Blair'in yalan rüzgarı ne kadar sürecek?
Blair, Irak savaşı için özür dilemeyi reddederken yalan söylemeyi de sürdürüyor. Eski Britanya Başbakanı'nın İran ve Kaide'nin Irak'a müdahale edeceğini beklemediğine kimse inanmaz. Blair profesyonel bir aktör
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-09-12 07:14:00
Birçok siyasetçi, görevlerini bırakmalarının ardından para kazanmak, dikkat çekmek, yanlış anlaşmaları ortadan kaldırmak ve tarihi kendi bakış açılarından aktarmak için anılarını yazmıştır. Bu nedenle, eski Britanya Başbakanı Tony Blair’in geçen hafta piyasaya çıkan kitabı şaşırtıcı değildi. Zira 2. Dünya Savaşı’ndan sonra iktidara gelen bütün Britanya başbakanları anılarını yayımladı, olaylara ve tarihe ilişkin bakış açılarını sundular. Fakat Blair’in anıları fırtına kopardı.
Birçok kişi Blair’in anılarını sabırsızlıkla bekliyordu. Tabii bunun sebebi gerçeği öğrenme isteği değildi. Zira bu adam en kurnaz siyasetçilerden biri. Hatta anılarında “Siyasetçiler bazen gerçeği gizlemek, saptırmak ve hatta deforme etmek zorunda kalır” diyor. İnsanlar, onun 1997’den 2007’deki zorunlu istifasına kadar süren başbakanlığında yaşanan birçok fırtınalı olay hakkında ne diyeceğini duymak istiyorlardı. Belki de anılarının en çok satan kitaplar listesine çıkmasının sebebi buydu.
Dışişleri’nin uyardığı biliniyor
İşin aslı şu ki, Blair’in anıları konusundaki gürültü kitap daha piyasaya çıkmadan bile önce, eski başbakanın ofisi bütün gelirin yaralı Britanya askerlerinin tedavisine bağışlanacağını açıklamasının ardından başlamıştı. Kitaptan 7 milyon doların üzerinde gelir elde edilmesi bekleniyor. Birçokları bu adımı, Britanyalıların sevgisini kazanma ve dolaylı olarak Irak ve Afganistan’daki kanlı savaşlar için özür dileme girişimi olarak gördü. Fakat Blair hem anılarında hem de kitabının çıkmasının ardından yaptığı söyleşilerde ölenlerin aileleri için üzüntü duyduğunu dile getirmesine rağmen, savaş kararından dolayı özür dilemeyi reddederek ve kararın doğru olduğunu belirterek birçoklarını hayal kırıklığına uğrattı. Irak’ta kitle imha silahlarının bulunmamasının ardından kamuoyuna sunulan savaş gerekçesinin doğru olmadığının anlaşılmasına rağmen, Blair hâlâ ‘Bir Yolculuk’ adını verdiği anılarında şöyle yazıyor: “Savaşa girme kararından pişman değilim. Şu an bildiklerim doğrultusunda, Saddam Hüseyin’in iktidarda bırakılmasının, onu devirmeye kıyasla güvenliğimiz için daha büyük bir tehlike oluşturacağına inanıyorum.”
Blair’in savaşla ilgili iki itirafı da tartışma yarattı. Öncelikle, Irak’a müdahale etme kararını alırken, bir adamın Yahudileri Holokost’tan kurtarma çabalarının hikâyesini anlatan ‘Schindler’in Listesi’ adlı filmden ilham aldığını söylüyor. İkincisi, Blair işgal güçlerinin Irak’tan çıkış stratejisi olmadığını itiraf ediyor, ancak bu noktada da gerçeği yok örtbas etmeye çalışıyor. Eski başbakan, İran’ın ve ‘Irak’taki Kaide’nin yıkıcı ve sert bir müdahalede bulunacağını tahmin etmediğini belirtiyor. Fakat özellikle de Irak ordusunun dağıtılması kararının ardından birçok yorumcunun ülkede kaos öngördüğü ve işgalin etkileri konusunda uyarıda bulunduğu göz önünde tutulduğunda, bunlar epey tuhaf sözler. Hatta Britanya Dışişleri’nin o dönemde Blair’i kaos ve iç savaş ihtimaline karşı uyardığı, başbakanın savaş ısrarı nedeniyle hükümetindeki muhaliflerin nasihatlerini reddettiği gibi, istilanın sonuçlarına dair uyarıda bulunan birçok Ortadoğulu sesi de dinlemediği ifade ediliyor.
O dönemde gerek Amerikan yönetiminde gerekse de Britanya hükümetinde çalışan birçok kişinin anılarından şu anlaşılıyor: Binlerce insanın ölümüne yol açan ve trilyon dolarlara mal olduğu tahmin edilen Irak savaşıyla ilgili karar, Blair, eski ABD Başkanı George W. Bush’u 2002’de Teksas’taki çiftliğinde ziyaret ettiğinde netleşmiş. Zira bu iki adam çiftlikte yakın danışmanlarının bile katılmadığı kapalı oturumlar gerçekleştirmiş.
Sıra İran’a gelebilirmiş...
Blair bu toplantılardan sonra Teksas’ta yaptığı bir konuşmada, ‘ihtiyaç duyulduğunda rejimler güç yoluyla değiştirilebilir’ sloganını ilk kez benimsedi. Blair bu bakış açısını sürdürüyor, kamuoyunu savaşın gerekçeleri konusunda yanılttığı için özür dilemeyi reddediyor ve hâlâ doğru olduğunu düşündüğü kararında pişman olmadığında ısrar ediyor. Hatta Irak savaşına karşı çıkanlara, Britanya ve Batı’nın kısa süre içinde bu kez İran’la bir başka savaşa girmek zorunda kalabileceğini düşündüğünü anlatıyor.
Irak savaşına dair gerçekleri arayan bir araştırmacı bunları Blair’in anılarında bulamaz. Zira bu adamın en önemli ve tehlikeli kararlarından biri için sunduğu bakış açısı kasıtlı biçimde puslu. Blair sırları ortaya çıkarmıyor; daha ziyade, savaş kararına ilişkin kendi ideolojik bakış açısına, olaylara ve şahıslara yönelik düşüncelerine açıklama getiriyor. Belki de bazılarının profesyonel bir aktör olarak nitelediği Blair’in ‘yaratıcı belirsizlik’ teorisinin savunucusu olduğunu anımsamalıyız.
Osman Mirgani / Londra’da Arapça yayımlanan Şark ül Evsat gazetesi, 8 Eylül 2010
Çeviri: Radikal
SON VİDEO HABER
Haber Ara