Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

12 Eylül için: Hesap lütfen

Üzerinden tam 30 yıl geçti. Ama 50 kişiyi idam eden, 171 kişiyi işkencede öldüren 12 Eylül darbecilerinden henüz hesap sorulamadı

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-09-12 15:55:00

12 Eylül için: Hesap lütfen
Bugün, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 30’uncu yıldönümü. Meclis’in kapatıldığı, siyasi parti liderlerinin tutuklandığı darbe sırasında 650 bin kişi gözaltına alındı,

Bir milyon 683 bin kişi fişlendi, 50 kişi idam edildi, 171 kişinin ise işkenceden öldüğü belgelendi. Toplumda derin bir travma yaratan darbenin izleri aradan 30 yıl geçmesine karşın hala silinmiş değil.

“Silahlı kuvvetler, aziz Türk milletinin haklı olan refah ve mutluluğu, vatan ve milletin bütünlüğü ve gittikçe etkisi azaltılmaya çalışılan Atatürk ilkelerine yeniden güç ve işlerlik kazandırmak, kendi kendini kontrol edemeyen demokrasiyi sağlam temeller üzerine oturtmak, kaybolan devlet otoritesini yeniden tesis etmek için yönetime el koymak zorunda kalmıştır.”

Türkiye, bundan tam 30 yıl önce Kenan Evren’in bu darbe mesajıyla uyandı. Sokak başlarında askerler, ana caddelerde tanklar. 12 Eylül 1980 sabahı ordu ülke yönetime el koydu. Darbenin adına “12 Eylül Askeri Harekâtı” dendi. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 darbelerinin ardından silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü müdahalesiydi. Mevcut anayasa uygulamadan kaldırıldı, TBMM lağvedildi, siyasi parti liderleri tutuklandı, dernekler ve sendikalar kapatıldı, yöneticileri gözaltına alındı. Sakıncalı görülen 30 bin işçi işten çıkarıldı. Demokrasi bir kez daha askıya alındı. Sıkıyönetim sırasında 650 bin kişi gözaltına alındı. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 230 bin kişi yargılandı. 171 kişi işkenceden öldü. 517 kişiye idam cezası verildi. Bunların 50’sinin cezası infaz edildi. Bu sancılı süreç altında bir yandan da yeni anayasanın hazırlıkları sürüyordu. 1982’de referanduma sunulan yeni anayasa kabul edildi ama Türkiye hiç görmediği baskıcı kanunlarla karşı karşıyaydı. Düşünce özgürlüğünün en önemli aracı basın bu baskı ortamından nasibini aldı. 400 gazeteciye toplam 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Gazeteler 300 gün yayın yapmadı. 39 ton gazete ve dergi imha edildi.


12 Eylül’ün dört sembol ismi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçen ay AKP grubunda yaptığı konuşmada, referandumda neden “Evet” denmesi gerektiğini anlatırken 12 Eylül döneminde genç yaşta öldürülen dört ismi andı. Sağcı, solcu ve İslamcı olarak adlandırılan gruplara mensup bu dört isim Necdet Adalı, Mustafa Pehlivanoğlu, Erdal Eren ve Hüseyin Kurumahmutoğlu’ydu. Konuşmasında Necdet Adalı için şair Nevzat Çelik’in yazdığı, Ahmet Kaya’nın şarkı yaptığı ve “Beni burada arama anne” dizesiyle başlayan “Şafak Türküsü”nü okuyan Başbakan Erdoğan, bu dört gencin hikayelerini anlatıp, hapisten ailelerine yazdıkları mektuplardan örnekler okurken gözyaşlarını tutamamıştı.


ERDAL EREN
İdam sehpasına gönderilenlerden biri de Erdal Eren’di. 20’yi aşkın kişiyle birlikte katıldığı bir gösteride çıkan çatışmada bir askeri öldürdüğü iddia ediliyordu. Henüz 17’sindeydi. Ancak nüfus cüzdanında büyük görünüyordu. Mahkeme kemik yaşının ölçülmesi için yapılması gereken teste izin vermedi. 1.5 ay tutuklu yargılanan Eren, tartışmaların ortasında idama mahkum edildi. Erdal Eren, idam edilmeden önce ailesine gönderdiği son mektupta şöyle demişti: “Şu anda ne durumda olacağınızı tahmin ediyorum. Ama açıklıkla söylüyorum ki moralim çok iyi ve ölümden de korkum yok. Bu işin ölümle sonuçlanacağını iyi biliyorum. Ölümden korkmadığımı söylemem, yaşamak istemediğim, yaşamaktan bıktığım şeklinde anlaşılmamalı... Biliyorsunuz ki bu ceza işlediğim iddia edilen suçtan verilmedi. Asıl amaçlanan böyle bir olayla gözdağı vermek ve mücadeleyi engellemek hedefine dayalıdır. Bu nedenle sizinde bildiğiniz gibi, kendi hukuk kurallarını çiğneyerek bu cezayı verdiler.”


MUSTAFA PEHLİVANOĞLU
Ankara Balgat’ta, 10 Ağustos 1978 gecesi teravih vakti, beş kahvehane kimliği belirsiz kişilerce tarandı, beş kişi yaşamını yitirdi. Olaydan sonra polis, 3 kilometre uzakta, ülkücülerin yoğun olarak yaşadığı Karapınar Mahallesi’ne baskın düzenledi ve bir grup genci gözaltına aldı. Bu gençlerden biri de 22 yaşındaki Mustafa Pehlivanoğlu’ydu. Pehlivanoğlu, 12 Eylül 1980 darbesinden önce yapılan yargılama sonunda idam cezasına çarptırıldı. İki yıl kadar hapis yatan Mustafa Pehlivanoğlu ile aynı davadan yargılanan İsa Armağan, yatmakta oldukları Mamak Askerî Cezaevi’nden kaçtılar. Yurtdışına kaçma planları yaparlarken 12 Eylül darbesi gerçekleşti ve sıkıyönetim ilan edildi. Pehlivanoğlu ile İsa Armağan, 18 Ağustos 1980’de Kütahya’da saklandıkları bağ evinde yakalanarak tekrar cezaevine kondular. 7 Ekim 1980 tarihinde idamı onaylanan Pehlivanoğlu, 7 ekimi 8 ekime bağlayan gece idam edildi.


HÜSEYİN KURUMAHMUTOĞLU
14 Temmuz 1987’de, Mamak Cezaevi’nde sabah namazını kılarken bir askerin arkadan kafasına dipçik vurmasıyla öldürülen Bafralı Hüseyin Kurumahmutoğlu oldu. Kurumahmutoğlu, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası’nın Bafra sanıklarındandı.


NECDET ADALI
Necdet Adalı 1977 yılında Ankara’da Yıldırım Beyazıt Lisesi’nde öğrenciyken Ankara İsmetpaşa’da bir kahvehanenin taranması olayıyla ilgili olarak tutuklandı ve yargılandı. Kendisini yargılayan mahkeme başkanı Albay Hamdi Sevinç’in Adalı’nın suçsuz olduğunu ileri sürmesine karşın, mahkeme heyeti tarafından suçlu bulundu. Karara şerh koyan Sevinç bu tutumu nedeniyle ceza aldı ve daha sonra ordudan istifa etti. Adalı 8 Ekim 1980 tarihinde Ulucanlar Cezaevi’nde asılarak idam edildi.

taraf

Haber Ara