AB perspektifi onaylandı
Türkiye uzmanı Hans-Lukas Kieser: Anayasa reformu Türkiye için bir dönüm nokasıdır.
15 Yıl Önce Güncellendi
2010-09-15 12:17:00
Hans-Lukas Kieser, iktidar partisinin güç artışının daha fazla demokrasiye götürmesi için Türkiye'nin yepyeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu söylüyor.
SORU: Sayın Kieser, Başbakan Erdoğan anayasa reformunun kabulünü "Türk demokrasisinin bayramı" olarak yorumluyor. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz?
KİESER: Çok coşkulu bir açıklama, ancak reform bir dönüm noktası oluşturuyor; sivillere, seçilmiş makamlara daha fazla söz hakkı sağlıyor.
SORU: Daha az pozitif olan nedir?
KİESER: İktidar partisinin güç ve prestij kazanması. İktidarın o ölçüde de sorumluluk yüklenmesi gerek. Bölgede ve Türkiye'de güç teamülleri şimdiye kadar hep başka yöne kaydı. Bu yüzden Erdoğan'ın güç artışının gerçekten de demokrasinin gelişmesine yol açması için hukuk devleti disiplinine ihtiyacı var. Somut olarak yepyeni bir anayasa en acil proje olarak duruyor. Kürtlerle beraber yaşama ve Ermenilerle barışmanın ele alınabilmesi için temel oluşturulacaksa, daha fazla güç bir şans oluyor.
SORU: Erdoğan, Başkanlık rejimi getirmek istiyor. O zaman demokratikleşme geriler mi?
KİESER: Otomatikman değil. Başkanlık sistemleri Batılı örneklerinden bildiğimiz gibi, daha başından demokrasiyle tezat oluşturmaz. Bu nedenle Erdoğan'ın amacını abartılı değerlendirmek istemem ama bu dinamik sürecin daha fazla demokrasiye yol açması için güçlü engeller ve AB'ye büyük yakınlık kaydıyla.
SORU: Halkın onayladığı reform, Türkiye'yi AB'ye daha da yakınlaştırır mı?
KİESER: AB'nin olumlu tepkileri bu sonucu çıkarttırıyor. Anayasa değişiklikleri AB hukuk fikrine uygun. Yüksek yargıçların seçimine parlamentonun katılımı da AB teamülleriyle uyumlu. Bununla, her halükârda Türkiye'nin AB perspektifi onaylanıyor.
SORU: Türkiye, Balkanlar'da etkili ve İslam dünyasına karşı köprü kurucu. Bu rol, AB'ye yakınlaşmayı hızlandırabilir mi?
KİESER: Kısa bir süre önce AB, Türkiye'ye "strateji diyaloğu" önerdi. Bu, yeni role ve Türkiye'nin sahip olduğu yeni prestije bir cevap niteliği de taşıyor. Türkiye'nin, bazen kısaca "yeni Osmanlı" olarak da tanımlanan yeni dış politikasıyla daha ilginç, daha ağırlıklı, daha bağımsız bir oyuncu –ki AB buna emperyalist nedenlerle ayrıca ilgi duyuyor- olduğu çok açık.
BYEGM
SON VİDEO HABER
Haber Ara