ABD'nin kafası hala neden karışık?
Erdoğan hükümetinin belki de en çarpıcı özelliği, 'AKP'nin amacı sivil diktatörlük mü, demokrasi mi?' sorusunun yanıtının hâlâ açık olmaması.
15 Yıl Önce Güncellendi
2010-09-20 06:54:00
Türkiye’de geçen pazar referandumla onaylanan anayasa değişiklikleri, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ilan ettiği gibi Türk demokrasisi için bir ‘dönüm noktası’ mıdır? Değişiklikler, Almanya Dışişleri Bakanı’nın deyişiyle, ‘Türkiye’nin Avrupa yolunda attığı bir diğer önemli adım’ mı? Ya da muhalefet liderinin uyardığı gibi, Erdoğan ve iktidardaki İslamcı partisi AKP’nin ‘sivil diktatörlüğünün’ yolunu mu açıyor? Sekiz yıllık iktidarının ardından, Erdoğan’ın hükümetinin belki de en çarpıcı ve kaygı verici özelliği, yanıtın açık olmaması.
Kaygı duymak için gerekçe var
Önerilen 26 anayasal reformdan ziyade kendi hükümeti üzerine bir referandum haline gelen kutuplaştırıcı bir kampanyanın ardından, Erdoğan kesin bir zaferle ödüllendirildi: Seçmenlerin yüzde 58’i, 1980 darbesinin sonrasında ordu tarafından dayatılan anayasadaki değişiklikleri onayladı. Bu değişikliklerin birçoğu tartışma götürmez biçimde liberal ve AB’ye katılmak isteyen bu NATO üyesi Müslüman ülkede demokrasiyi güçlendirecek. Sözgelimi, ordu mensupları sivil mahkemelerde yargılanacak; kadınların, yaşlıların, engellilerin ve çocukların hakları genişletilecek; sendikalar üzerindeki kısıtlamalar kaldırılacak ve bireyler daha fazla özel hayat hakkına sahip olmanın yanı sıra Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilecek.
Fakat seçmenlere tek bir ‘evet-hayır’ oylamasında sunulan anayasal paket, aynı zamanda Anayasa Mahkemesi’nin ve Türkiye’nin en üst düzey yargı organı olan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun kapsamlı bir biçimde yeniden organize edilmesini de içeriyor. İki kurum da genişletilecek ve atama yetkisi cumhurbaşkanıyla yasama organına kaydırılacak. Bugüne dek, Türkiye’nin yargısı laikliğin ve dolayısıyla Erdoğan’a direnişin kalelerinden biriydi. Anayasa Mahkemesi, Erdoğan’ın kadınların devlet okullarında başörtüsü takmasına olanak tanıyacak girişimini iptal etti ve partisini, kapatmama kararını sadece bir oy farkla, kılpayı aldı.
Şimdi Erdoğan, atadığı kişileri hâkim bir konuma getirme gücüne sahip olacak. Muhalefetse mahkemelerin, laik devlete karşı ‘yavaş yavaş ilerleyen bir darbe’yi hayata geçirdiğini savunduğu iktidar partisinin bir diğer kolundan ibaret hale geleceğini öne sürüyor. Bazı muhaliflerin söylemleri abartılı olsa da, Erdoğan’ın eylemleri kaygı duymak için gerekçeler yaratıyor. Hükümeti son birkaç yılda, tartışmalı vergi cezalarını muhalefet medyasına baskı yapmak için kullandı. Darbe plandıkları iddia edilen kişiler hakkında gelişigüzel bir biçimde yayılan soruşturmalarsa, sadece askerlere değil, aynı zamanda işadamları ve gazetecilere de uzandı.
Reformlar Kürt azınlığı kapsamıyordu
Erdoğan’ın anayasal reformları dikkat çekici bir biçimde, ifade ve din özgürlüğü konusunda da, Kürt azınlık konusunda da daha fazla koruma içermiyor-du. Fakat şu an gelecek yıl düzenlenecek seçimlerde ciddi avantaj sahibi olan başbakan, anayasayı daha kapsamlı bir biçimde yeniden yazma sözü verdi. Erdoğan, Türkiye’yi Batı’ya doğru yönlendirmeyi hâlâ istiyorsa, yargıyı bağımsızlıktan yoksun bırak-manın cazibesine karşı koyarken bu reformların da peşini bırakmamalı.
Kaynak: The Washington Post / Başyazı
Çeviri: Radikal
SON VİDEO HABER
Haber Ara