yasaları esas itibariyle hazırlayanlar bürokratlardır'' dedi.

-''YAMALI BOHÇA GİBİ...''

Hiç durmadan bazı kanunlarda değişiklik yapılarak, esas kanuna yama yapıldığını ifade eden Çiçek, işin bu noktasında bürokrasinin kalitesiyle ilgili birkaç sorunun olduğunu söyledi. Çiçek, konuşmasında ''Nedir bu sorunlar, evvela bizim bürokrasimiz genellikle realiteden kopuk. İşte İngiltere'de şöyle, Fransa'da böyle. İyi de burası İngiltere, Almanya değil, oradan bazı mukayese unsurlarını alalım ama Düsseldorf ile Diyarbakır, Paris ile Ankara'nın şartları aynı değil ki. Hatta çıkardığımız yasalarda Ankara için çözüm bulduğumuz bir konu İstanbul için çözüm olarak uymuyor'' görüşüne yer verdi.

''Yasalarımız yamalı bohça gibi. 2 senede bir, 3 senede bir şöyle bir kılına dokunmadan uygulamaya koyduğumuz 10 yıllık, 15 yıllık yasalarımız yok'' diyen Çiçek,sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bunlara biraz kafa yormamız gerekiyor. Teorik bilgilerin edinilmesi, sertifikaların verilmesi, ben doktora yaptım.. Bunların hepsi takdir edilen, teşvik edilen hususlardır. Ama geriye dönüp baktığımızda, niye biz başkaları gibi, uzun vadeli,hiç olmazsa çeyrek asırlık bir yasa yapamıyoruz da, her parlamento döneminde ikide bir, bir sene evvel, iki sene evvel çıkardığımız yasaları, hatta yürürlüğe girmeden tekrar değiştirmek durumunda olduğumuz yasalar var. Nereden kaynaklanıyor, belki bir meşru mazeretimiz, Türkiye çok süratli değişen bir toplum. Bu iyi bir şey, bütün vebali de bu değişime yüklemek yanlıştır. Şartlar değişiyorsa, bizim de zihnimizin, ufkumuzun değişmesi lazım. Dünün bilgisi bugünün sorunun çözmeye yetmiyorsa, bugünün bilgisini de edinmemiz lazım. Bunları bir tartışma konusu olarak gündeme getirmek istedim.''

AA

Haber Ara