Dolar

34,8930

Euro

36,6123

Altın

3.007,12

Bist

10.058,63

'Sıfır noktasına 111 katlı cami yapalım!'

İnsanları Sıfır Noktası'nın yakınına yapılması planlanan İslam merkezinin cami olmadığına ikna etmek zorunda kalmak öyle rahatsız edici ki, artık oraya 111 katlı bir cami yapılmasını istiyorum.

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-09-13 09:19:00

'Sıfır noktasına 111 katlı cami yapalım!'
MIchael Moore*

İnsanları Sıfır Noktası'nın yakınına yapılması planlanan İslam merkezinin cami olmadığına ikna etmek zorunda kalmak öyle rahatsız edici ki, artık oraya 111 katlı bir cami yapılmasını istiyorum. Amerikalı Müslümanların 'ait' hissetmemesi bütün Amerikalıları utandırmalı.

Sıfır Noktası’nın iki blok yakınına ‘cami’ inşa edilmesine karşıyım. Sıfır Noktası’na yapılmasını istiyorum. Neden mi? Çünkü nefretin ve önyargının kurbanlarını koruyan bir Amerika’ya inanıyorum. İstediğiniz tanrıya tapma, istediğiniz yerde ibadet etme hakkınız olduğunu söyleyen bir Amerika’ya inanıyorum. Dünyaya sevgi dolu, cömert bir halk olduğumuzu söyleyen bir Amerika’ya inanıyorum. Eğer bir avuç katil dininizi elinizden alır ve onu 3 bin kişiyi öldürme bahanesi olarak kullanırsa, dininizi geri almanıza yardım etmek isterim. Ve onu, sizden çalındığı noktaya koymak isterim.

Bu yapay tartışma konusunda o kadar çok şey söylendi ki, bu anma gününde bu konu hakkında konuşarak vakit harcamak istemiyorum. Fakat bağnazlıktan ve yalancılardan nefret ederim ve izin verin birkaç gerçeğe işaret edeyim:

George Washington’ı hatırlayın

1. [‘Cami’nin yerine yapılmak istendiği] Burlington Palto Fabrikası’na bayılırım. Oradan çok uygun fiyatlara harika paltolar almışlığım vardır. Müslümanlar 2009’dan beri orada namaz kılıyor. Kimse şikâyet etmemişti. Burası bir ‘cami’ değil, bir toplum merkezi olacak. Aynı dua odası var olmaya devam edecek. Fakat insanları bunun ‘bir cami olmayacağına’ ikna etmek zorunda kalmak bile öyle rahatsız edici ki, artık oraya 111 katlı bir cami yapılmasını istiyorum. Bu, Sıfır Noktası’nın yakın zamana dek mide bulandırıcı bir biçimde boş bir çukur gibi bırakılmasından daha iyi olurdu. Binden fazla insanın kalıntıları hâlâ bulunmadı. Orası kutsal bir mezarlık ve yeni bir ticaret anıtı inşa etmek kutsala saygısızlık olur. Niçin bütün o alan bir barış parkına dönüştürülmedi?

2. Tahmin edin, bu toplum merkezini inşa etme planlarında Müslümanlara kim yardım etti? Manhattan YAHUDİ TOPLUM MERKEZİ! Bu, hepimizin yaşamak istediği dünyanın mükemmel bir örneğiydi. New York’un ‘kurucusu’ olan Peter Stuyvessant, Manhattan’a gelen ilk Yahudileri kovmaya çalışmıştı. Hollandalılar “Hayır, bu biraz ileri gitmek olur” dediler, Stuyvessant “Tamam, kalabilirsiniz, ama Manhattan’da sinagog inşa edemezsiniz. Aptal cuma akşamı olayınızı evinizde yapın” dedi. İlk Yahudi mabedinin inşasına ancak 1730’da izin verildi. O dönemde bir devrim yaşanıyordu ve kurucu atalar bu ülkenin laik olması gerektiğini söyledi; dinci manyaklar ya da devlet dinleri olmayacaktı. George Washington Amerikalı Yahudilere şunları yazıyordu: “Amerika Birleşik Devletleri vatandaşları, liberal, taklit etmeye değecek bir politika örneği sergiledikleri için kendi kendilerini alkışlama hakkına sahip... Artık hoşgörüden, bir sınıfın diğerine doğal haklarını kullanabilmesi için müsamaha göstermesi olarak söz edilmiyor; zira ne mutlu ki, bağnazlığa geçit vermeyen, zulüme yardım etmeyen Amerika hükümeti, kendi koruması altında yaşayanlardan iyi vatandaş olmasından başka hiçbir şey talep etmiyor... İbrahim’in soyunun bu topraklarda yaşayan çocukları, diğerlerinin iyi niyetini hak etmeye ve bu iyi niyetin tadını çıkarmaya devam etmeli. Bu arada herkes kendi evinde güven içinde oturabilmeli ve kimse kimseyi korkutmamalı.”

3. Bu projenin başındaki adam tanıyabileceğiniz en tatlı adamlardan biri.

4. 11 Eylül’de Dünya Ticaret Merkezi’nde yaklaşık beş düzine Müslüman öldü. Aileleri hâlâ yas tutuyor. O 19 katil bu kişileri öldürürken hangi dine mensup olduklarıyla ilgilenmiyordu.

5. New York Times’da, şundan daha üzücü bir şey okumamıştım: “Amerikalı Müslümanlar soruyor, bir gün ait olacak mıyız?” Bu bizi o kadar utandırmalı ki, tek bir vatandaşımız bile bir daha buraya ‘ait’ olup olmadığından endişe etmemeli.

6. Sıfır Noktası’nın iki blok ötesinde bir McDonalds var. İnanın, McDonalds teröristlerden daha fazla insan öldürmüştür.

7. Ekonomik kriz veya savaş dönemlerinde, faşistler korkuları ve nefreti kamçılamakta, işçi sınıfının sıkıntıları yüzünden ‘öteki’ni suçlamasını sağlamakta muazzam derecede başarılı olur. Lincoln’ün düşmanları, güneydeki zavallı beyazlara başkanın ‘Katolik’ olduğunu söylemişti. Franklin D. Roosevelt’in düşmanları onun Yahudi olduğunu söylüyor ve başkana ‘Yahudivelt (Jewsevelt)’ diyorlardı. Şimdi de beş Amerikalıdan biri Barack Obama’nın Müslüman olduğuna inanıyor ve Cumhuriyetçiler’in yüzde 41’i Başkan’ın bu ülkede doğduğuna inanmıyor.

8. Bir grubu, kendi içindeki tek bir grubun hareketlerinden dolayı suçlamak Amerikalı bir davranış biçimi değil.
Timothy McVeigh Katolik’ti. Oklahoma City, McVeigh’in havaya uçurduğu eski devlet binasının yakınına bir Katolik kilisesi yapılmasını yasaklamalı mı?

9. Kabul edelim, her dinin üşütükleri var. Katoliklerin O’Reilly, Gingrich, Hannity ve Clarence Thomas’ları var. Protestanların Pat Robertson’ı ve sıralayamayacağım kadar çok üşütüğü var. Mormonların Glenn Beck’i var. Yahudilerin Deli Eddie’si var. Fakat bütün bir dini üşütüklerinin hareketlerine bakarak yargılamıyoruz.

John Adams’ı bile pişman ettik

10. Tanrı korusun, bir terör olayında hayatımı kaybedersem ve kaçık bir grup ölümümü benim adıma birine saldırmak veya ayrımcılık yapmak için gerekçe gösterirse, geri gelir ve sizi, Linda Blair’in Freddy Krueger’la evlenip Chucky’i yeniden doğurmak için yatak odanıza taşınması gibi bir durumda korkacağınızdan daha fazla korkuturum. John Lennon bizden ‘öldürecek ve uğruna ölecek hiçbir şeyin olmadığı ve dinin de olmadığı’ bir dünya hayal etmemizi isterken haklıydı. Bu hafta Deepak Chopra’nın şöyle diyordu: “Tanrı insanlara gerçeği verdi ve sonra şeytan gelip şunu dedi: ‘Gerçeğe bir isim koyalım ve din diyelim.’” Kurucu atalardan John Adams bir mektubunda en doğrusunu söylüyordu: “Gelecek nesiller! Sizin özgürlüğünüzü korumanın bu nesile ne kadar çok şeye mal olduğunu hiçbir zaman anlayamayacaksınız! Bu özgürlüğü iyi kullanacağınızı umut ediyorum. Bunu yapmazsanız, cennette, o özgürlüğü korumak için girdiğim sıkıntılardan dolayı pişmanlık duyarım.” Tahminimce, Adams şu anda yukarılarda bir yerlerde durmaksızın pişmanlık beyan ediyordur...

Hepimiz bağış yapmalıyız

Dostlarım, ŞU ANDA da, hepimizin o Müslüman toplum merkezinin inşa edilmesini sağlamak gibi bir sorumluluğu var. Ülkenin yüzde 70’i bir kez daha yanlış safta duruyor ve ‘cami’nin yerinin değiştirilmesini istiyor. İmam, projeye son vermesi için muazzam bir baskı altında. Bu işi tersine çevirmek zorundayız. Kabadayıların bir zafer daha kazanmasına izin mi vereceğiz? Artık bıkmadınız mı? Ülkemizi herkesten nefret edenlerden geri almak için ne zaman doğru zaman olacak?

Bence doğru zaman şu an. Her birimiz bu toplum merkezinin inşa edilmesi için bağışta bulunarak bir duruş sergileyelim! Bu yazıyı okuyan herkes sadece birkaç dolar bağış yapsa, merkez 6 milyon dolardan daha fazla toplar; bu, Donald Trump’ın imamı vazgeçirmek için önerdiğinden daha fazla bir miktar. Destek olalım ve sadece iyi bir şey yapmak istedikleri için çamur atılan o insanlara yardım edelim. [Moore’un internet sitesinde bağış için bir link bulunuyor.] 11 Eylül’de birlikte çalıştığım birisini kaybettim. Bu satırları onun anısına yazıyorum.

(ABD merkezli internet sitesi, belgeselci, 11 Eylül 2010)

Kaynak: Znet Çeviri: Radikal

SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara