ABD neden krizde? Türkiye nasıl kurtuldu?
Türkiye, bu yılın ikinci çeyreğinde de Çin ile yarışan bir ekonomik büyüme performansı ortaya koydu.
15 Yıl Önce Güncellendi
2010-09-20 12:33:00
ABD ise halen krizi aşma noktasında ciddi bir yol alamamış durumda. Peki neden? İşte bu kritik soruya da cevap niteliğindeki, Immanuel Wallerstein'in Türkiye'nin krizden çıkışıyla, işsizliğin azalması arasındaki derin bağı açıklayan analizi:
Günlük gazeteleri okumak, bazı zamanlar oldukça korkutucu olabiliyor. ABD gazeteleri, 26 Temmuz günü oldukça çelişkili iki hikayeden sözediyordu. İlk haber, USA Today gazetesinde, ekonomistlerin 3 aylık öngörülerinin yayınlandığı sayfada yayınlandı. Başlık tam olarak şu şekildeydi: Ekonomistlerin iyimserliği yokoluyor. "Avrupa'daki derin sarsıntının, işsizliğin ve konut piyasasındaki erimenin, sanayi üretimindeki azalmanın" bileşkesi, ABD'de yitirilen 8,5 milyon işi kolay kolay iade etmeyecek. Dahası, "Küresel bir finansal düzensizlik" korkusu gittikçe büyüyor.
Doğrusu, ekonomistlerin kötümser görüşleri anlaşılmayacak gibi değil. Ekonomistlerin, temelden getirdikleri iyimserlikleri, bu kez ekonomik gerçeklerin tuğlalarını teşkil ettiği sert bir duvara çarptı. Çoğumuz, bu sonuca daha evvel zaten ulaşmıştık. Şu durumda, New York Times'ın aynı gün yayınladığı ve ilk sayfadan yer verdiği ABD sanayisinin yükselen karlarından bahseden haberini nasıl anlamalı?
Esasında cevap yine aynı haberde gizli: "Sanayi kuruluşları, daha çok karı, daha çok işçi çıkararak elde etme gayretinde." Bu, sanayinin daha çok ürün sattığını ifade etmiyor. Aksine, satışlar daha da düşük. Yeterince işçi çıkararak ve ellerinde kalan işçileri daha fazla çalıştırarak, satışların azalmasıyla oluşan kar açığını finanse ediyorlar ve bu yolla karlarının yükseleceğini düşünüyorlar. Kestikleri şey, maliyetler. Yani, işçi çıkarıyorlar.
Eğer yeterince işçi çıkarmayı başarır ve kalanları daha etkin şekilde çalıştırırlarsa, satışlar düşse dahi karların yine de yüksek kalabileceğine inanıyorlar. Buna 'verimliliğin zaferi' diyorlar. Amerikan Meryilln Lynch Baknası'nın baş ekonomisti Ethan Harris bu sorunu açıklarken oldukça net konuşuyor: Şirketler emek maliyetlerini kar elde etmek için daraltıyorlar.
Ancak Times'ın da ifade ettiği gibi, "Karlar, ekonomiyi genişletecek çözümler için kullanılmak yerine, hissedarlarda toplanıyor.". İşin kötüsü, Sanayiciler, bunu geçici bir çözüm olarak planlamış da değil. Karlar zaman içerisinde yükselse bile, iş alanı oluşturmak gibi bir stratejileri yok. Tersine, büyük sayılabilecek bir şirketin yönetim kurulu başkanının ifadelerine göre: İşletme sistemini, daha fazla esnekliği kaldırabileceği şekilde yeniden yapılandırıyorlar.
Geldiğimiz noktada, ABD Sanayisi-veya dünyanın diğer bölgelerinde- gelecekte karını inanılmaz derecede arttıracağı sihirli formülü buldu mu? Bu olsa olsa şaka olabilir. 1920'li yıllarda Henry Ford'un işçilerine ödediği ücreti normalin üstünde tuttuğu ve bunu işçilerin aynı zamanda müşterisi olabilmesi için yaptığı bilinirdi. Oysa kendisinden sonra gelenler, son beş yıllık süre zarfında, Ford'un Kuzey Amerika'daki istihdamını %50'den fazla azalttılar. Formül ise aynı: Daha fazla kar, daha az müşteri.
Keynes ve Kalecki'nin efektif talep üzerine ortaya koydukları ufak bir sorundan bahsediyorum. Orta vadeli bir hesapta, yeterince müşterinin olmadığı durumda, satış olmayacak ve karlar kısa dönemde azalacaktır. İstihdamı düşürerek ve kalan işçilerin de maliyetini olabildiğince kısarak karlarını arttıran firmalar, çok kısa bir süre için karlarını arttırabilirler. Ta ki, -kendi fiillerinin sonucu olan- ciddi bir deflasyonunun sert duvarına çarpana kadar. Bu da parçalanma manasına gelir.
Bunu görmemeleri mümkün mü? Muhakkak bu gerçeğin idrakindeler ancak ye, iç, mutlu ol ve yarın olmayabilir kuralı uyarınca, alabildiğine hazcı davran. Bunu saadet zincirlerine benzetebiliriz. Saadet zincirinde, işletmecilik yapan kişi, kağıttan kulesi çökene kadar, zincirin diğer halkalarını kandırır. Bernie Madoff'un yaptığı gibi. Kağıttan kule yıkılana kadar, kendini de kandırır. Basit bir saadet zincirinde yatırımcıların(potansiyel muarızlar), çöküşün kendileri kar ettikten sonra olacağını ümit etmeleri gibi, oyuncular(sanayiciler), tüm sanayi çökmeden evvel, kendi karlarıyla birlikte kaçabileceklerine inanıyorlar. Kendilerine iyi şansler dileklerimi iletmek istiyorum.
*ABD’li sosyolog, tarihsel sosyoloji alanında bilim adamı ve dünya sistemler analisti.
Bu makale, Binghamton Üniversitesi web sitesinden Timeturk için Murat Hazine tarafından tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara