Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

İşgalin aynası: Yahudi yerleşim birimleri

Bahadır Dinçer, Batı Şeria'nın yüzde 42'sinin Yahudi yerleşimcilerin işgali altında olduğunu belirterek, böyle bir sorun varken barış görüşmelerinin gerçekçi olmadığını söyledi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-09-11 10:21:00

İşgalin aynası: Yahudi yerleşim birimleri
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Orta Doğu ve Afrika Araştırmaları Merkezinden araştırmacı Osman Bahadır Dinçer, Batı Şeria'nın yüzde 42'sinin Yahudi yerleşimcilerin işgali altında olduğunu belirterek, böyle bir sorun varken barış görüşmelerinin gerçekçi olmadığını söyledi.

AA muhabirine "İşgalin Bir Diğer Adı: Yahudi Yerleşimleri" adlı araştırmasında verdiği bilgileri anlatan Dinçer, Filistin İsrail barış görüşmelerine de değindi.

Filistin-İsrail doğrudan görüşmelerinin ilk olmadığını, son da olmayacağını ifade eden Dinçer, barışın önünde çok ciddi engeller varken, görüşmelerin şu an sıkıntılı günler geçiren ABD Başkanı Barack Obama yönetiminin kendini kurtarması için yapıldığını söyledi.

Dinçer, Obama'nın Ortadoğu politikalarından dolayı popüleritesinin ciddi oranda düştüğünü, Ortadoğu ülkelerinden ona olumlu yaklaşım yüzde 52'yken bu yıl bu oranın yüzde 16'ya gerilediğini, bunun en büyük nedeninin ise Nobel ödülünü alan Obama'nın İsrail-Filistin konusunda adım atmaması olduğunu kaydetti.

Filistin lideri Mahmud Abbas'ın meşruiyetinin kalmadığını, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ise beş partiden oluşan koalisyon hükümetindeki durumunun sıkıntıda olduğunu ifade eden Dinçer, barış görüşmelerini yapan her iki tarafın da elinin güçlü olmadığına dikkati çekti.

Filistin'de Hamas gibi bir gerçekliğin söz konusu olduğunu söyleyen Dinçer, sadece Mahmud Abbas muhatap alındığında bir şey elde edilse bile bunun karşı tarafta karşılık bulamayacağını ifade etti.

Dinçer, barış görüşmeleri başlar başlamaz saldırıların artmasını, Hamas'ın barışı engellemekten ziyade "Ben de buradayım" mesajı vermesi olarak değerlendirdi.

Filistinlilerin bir arada olamamasının barış görüşmelerinin önündeki en önemli engel olduğuna dikkati çeken Osman Bahadır Dinçer şunları söyledi:

"Mahmud Abbas biraz Hamas'a yaklaşsa, ben şundan çok eminim ki Hamas çok daha fazla gelecek. Çünkü şu anda Hamas'ın karşı çıktığı şey barış değil. Evet, kuruluş bildirisiyle İsrail'e karşı çıkıyor, ama gelinen noktada, reel politiğe baktığınızda İsrail'in varlığına karşı değil. Karşı olduğu şey kendisinin bu denkleme alınmaması. Bu anlamda Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) şemsiyesi altına girmeyi de kabul ediyor, ama bir şartla: Bunun yıllardır yolsuzluk ve adam kayırmayla adı anılır hale gelmiş FKÖ'nün kendini reformdan geçirmesiyle mümkün olabileceğine inanıyor."

İsrail dahil, Ortadoğu geneline bakıldığında lider eksikliği görüldüğünü belirten Dinçer, "Toplumu layıkıyla temsil edebilecek liderlerden yoksun bir Ortadoğu ve Filistin'den bahsediyoruz ki, bu da barışın yakın dönemde hiçbir şekilde olamayacağını gösteriyor" dedi.

-"BATI ŞERİA'NIN YÜZDE 42'Sİ YAHUDİ İŞGALİ ALTINDA"-

Barışın mümkün olabilmesi için somut olarak Yahudi yerleşimleri, Kudüs'ün statüsü, mülteciler ve 1967 öncesi sınırlarına geri dönme gibi meselelerin çözüme kavuşturulması gerektiğine işaret eden Dinçer, "Barış için en acil ve en fazla problem olabileceğini düşündüğüm şey Yahudi yerleşimleri" dedi ve şunları kaydetti:

"Bugün 300 bin Yahudi Batı Şeria'da, 200 bin Doğu Kudüs'te, yani normalde Filistinlilerin hakim olması gereken topraklarda yaşıyor. Batı Şeria'nın yüzde 42'si şu anda fiili olarak Yahudilerin kontrolü altında. Buna İsrail'in istediği zaman güvenlik çemberine aldığı yerleri dahil etmiyoruz. Fiili yerleşimlerinden dolayı oturdukları alanlar, etrafındaki güvenlik alanları, belediye mücavir alanlarıyla birlikte yüzde 42'si. Siz barış imzaladınız diyelim. Bir Filistin devleti kurulacak nerede kurulacak peki? Yüzde 42'sini işgal ettiğiniz bir yerde nasıl böyle bir devlet kurabilirsiniz? 500 bin kişiyi bir anda çekmek mümkün değil, uzun vadede de mümkün değil. Tabanda böyle bir şey varken barış görüşmeleri umutları artırabilir, ama gerçekçi olmak gerekirse bunun bir yere varabileceğini söylemek mümkün değil."

-"SU KAYNAKLARI VE VERİMLİ ARAZİLER GASP EDİLMİŞ DURUMDA"-

Kudüs meselesi ve mültecilerin geri dönmesi meselesinin de Yahudi yerleşimlerinin çözümüne bağlı sorunlar olduğunu kaydeden Dinçer, Yahudi yerleşim yerlerinin aslında mülteci konumuna düşmüş Filistinlilerin yerleri olduğunu söyledi.

Yeşil hat içinde, Batı Şeria'da şu anda Yahudi yerleşimleri bulunduğunu ve bu yerleşimleri de içine alacak şekilde bir duvar inşasının söz konusu olduğunu belirten Dinçer şöyle konuştu:

"Siz Yahudi yerleşimlerini oluşturup bu duvar inşası yapıyor, sanki tapunuz varmış gibi mührünüzü oraya vuruyorsunuz, 1967 sınırlarına nasıl döneceksiniz? Bütün bu yerleşimleri kaldırmanız lazım. O inşaat boyunca oradaki bütün verimli arazileri, bütün su kaynaklarını gasp etmiş durumdasınız. Böyle bir durumda zaten buraları rahat rahat bırakamazsınız. Hangi barıştan bahsediyoruz?"

Barış görüşmelerinin ABD'nin yanı sıra İsrail'in de kendini kurtarma operasyonu olduğunu ifade eden Dinçer, İsrail-Filistin görüşmelerinde barış konusunda istekliliğini göstermeye çalışan İsrail'in de Mavi Marmara saldırısından sonra uluslararası kamuoyunun baskısı altına girdiğini, BM'nin soruşturma komisyonuna da bu baskıyı biraz olsun azaltabilmek için katıldığını söyledi.

-İSRAİL DİASPORASINDAN YERLEŞİM YARDIMLARI-

Yahudi yerleşimlerinde tek vazifesi Tevratlarını okumak ve çocuk yapmak olan yerleşimcilere paranın İsrail ve ABD'den geldiğini anlatan Dinçer, yardımların "İsrail'de yaşayan kardeşlerimiz burada Arap terörünün gölgesi altında yaşıyor, onlara ardım etmemiz lazım" diyerek toplandığını, ancak son zamanlarda ABD'de "Paranızın nereye gittiğini biliyor musunuz" şeklinde karşıt kampanyalar başlatıldığını söyledi.

Oturmuş yerleşimlerin yanında 5-10 prefabrik binanın bulunduğu "outpost" denilen, İsrail'e göre de illegal olan yerleşimler olduğunu belirten Dinçer, buralarda bulunan daha çok ideolojik amaçlı Yahudilerin buralarda yaşayan Filistinlileri radikalize ettiğini ifade etti.

Dinçer, hem burada yaşayan Yahudilerin kendilerini savunmak amacıyla hem de gerektiğinde saldırabilmek amacıyla silahlı olduklarını, bunun en bariz örneğinin ise El-Halil yerleşimleri olduğunu belirtti.

Dinçer, mülteci kamplarına bu yerleşimlerden silah atışları yapıldığına tanık olduğunu kaydederek, "Özellikle outpostlardaki Yahudilerin Batı Şeria'yı terörize ettiğini söyleyebiliriz, çünkü bu insanlar eli silahlı insanlar" dedi.

-ÇÖZÜM NEREDE-

İsrail'in Gazze'den çekilirken Yahudi yerleşimlerini de çektiğini söyleyen Dinçer, çözüm olacaksa bunun yine çekilmeyle mümkün olacağını ifade etti.

100'ün üzerinde Yahudi yerleşiminde yaşayan yerleşimcilerin 1967 sınırları öncesine çekilmesiyle hakkaniyetli bir çözümün mümkün olabileceğini belirten Dinçer, "Gelinen noktada bu olabilir mi? Çok zor... Ama bu işin tek çözümü, buradaki Yahudi yerleşimlerinin kaldırılmasıdır" dedi.

Uluslararası toplumda son dönemde Gazze üzerinden Filistin meselesine bakıldığını, Gazze'nin Hamas'la, Hamas'ın da terörle bir tutulduğunu belirten Dinçer şöyle konuştu:

"Uluslararası kamuoyunun da üzerinde hemfikir olacağı, uluslararası insan hakları ihlallerinin daha fazla seslendirilmesi gerekiyor. Yahudi yerleşiminin illegal olduğunu bütün uluslararası örgütler kabul ediyor. Siz eğer Yahudi yerleşimleri üzerine daha fazla yazıp çizerseniz, İsrail üzerinde uluslararası baskının artması neden olursunuz. Daha da yalnızlaşan İsrail'in daha radikal adımlar atması mümkün hale gelebilir. Bu sorunun çözülmesi için uluslararası kamuoyunun İsrail'in yaptığı yasadışı faaliyetleri çok daha net duyurması gerekiyor"

Kudüs'te Selahaddin Eyyübi'den bu yana dini şahsiyetlerin bulunduğu Mamilla adlı Müslüman mezarlığının üzerine İsrail tarafından Tolerans müzesi kurulması çalışmaları yapıldığını kaydeden Dinçer, uluslararası kamuoyunun da bu tarihi mirası korumak için müdahalede bulunması gerektiğini belirterek, medyada da bu müdahalenin yeterince yer almadığını söyledi.

Kaynak: AA

Haber Ara