Kız kardeşinin ayakkabısıyla feryat...
Geçitli'de mayının açtığı çukurun başında Meryem, ölen kız kardeşinin ayakkabısı elinde çığlıklar atıyor
15 Yıl Önce Güncellendi
2010-09-19 11:59:00
Genç bir kadın, kapkara bir çukurun ortasında, parçalanmış siyah bir ayakkabıyı göğsüne bastırıp feryat ediyor: “Ne istediniz güzel kız kardeşimden?”
Bu kara çukuru Hakkari’nin Geçitli köyünün çıkışında bir minibüsü paramparça ederek 9 kişinin yaşamını yitirmesine yol açan bir kara mayın açtı. Çığlıkları yeri göğü inleten Meryem’in bağrına bastığı kız kardeşi Şirin Kurt’a ait olan teki kaybolmuş paramparça siyah ayakkabı, o çukurda insanların öldüğünü hepimizin yüzüne çarpan son kalıntılardan biri.
Enkaz kaldırılmış, geriye sadece patlayan minibüsten birkaç plastik parça, etrafa saçılmış mazot ve yağ kalmış; güneş vurdukça ben buradayım diye parlamaya çalışıyor. Ölen 9 insanın tek izi olan siyah ayakkabıyı ise Meryem götürecek.
Hakkari girişinde Depin arama noktasını geçtikten sonra Geçitli’ye varmak için daha çok yol var. Başkale yönünde bir buçuk saat ilerledikten sonra bir tabela göreceksiniz. Tabelada “Geçitli 15 Durankaya 10” yazılı. Ne ki ortalama 60 km. hızla taş çatlasa 15 dakikada katedilebilecek bu yolla ilgili öngörülerinizin asla tutmayacağını daha girişten itibaren hissetmemek mümkün değil. Çoğu kez tek aracın bile geçmekte zorlandığı, bir yanı dibini bile görmekte zorlanacağınız uçurum, diğer yanı dağ olan, 10 kilometrelik bir hızın bile yer yer aşırı hız sayılabileceği bir yol bu. Bindiğimiz aracı kullanan, Depin’e varmadan ansızın durdurulan konvoyda önümüzdeki minibüse bodoslama girmemizi son onda önlemeyi büyük bir ustalıkla başaran Van Belediye Başkanlık şöförü Şemsettin Bey olmasa, araç uçuruma doğru her kaydığında ölmemek için tanrıya yakarabilirdik.
Bütün çabamız, kıvrıla kıvrıla taşların üzerinde zıplayarak 9 kişiyi toprağa gömen kara çukura ulaşmak için.
Askerlerin yürüyüşü
Yol üzerinde Durankaya karakolu görünüyor. Geçitli’ye uzaklığı sadece 4 kilometre. Karakolda bir hareketlilik olduğu belli. Askerler tam techizat yol üzerinde tek sıra halinde ilerliyorlar. Durankaya girişinden itibaren ise çocuklar hakim yollara. Büyük çoğunluğu henüz yürüme yaşındalar. Daha büyükleri bilemedin en fazla yedisinde. Küçücük parmaklarıyla zafer işaretleri yapıp, dillerinin döndüğünce bağırıyorlar: “Bijik Serok Apo!” Bu çocukların sadece üç beşten ibaret olmadıklarını az ileride yenileri ortaya çıkınca anlıyor insan. Her araba geçişinde bağıran kurulmuş sevimli oyuncaklar gibi hepsi. Normalde gülünmesi gereken bir durum belki bu ama o coğrafyada hiç de komik durmuyor. Üstelik çok da disiplinliler.
Miniklerin disiplini
Bu disiplini birilerinin öğretmesiyle değil, büyüklere öykünerek öğrenmişler. Ufku dağ ya da uçurum olan bir yerin çocukları, kendilerinden bir beden büyük olanı taklit ederek yol kenarlarında büyüyüp sıranın kendilerine gelmesi için can atıyorlar.
Geçitli girişinde BDP heyetiyle birlikte ölüm çukurunun çevresinde toplanıldığında, yol kenarında dizili bebelerden biraz daha büyükleri çıkıyor ortaya. Hani şu “taş atan çocuk” boyundakiler. Ellerinde Öcalan posteri, yüzlerini tanınmamak için bezlerle sarmış, oralarda yaşayan herkesin tanıdığı bu çocukların ağzından ‘intikam’ ya da ‘dağ’ sözcükleri dışında başka bir şey çıkmıyor. Sık sık tekrarladıkları sözler, “Biz de dağa çıkarız”, “Dağdakiler bunun hesabını sorar”dan ibaret. Onlar ne ateşkes ne de barış, sadece ‘intikam’ istemekteler. Taziyeye gelen BDP’li milletvekilleri ‘barış’ dedikçe onlar ‘savaş’ diyorlar. Biraz daha büyüdüklerinde dağa mı çıkacaklar?
Az sonra taziye çadırına geçilecek. Yolun sağ tarafında korucuların gözetleme yerleri. Rivayet o ki, patlamadan iki gün önce karakol koruculara “Artık burada durmayın” demiş. Gözetleme yerinde hiçkimse yok. Patlamanın gerçekleştiği nokta, 500 metre uzağındaki gözetleme yerinden çok net olarak görülüyor. Köyün merkezinde kurulan taziye çadırına ilerlerken, sol tarafta Geçitli Jandarma Karakolu var. Patlama noktasına uzaklığı 1 kilometre bile değil. Köyde genç, kadın, çocuk, yaşlı kime sorsanız, “Devlet yapmıştır” ya da “JİTEM’in işidir” yanıtını alıyorsunuz. Onları bu sonuca ulaştıran minibüsün patladığı yerin yakınında bulunan ve askerlere ait olduğu izlenimi veren mühimmat ve malzemeler değil tek başına. Hepsinin hem korucularla, hem askerlerle, hem de dağdakilerle uzak ya da yakın temasları var.
Yıllardan beri tanık oldukları olayların belleklerinde yarattıklarıyla bir refleks oluşmuş. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş bu refleksi kendi yorumuyla şöyle özetliyor: “Buranın insanı patlayan kurşunun da uçan kuşun da nereden gelip nereye gittiğini bilir.”
Taziye çadırında binden fazla acılı insan toplanmış. Daracık yollar araçlarla dolu, çıkmak isteyenin vay haline. Birisi diğerinden yol isterken bağırıyor: “Burası dağ başıdır?”
Zafer işareti yapan minikler, ‘intikam’ dileyen çocuklar, ellerinde Öcalan posterleri tutan yüzü maskeli gençler ve yaşlılar... BDP milletvekilleri bu katliamın mutlaka hesabının sorulmasını hükümetten istedikçe ihtiyarların yüzleri donuklaşıyor.
Yaşlı kadının acısı
Taziye çadırında beyaz baş örtüleri, akıta akıta kurumuş gözleriyle 70 yaşındaki Ayşe Alkan, kim bilir kaçıncı genci toprağın altına uğurlamakta. Hem yeğenini hem oğlunu kaybeden Cahit Erol, “Hem yeğenimi, hem oğlumu beş bakanın beş çocuğuyla değişmezdim. Yüreğim yandı, belim kırıldı, başkaları yanmasın,” dese de yüzündeki her bir çizgi, bu ölümlerin sonuncu olacağına inanmadığının açık delilleri gibi.
Sonra konuşmalar yapılıyor. Birazdan herkes gidecek. Hatta birileri mayının açtığı çukuru da kapatacak. Ne ki Meryem’in acı dolu çığlığı ve umutsuzluk, çıplak dağların arasında yolu bile olmayan Geçitli’nin üzerinde asılı kalacak.
Hakkâri Valisi: Şekil olarak PKK’nın eylemi
Geçitli ilçesinde dokuz kişinin yaşamını yitirdiği mayınlı saldırıdan sonra bölgede halkın arasında dolaşan iddialar ve bu iddiaların doğurduğu soru işaretleri var. İddialardan biri tabur ve jandarma karakoluna çok yakın olan patlama yerine güvenlik güçlerinin çok geç geldiği. Olayın olduğu saatlerde Hakkari 5. Komando Tugayı’nda ot biçen köylülere göre Kobra helikopterleri saat 11.00 civarında yani patlamanın meydana geldiği saatten tam üç saat sonra havalandı. Geçitli köylüleri ise helikopterleri saat 13.00 civarında yani olaydan tam beş saat sonra havada gördükleri iddiasındalar. Yine anlatılanlara göre bölgeye askeri helikopterlerin gelmesi bile neredeyse üç ya da beş saat sürdü. Ve bir iddia daha: Asker iki gün öncesinde gözetleme kulübesinde duran koruculara ‘nöbet’ tutmamaları uyarısında bulundu. Bölge halkının genel kanaati: Bu PKK’nın değil, devletin işi.
Bu olayın doğurduğu soruları Hakkâri Valisi Muammer Türker’e yönelttik. İşte yanıtları:
Başka bir tuzağa düşüyorsunuz
Köylüler olaya operasyonel anlamda çok geç müdahale edildiğini söylüyor. Amacın eylemi gerçekleştirenlerin yakalanması değil kaçmasını sağlamak olduğu yönünde iddialar var.
Vatandaş bazı şeylerin etkisinde kalıyorlar. Durankaya’da karakol var. Geçitli güçlendirilmiş karakoldur. Bu tür olaylarda tuzaklamalar oluyor. Böyle olaylar meydana geldikten sonra jammer’ı ile tam teçhizatı ile gitmeden başka bir tuzağa düşüyorsunuz. Askeri birlik de bu kez tuzağa düşüyor. Mesela olay yerinde başka mayınlar bulundu. Muhtemelen fırsat olsa onu da tuzaklayacaklardı. Yüksekova’da polis birliği tuzağa düştü. Vatandaşın gördüğü gibi kolay değil bu işler. Ne kadar sürede müdahale edildiğini bilmiyorum.
Millet daha önce buna benzer kötü tecrübeler yaşadığı için ‘devlet yaptı’ demeye başlıyor.
Kötü tecrübeler çok fazla, insanların böyle bir saik içinde olması kolayca reddedilebilecek bir şey mi?
Bu kesinlikle anlaşılabilir bir şey. Ama kimse bu kadar göstere göstere, kendi adresini bırakacak şeyin içine girmez. Bütün deliller örgüt işi diyor.
Peki bu kanaate nasıl varıldı bu kadar hızlı bir biçimde. Daha önce Güçlükonak, Şemdinli gibi olaylar ortadayken.
90’larda, o zamanlar bunlar oldu. O zaman bir yaklaşım tarzı olarak, doğruluğu yanlışlığı ayrı mesele. Bizim bölgede de oldu. Hatta 2000’li yıllarda da. Ama artık bu saatten sonra daha zor bu. Ergenekon soruşturmaları, faili meçhullerin üzerine gidiliyor. Yani askerin denetimi, dış denetimi, siyasi denetimi biraz daha geçen sürede daha iyi sağlanıyor. Askerin ağzı yandı. Açıkçası büyük cesaret ister, serdengeçtilik gerektirir. Fakat bu olay, bütün tuzaklama şekli, yaptığı şey, şekil olarak örgütün şekli. Ne olur, öldürmek istediği askeri birliktir de, yanlışlıkla köylüleri öldürmüştür. Göremediği bir noktadan yapmıştır geçenin asker olup olmadığını bilememiştir. Hedefi köylü de olabilir, bilemiyorum. Askeri işaret edecek ipuçlarını da koyabilir, kötü niyetle.
PKK’nın yaptığına dair elinizde somut bir delil var mı?
Tabii net olarak söyleyemiyorum şu yaptı diye. Ama olayın şekli PKK’nın yaptığını gösteriyor. Tuzak yöntemi onların. PKK’ya yönelik halk desteğinin azalması sonucunu doğuracak bir şey. Bunu üstlenmeye yanaşmayabilir.
Patlamanın olduğu yeri gören korucu gözetleme kulesi var. İddiaya göre korucular buradan çekilmişler. Bazı korucular bunu doğruluyor.
O konuya vakıf değilim. Ama kimse göstere göstere öyle şey yapmaz diye düşünüyorum. Oradan korucuları çekip iki gün sonra orada olay yapacak. Hakkari’nin toplumsal boyuttaki sıkıntısı yok. Birileri de bunu ‘iyi çocuklar devrede’ diye kullandığı için, vatandaşlar da inanıyor. Ama inşallah faili ortaya çıkar.
Ertuğrul MAVİOĞLU / Radikal
SON VİDEO HABER
Haber Ara