Dolar

34,8957

Euro

36,6205

Altın

3.009,45

Bist

10.058,63

Haçın geri dönüşü

Türkiye, 115 yıldan beri ilk kez ermenilerin büyük öneme haiz Akdamar kilisesinde dini ayin yapmasına izin veriyor

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-09-21 18:02:00

Haçın geri dönüşü
Liberal sol eğilimli Süddeutsche Zeitung'un 18 Eylül 2010 tarihli sayısında, Kai Strittmatter imzasıyla yayımlanan yazınıda şunlara yer verildi:

Belediye Başkan Yardımcısı, "Bütün dünya, Ermenilerin Türkler ve Kürtler ile düşman olduğunu söylüyor. Şimdi şaşıracaklar." diyor. En azından bütün bakışlar pazar günü buraya çevrilecek ki tek başına bu bile şaşırtıcı bir gelişme. Van, Türkiye'nin en arka köşesinde, 400 bin nüfuslu bir şehir.

Toprak rengi kayalıkların hâkim olduğu adada öncelikle Kutsal Haç Kilisesi öne çıkıyor. 921 yılında Kral Gagik tarafından inşa ettirilen bu kilise, bin yıl boyunca Ermeni halkının dini ve kültürel merkeziydi. Zira bugün Kürtlerin ülkesi olan bu topraklar, bir zamanlar Ermenilerin ülkesiydi. Osmanlı İmparatorluğu'nda Ermenilere yönelik ilk büyük katliamın gerçekleştiği 1895 yılına kadar Akdamar'daki Katolikosların merkezi bu kiliseydi. O dönemden beri ise kilise boş. Pazar günü saat 11.00'da İstanbul'daki Ermeni Başpiskoposu Aram Ateşyan yönetiminde düzenlenecek olan, içerde 50 kişinin, dışarıda ise dünyanın her yerinden gelen binlerce insanın izleyeceği ayin, 115 yıldan beri bu kilisede gerçekleşen ilk ayin olacak. Bu, aynı zamanda Türklerin resmen savaş karmaşası olarak tanımladığı, dünya genelindeki Ermenilerin ise soykırım olarak nitelediği Anadolulu Ermenilerin yok edilmesinden sonra gerçekleşen ilk ayin olacak. Ermeni Başpiskoposu Aram Ateşyan, "Bu anı uzun süre bekledik." derken, Van'ın Kürt Belediye Başkan Yardımcısı Selim Bozyiğit de, "Artık zamanı gelmişti." diyor. Ermeniler, geri geliyor.

Bu, bir deneme. Çatlak sesler de eksik değil. Her iki taraf da birbirini uzun süre ezeli düşman olarak gördü. Diasporanın bazı kesimleri boykot çağrısında bulunuyor ve "Türklerin şov tuzağına düşmeyin" diyor. Kudüs ve Şam'ın yanı sıra Ermenistan Katoliskosları da İstanbullu Ermenileri ayinde yalnız bırakıyor. Ermenistan Katoliskosu, ayine iki din adamı gönderme vaadinden son anda vazgeçti. Türk devleti tarafından müzeye dönüştürülerek 2007 yılında restore edilen kilisenin, yılda sadece bir kez ayine açılacak olmasının göz boyama amaçlı olduğu söyleniyor. Ayrıca, Türklerin seremoni öncesinde haçı kilisenin damına takmak için verdikleri sözde durmadıklarına işaret ediliyor.

Haç, her hâlükârda salı gününden beri adada. Henüz kilisenin önünde duruyor. Demir ve 80 kilo ağırlığında. Bir işçi, haçın çatı için ağır olduğunu, bir iskele kurulması gerektiğini ve bunu ancak ayinden sonra yapmayı başaracaklarını söylüyor. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, hükûmetin, haçın yerine takılması için, büyük mücadele verilen 12 Eylül'deki anayasa reformu referandumunun yapılmasını beklediğini itiraf ediyor. İktidardaki AK Parti, Hıristiyanlara yönelik her türlü tavizi vatan ihaneti olarak lanse etmekten hoşlanan milliyetçi muhalefetin propagandasından korkmuştu. İstanbullu Başpiskopos Ateşyan'ı ise bu gecikme rahatsız etmiyor. "Haçın geldiğine sevindim. Ayinin yılda bir kez olmasına gelince, kim bilir, belki de gelecek yıl iki kez olur." diye konuşuyor. İslamcı AK Partiye minnettar olduğunu söyleyen Ateşyan, geçtiğimiz ay Rum Hıristiyanların 90 yıldan beri ilk kez Karadeniz'deki Sümela Manastırı'nda ayin düzenlediklerini, şimdi ise sıranın Ermenilere geldiğini anlatıyor. "Bu devlet bize on yıllar boyunca eziyet etti ve mallarımızı elimizden aldı. AK Parti ise değişim cesareti gösteren tek parti. On yıl önce burada hiç kimse soykırım kelimesini ağzına almaya cesaret edemezdi. Bugün insanlar özgürce konuşuyor, hatta Ermeniler, Türk televizyonuna bile çıkıyor." diyen Ateşyan'ın Patrikhanesi, İstanbul'un Kumkapı semtinde bulunuyor ve geçtiğimiz yıllarda personel sayısı, gelir eksikliğinden 40'dan 20'ye düştü.

Van'da ise meraklı bir bekleyiş hâkim. Otel çalışanları eğitildi, dükkan sahiplerine dürüst davranmaları uyarısı yapıldı. Kent, Avrupa ve ABD'den 5 bin ziyaretçi bekliyor; birkaç otelin kaldıramayacağı kadar çok misafir. Van Times gazetesi, "Evlerinizi açın" adında bir kampanya başlattı. Bin 700 aile, Ermenileri evlerinde misafir etmek istiyor. Yayıncı Aziz Aykaç, gazetesini de Ermenilere açıyor. Önümüzdeki günlerde Ermeni gazeteciler Ermenice sayfalar hazırlayacak. 54 yaşındaki Kürt, "Diasporaya, burada Ermenileri doğramadığımızı göstereceğiz. Propagandalarını dayanaksız bırakıyoruz" diye konuşuyor. Bölge tabii ki turizmden umutlu. Van'ın durumu iyi değil. PKK ile ordu arasında on yıllardan beri süren iç savaş, kente çok sayıda göçmenin gelmesine yol açtı. Sanayi ve iş imkânı yok. Vali Yardımcısı Atay Uslu, "İşimizi iyi yaparsak her yıl daha fazla ziyaretçi gelecektir." şeklindeki inancını dile getiriyor. Belediye Başkan Yardımcısı Bozyiğit de, "Ermenistan sınırının açılmasını hiç kimse bizim kadar beklemiyor." diyor. Ancak, turistlerle birlikte hatıralar da geri geliyor. Bu kez, Türkiye için büyük bir adım olduğu için buna hazır gözüküyorlar. Bozyiğit, "Bu, bizim için önemli. Bu, bizim de tarihimiz, hangi istikamete olursa olsun buradan geçiyorlar. Bunların hepsi eski Ermeni köyleri." diye konuşuyor. Bu, bir bölgenin, bir ülkenin uzun süredir silinmiş gibi gözüken kültürel hafızasıyla ilgili bir mücadele. Burada yapılması gereken çok iş bekliyor. İster Akdamar Kilisesi önündeki açıklayıcı levhalarda olsun ister Van Kalesi ya da şehirdeki müzede, Romalılar, Selçuklular ya da Osmanlı kültürü hakkında çok şey öğreniliyor, ancak "Ermeni" kelimesi hiçbir yerde geçmiyor. İnkâr edilmiş, yutulmuş, unutulmuş. Akdamar Kilisesi'nin yeniden açılması için mücadele veren, 2007 yılında öldürülen Ermeni kökenli Türk gazeteci Hrant Dink, bunu, "kültürel jenosit" diye tanımlamıştı.

Artık sadece 70 bin Ermeni'nin yaşadığı İstanbul'da, bir yaşayan cemaat var. Peki Van'da? Belediye Başkanı, yayıncı ve diğerleri burada artık Ermeni yaşamadığını söylüyor. Ancak bu doğru değil. Ermeni Başpiskoposu Aram Ateşyan, "Van gibi şehirlerde üç-dört Hıristiyan Ermeni ailesi yaşıyor. Onlarla temasımız var. Ancak yaşadıkları yerlerde Müslüman olduklarını, Türk ya da Kürt olduklarını söylüyorlar. Deşifre olmaktan korkuyorlar. Zira devlet işlerinde ya da askeriyede çalışıyorlarsa, işten kovulma tehdidi mevcut." diye konuşuyor. Köylerde ve kentlerde, nesiller öncesinden İslam'a geçen, hayatta kalmak için kimliklerini değiştirerek yok edilmek ve tehcirden kurtulanlar da var. Soyadları hâlâ Ermeni kökenlerini ifşa eden Kürtler ve Türkler ya da köylerinde bugüne değin arkalarından "gavur" denilen Müslümanlar gibi. Tamamen unutmak, her yerde mümkün olmadı.

Van'daki müzede bir oda, yıllar boyunca Ermeni katliamına ayrılmıştı. Bu, Türkiye'de her zaman "Hain Ermenilerin masum Türkleri katletmesi" anlamına gelir. Orada, öldürülenlerin kemikleri sergileniyordu. Kemikler, bu arada kaldırıldı ve Ermeni birimi kapatıldı. Müze memuru, bu odanın tartışmalara neden olduğunu anlatıyor. Bu yeni bir gelişme. Bu ülkede, bu şehirde artık dağın tepesinde, kentin merkezinden görülen, eş zamanlı olarak hem vaat hem de tehdit anlamına gelen "Ne mutlu Türk'üm diyene" kavramı üzerine tartışılıyor.

Belediye Başkan Yardımcısı Bozyiğit, solcu Kürt Partisi BDP mensubu. Kürt hareketinin ünlü liderlerinden Ahmet Türk, 2008 yılında Kürtlerin 1915-1916 yıllarındaki soykırımda payı olduğunu resmen tanımış ve bundan "utanç" duyduğunu söylemişti. Parti arkadaşı Bozyiğit de tüm kesimlerden ırkçı ve milliyetçilerin insanları uzun süre düşmanlığa teşvik ettiklerini belirtiyor ve "Küresel bir dünyada yaşıyoruz. Engeller ortadan kalkıyor." diye konuşuyor. Van'a kalsa, Kutsal Haç Kilisesi bütün yıl ayinlere açık kalabilir. Belediye Başkanı Yardımcısı, bir Ermeni kardeş şehri olmasını arzu ettiğini söylüyor. Bozyiğit, bu hafta sonu evinde, iki gün boyunca ABD'den gelen bir Ermeni aileyi misafir ediyor. "Büyük anne ve babalarının köylerini görmek istiyorlar. Arabamızla onları oraya götüreceğiz." diyor.

BYEGM
SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara