Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Referanduma İslami Hareketin Tavrı

Bu süreci en doğru yorumlayabilme yolunun, İslami toplumun geçmiş aşamalarını doğru okumaktan geçtiği aşıkardır.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-09-11 12:24:00

Referanduma İslami Hareketin Tavrı
Süleyman Kurt*

Referandum sürecinde İslami kimlikleriyle seçim ve oy verme süreci ile demokrasi ve siyaset sahnelerinden beri duran müslümanların süreci okumaları hakında tam bir handikap yaşanmaktadır. Referandum sürecinde kararlarını EVET olarak ilan eden islami sivil toplumun kamuoyu nezdinde olumlu tepkiler almaları, süreçte durdukları yeri haklı gösterse de, hemen hepsinin üst ya da alt tabakalarında kemalist demokrasiye eklemlenme gibi bir tehlike vijdanlarını rahatsız etmektedir.

Bu süreçte yine bazı sivil insiyatiflerin cılız sesleri referandumda BOYKOT kararı açıklasa ve bunu tevhidi ve İslami bir sorumluluk olarak izafe etseler de bu, İslami kamuoyundan da tepki almaktadır. Bu belki süreci ya da kararı yanlış isimlendirmeleri, belki İslami kamuoyunun EVET sonucundan beklentileri, belki de BOYKOT kararının ateist, sol ve anarşist kesimlerin kararı ile eşgüdümlü olmasındandır.

Burada İslami toplum temel bir sorunun cevabını tam manasıyla verebilmiş değildir. Belki de bunun en temel sebebi de yine bu sorunun yanlış cevaplanmasıdır.

EVET: Gerçekten Kemalist Ergenekon kuşatmasının, başörtüsünün önündeki “engellerin” devletin Ergenekon ve HSYK hegomanyasından kurtuluşun, darbeceilerin ve darbe anayasasının kaldırılması ve bunun gibi sorunların ortadan kalkması anlamına gelmekte midir?

HAYIR: CHP, MHP ve egemen oligarşinin egemenliğini ve saltanatını devam ettirmeleri, İslami talepelerin engellenmesi, İslami ve vicdani ihtiyaçların yok sayılması ve darbecilerin kazanması mıdır?

BOYKOT: Boykot ise gerçekten İslami ve tevhidi bir tavır olarak müslüman toplumların alması ve takınması gereken bir tavır olarak ele alınmalı mıdır? Demokrasiye ve demokratik sürece eklemlenme, Kemalist fikirleri ve düşünceleri İslami kamuoyunun kabulünün önünde bir tavır, tevhidi düşüncenin ibadi ve İslami bir sorumluluğu mudur?

İşte bu ve benzeri sorular ışığında EVET, HAYIR ve BOYKOT gerekçe ve iddiaları açısından bakıldığında taraflar, elbette ki EVET ve BOYKOT tarafları birbirlerine karşı ciddi ve iddialı sözler sarf etmekteler.

BOYKOT tavrı alan Müslüman kesim, EVET oycularını tevhidi ve İslami tavrını terketmiş, demokratikleşmeye eklemlenmiş, İslami duyarlılıklarından uzaklaşmış ve dahi “sistemin bir parçası” olmuş olarak görmekteler. Bu kendi içinde bakıldığında tutarlı bir tavır gibi gözüse de acaba kısa vadeli çözümler açısından toplumun temel dinamikleri ve islami toplumun daha mereffeh bir çalışma alanı bulmaları çabasına bir köstek olarak da yorumlanabilir.

EVET oyu verecek olanlar ise, BOYKOT tavrı içindeki Müslüman kesimi Ergenekon'un, HSYK hegomanyasının ve darbecilerin ekmeğine yağ sürdüğünü olarak düşünmekte, BOYKOT tavrının farklılık içinde olma hevesi, bilinçsizlik ve anayasa değişikliklerini anlayamamak gibi iddialar ile itham etmekteler. BOYKOT kararı ilan eden BDP ve PKK ile benzeri marksist ve komünist kesimin İslami harekete olan karşı tavrı ile BOYKOT kararı açıklayan İslami toplumun bir kesiminin aynı safta yer almaları da EVET diyecek olan kesimin BOYKOT tavrını anlayamamaları veya yanlış anlamalarına sebep olmakta. Bu anlamda bakıldığında BOYKOT gerçekten de egemenlerin ekmeğine yağ mı sürmekte yoksa gerçekten islami ve tevhidi bir duruş mu, bunu elbetteki referandum sonra süreçte AKP iktidarının Ergenekon ya da egemen Kemalist kesimle olan imtihanı gösterecek.

Sonuç olarak bakıldığında, şayet referandumda EVET sonucu çıkar ve EVET tarafının iddia ettiği gibi darbecilerle ve egemenlerle hesaplaşılabilirse ne ala. Ama eğer EVET sonucuna rağmen, başörtüsü, darbe geleneği, HSYK, TSK gibi demokrasinin ve özgürlüklerin önündeki engellere hiç dokunulmazsa, halkın her kesiminin Saadet, BBP, AKP ve İslami STK’lar ve daha önce hiçbir siyasi oluşuma destek vermediği ve vermeyeceği halde referandumda EVET diyecek olanların emekeleri hükümet tarafından zayi edilirse, BOYKOT kararının gerekçelerini haklı çıkaracağı gibi AKP ve hükümet özelinde İslami topluma olan güvenin sarsılmasına da sebebiyet verebilecektir.

Bu süreci en doğru yorumlayabilme yolunun, sanırım İslami toplumun geçmiş aşamalarını doğru okumaktan geçtiği aşıkardır. Süreçte tarafların birbirlerine söyledikleri ya da iddiaları tutarlı ve kararında olmalıdır ki süreç bugün yarın sona erecek ve aynı kesimin insanları yine yüzyüze bakacaklardır.

En nihayetinde demokrasi denilen şey, kimin yöneteceğine halkın, nasıl ve neyle yöneteceğine ise egemenlerin karar verdiği bir siyasi kavram olarak tebarüz etmiştir. Bu sebepten ne bu referanduma ne de genel olarak “halkın kendi kendisini yönetmesi” aldatmacasına çok fazla anlam yüklememek, bu referandumu kısa vadeli rahatlamalar olarak görmek en doğrusu olacaktır.

İşte bu yüzden EVET ve BOYKOT kararları her ikisi de kendi gerekçeleri açısından tutarlı ve doğrudur. Kişi kendi algılama ve dünya görüşüne uygun olanını seçip, tavrını buna göre belirlemelidir. Kimin haklı oldğuna ise tarih zeten karar verecektir.

*Sivil Toplum Kuruluşu Mensubu Araştırmacı

İletişim : [email protected]

Haber Ara