İttihatçılar kaybetti, halk kazandı
Diyarbakır'daki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve akademisyenler, halk oylaması sonuçlarının halkın anayasa değişikliğine ilişkin değişime olan özlemini yansıttığını söyledi.
15 Yıl Önce Güncellendi
2010-09-13 14:58:00
Halk oylaması sonucunun doğru değerlendirilmesi gerektiğine dikkati çeken Aktar, referandumdan çıkan karara da saygılı olunması gerektiğini belirtti. Aktar, halk oylamasında yüzde 40'ın üzerinde 'hayır' oyu çıktığını hatırlatarak, 'Bu sonuç Türkiye'de yeni bir anayasaya olan ihtiyacı ve bu anayasanın toplumsal uzlaşma ile gerçekleşmesi gerektiğini bize gösteriyor. Halkın iradesi bir değişimin olması gerektiği yönündedir' diye konuştu.
Aktar, 20 Eylülden sonra çatışmaların başlamasının önüne geçilmesi gerektiğine de dikkati çekti.
'İTAATÇİLER KAYBETMİŞTİR, HALK KAZANMIŞTIR'
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Galip Ensarioğlu, halk oylamasından çıkan sonucun beklentileri doğrultusunda gerçekleştiğini söyledi.
'Referandum sonucu Türkiye için hayırlı olmuştur' diyen Ensarioğlu, referandumdan çıkan 'hayır' oylarının oranının siyasi sahiplenme olduğunu savundu.
Ensarioğlu, şöyle konuştu:
'Halk oylamasının sonucunda statükocular kaybetmiştir, yenilikçiler kazanmıştır. İtaatçiler kaybetmiştir, halk kazanmıştır. Çıkan sonuçlara göre 'hayır' oyları tamamen siyasi sahiplenmedir. Yani bu 'evet' karşıtı olan siyasi partiler bu işi siyasi bir hesaplaşmaya dönüştürdüğü için kendi siyasetini sahiplenenler 'hayır' oyu kullanmıştır. Yoksa bu değişime bu kadar yüksek oranda 'hayır' oyu kullanılamazdı. Siyasi tavır alındı. Bu işi siyasi hesaplaşmaya dönüştürme, siyaseti sahiplenme meselesidir. Aksi taktirde bu değişime yüzde 42 oranında 'hayır' oyu kullanmaz kimse. Boykot oranı da beklendiği gibi çıktı. Ancak bir iki il dışında boykot kararının da çok başarılı olduğu söylenemez.'
'HER PARTİYE BİR MESAJ'
Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Başkanı Mehmet Kaya da referandumun önemli bir katılım ve önemli bir oy oranı ile aşıldığını belirtti.
'Referandum sonucu ile BDP'ye, 'Kürtlerin tek temsilcilerinin kendileri olmadığı ve özellikle ülkenin demokrasisinin gelişiminin Kürtlerin demokrasisinin gelişimi ile eş değer olduğu' mesajı verildi' diyen Kaya, Kürtlerin de bu konuda önemli bir sınav verdiğini savundu.
Bölgenin demokrasiye olan inancının ve sorunların demokratik yöntemlerle çözümü konusundaki düşüncelerinin iyi anlaşılması gerektiğini ifade eden Kaya, şöyle dedi:
'Her ne kadar protestodan kaynaklanan katılım konusunda düşük rakamlar ortaya çıksa bile bundan önceki seçimlerdeki genel katılım düşüklüğünü göz önüne aldığımızda ve buna karşılık 'evet' oranlarına baktığımızda bölgenin gerek demokrasiye olan inancı gerek sorunlarının demokratik yöntemlerle çözümü ile ilgili önemli bir sınav verdiğini, hem bölge hem de Türkiye demokrasisine önemli bir katkı yaptığına inanıyorum.
Halk oylamasında aslında her partiye bir mesaj verildi. Bu ülkede yaşayan tüm insanlar için demokrasinin öneminin Kürtler için de kavrandığı mesajı verildi. Muhalefet partilerinin normal seçimlerde aldıkları oyların toplamı kadar bir 'hayır' oyu çıkmadı bölgede. Bütün muhalefet partileri geçmiş dönemlerde bölgede neredeyse yüzde 10'a yakın bir oy almalarına rağmen yüzde 3-4 civarında bir oy oranı aldılar. Yani yalnızca kürsülerden söylemlerle Kürt sorunu ve bölge sorunu çözülemiyor. Bir kere muhalefet partilerinin de bu bu bölgede halk arasında olmaları gerekiyor. Ankara'da sosyolog ve psikologlarla yapılan çalışmalar bölge sorununa katkı koymayacaktır. Bu bölgede kendilerinin de partileri ile birlikte olmaları gerekiyor. AK Parti'de referandumdan en kazançlı çıkan parti olarak referandum sonucundan ders çıkarması gerekiyor.'
'DEĞİŞİME OLAN ÖZLEMİ YANSITIYOR'
Dicle Üniversitesi (D.Ü) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Refik Korkusuz, referandumdan çıkarılacak birinci sonucun, halkın değişime olan özlemini yansıttığını söyledi.
Yapılan bazı anketlerin halkın yargıdan, üst yargıdan memnun olmadığını gösterdiğini ileri süren Korkusuz, hukukçuların birçoğunun çok rahat kabul ettiği anlayışın çok ötesinde farklı yorumların toplumun geneli tarafından çok da kabul görmediğini savundu.
Yüksek yargı mensuplarının referandum süreci boyunca bir muhalefet partisi edasıyla sürece müdahil olduğunu iddia eden Korkusuz, şöyle dedi:
'Bu durum muhalefete yardımcı olmamıştır, aksine muhalefetin aleyhine işledi. Keşke müdahil olmasalardı. Çünkü halkın çoğunluğu haksız da olsa yargı hakkında olumsuz bir kanaati var. Referandum sonuçlarına baktığımızda 'evet' oranı AK Parti'nin bugüne kadar yaptırdığı anketlerin de çok üzerinde çıktı. Ağustos ayında gerçekleştirilen anketlerde 'evet' oranı yüzde 43 olarak ifade ediliyordu. Ne oldu da bir anda 8 milyon kişi 'evet' dedi. Bu süreçte muhalefet somut bir yaklaşımda bulunmadı. Suçlama noktasında bir yaklaşım gösterdi. CHP referandumda belki de ilk kez bu kadar canla ve başla çalıştı. Ancak CHP'nin tutumu da bir alternatif sunma şeklinde olmadı. Daha çok suçlama şeklinde sürdü. Mevcudu koruma adına politika yürütüldü. Halk bir değişim istiyor. Bu değişim talebi muhalefet tarafından da görülmeliydi.'
Korkusuz, bölgede BDP'nin etkisinin çok fazla olmadığının da görüldüğüne dikkati çekerek, 'Çünkü söylenenlerin aksine geçen seçimde kullanılan oy yüzde 52 oranındayken bu kez yüzde 37. Yüzde 17'lik bir sonucu göz önüne aldığımızda BDP'nin de bu süreci iyi yönetemediğini düşünüyorum' dedi.
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara