Dolar

34,8744

Euro

36,7325

Altın

3.040,44

Bist

10.122,52

İranlı Yahudiler ve Gazzeli Filistinliler

İran Yahudileri herhangi bir kötü muamele ve baskıya tabi tutulmadıkları gibi, İran anayasının koruması altında bulunuyorlar.

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-09-10 19:14:00

İranlı Yahudiler ve Gazzeli Filistinliler
Mike Whitney*/TIMETURK


İran’lı Yahudiler, Gazze’li Filistinlilerden çok daha iyi durumdalar

İran’da 25.000 Yahudi var ve bu oran, Ortadoğu’da ki (İsrail’in dışında) en büyük Yahudi nüfusunu teşgil ediyor. İran Yahudileri herhangi bir kötü muamele ve baskıya tabi tutulmadıkları gibi, İran anayasının koruması altında bulunuyorlar. Kendi dinlerini yaşama konusunda hürler ve seçimlerde özgürce oy kullanabiliyorlar. Onlar kontrol noktalarında durdurularak aranmaya tabi tutulmuyor, bir işgal ordusu tarafından gaddarca muamelelere maruz kalmıyor ve temel ihtiyaçlardan bile mahrum bırakıldıkları Gazze gibi aşırı derecede bir nüfusa sahip yerde hapsedilerek cezalandırılmıyor. İranlı Yahudiler onurlu bir şekilde yaşıyorlar ve vatandaş olmanın tüm haklarından yararlanıyorlar.

İran Devlet Başkanı Mahmut Ahmedinejat, Batı medyası tarafından şeytanlaştırılıyor. Ona anti-Semitist ve “yeni Hitler” diyorlar. Ama eğer tüm bu iddialar doğru ise peki neden İran Yahudilerinin büyük çoğunluğu son seçimlerde Ahmedinejat için oy kullandı? Ahmedinejat hakkında bildiklerimizin çoğunun dedikodu ve propaganda temelli olması mümkün mü?

Bu parça BBC’deki bir makalede geçiyor:

“Kabine (Ahmedinejat’ın), Tahran’daki Yahudi hastanesi için yakın zamanda bir para yardımında bulundu. Dünya çapında bulunan dört Yahudi vakıf hastanesinden birisi olan bu hastane Yahudi diasporasından gelen para ile kuruldu - İran’da yerel yardım organizasyonları bile ajan suçlamasından korkarak ülke dışından para yardımı alma noktasında sıkıntılar yaşarken böyle bir durumun olması dikkate değer.”

Hitler ne zaman Yahudi hastaneleri için para yardımında bulundu? Bu mukayese, beyni yıkanmış Amerikalılara yönelik çaresiz bir girişim. Ahmedinejat’ın gerçekte kim olduğuyle ilgili olarak bize hiçbir şey söylemiyor.

Ahmedinejat hakkındaki yalanlar, Saddam Hüseyin yada Hugo Chavez hakkındaki yalanlardan farklı değil. ABD ve İsrail başka bir savaş için meşruiyet gerekçesi yaratmaya çalışıyor. İşte bu yüzden medya Ahmedinejat’ın hiçbir zaman söylemediği şeylerle onu tanıtmaktadır. O hiçbir zaman “İsrail’i haritadan silmek istediğini” söylemedi. Bu başka bir kurgu daha. Yazar Jonathan Cook, İran Devlet Başkanı’nın ne dediğini şöyle açıklıyor:

“Ahmedinejat’ın iki yıl önce bir konuşmasının yanlış tercüme edilmesinden beri bu uydurma hikaye bitmek bilmeyen bir şekilde tekrarlandı. Farsça uzmanları, İran Devlet Başkanı’nın İsrail’i yıkımla tehtit etmekten çok uzakta olduğunu, orada Ayetullah Humeyni’nin eski bir konuşmasından alıntı yaptığını ve bu alıntıda da Filistin’i destekleyenlere, “Kudüs’teki siyonist rejimin, “tarihin sayfalarından silinip gideceği” teminatı verildiğini bildirdiler.

O Yahudi’leri ya da İsrail’i imha etmekle tehdit etmiyordu. O, İsrail’in Filistin işgalini, bir zamanlar İran’ı yönetmiş olan Şah rejimi, faşist(apartheid) Güney Afrika ve Sovyet imparatorluğu gibi zamanı geçmiş, eski gayri meşru sistemlerle mukayese ediyordu. Bununla beraber, yanlış yapılan tercüme yaşatıldı ve başarılı oldu çünkü İsrail ve onun destekçileri bunu kendi propaganda amaçları için sömürdüler. (“Tahran’da İsrail Yahudileri’nin problemi” Jonathan Cook, Elektronik İntifada- The electronic İntifada)

Ahmedinejat İsrail ve ABD’ye bir tehtid falan göndermiyor, Ortadoğu’daki herkez gibi o da İsrail ve ABD saldırılarından, tecavüzlerinden kurtulmak istiyor.

Wikipedia’dan alıntı:

“Amerikan Dışişleri bakanlığı, İran’da Yahudi’lere karşı ayrımcılık yapıldığı iddiasında bulunuyor. Onların çalışmalarına göre, Yahudi’ler hükümette yüksek mevkilere gelemezler ve yargı ile güvenlik servislerinde hizmet vermeleri yasaktır. Ve aynı zaman da, kamuya ait okullarda direktörlük de yapamazlar. Bu çalışma, Yahudi’lerin pasaport tedarik edebildiklerini ve ülke dışına çıkabildiklerini, ancak normal olarak diğer vatandaşların elde ettikleri randımana benzer bir duruma sahip oılmalarının reddedildiğini söylüyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından öne sürülen bu iddialar, İran Yahudi’leri tarafından kınandı. Tahran’da Yahudi Cemiyet’i bir bildiri yayınlayarak, “Bizler İran Yahudileri olarak, Amerikan Dışişleri Bakanlığı tarafından İran’daki dini azınlıklar hakkında yayınlanan bu raporu kınıyoruz. Bizler dini vecibelerimizi yerine getirmede tamamen hür olduğumuzu ve dini ritüellerimizi yerine getiriken herhangi bir kısıtlama hissetmediğimizi anons ettik.”

Şimdi kime inanmalıyız: İran’da yaşayan yahudilere mi, yoksa Amerikan dışişleri bakanlığındaki başblelarına mı?

Tahran’da Yahudiler için helal et satan altı kasap, 11 sinegog ve birkaç tanede Yahudi okulu var. Ahmedinejat’ın hiçbir adamı yada başka herhangi bir hükümet görevlisi bu tesisleri kapatmak için bir girişimde bulunmadı. Hiçbir zaman. İranlı Yahudiler seyahat etmekte ve çok istiyorlarsa göç etmekte özgürler. Bir işgal ordusu tarafından kıstırılmış değiller. Yiyecek yada ilaçtan mahrum bırakılmış değiller. Onların çocukları, münferit şiddettin ortaya çıkardığı travmalardan kaynaklanan zihinsel hastalıklarla yetişmiyor. Onların aileleri kumsalda yürürken, ateş açan silahlı botlardan etkilenmiyor. Onların destekçileri buldozerlerle ezilmiyor yada plastik mermilerle başlarından vurulmuyorlar. Sivil özgürlükler için barışçıl eylemler yaparken gaz’dan etkilenmiyor yada dayak yemiyorlar. Ve liderleri avlanarak, planlanmış bir şekilde kasten öldürülmüyor.

Roger Cohen, New York Times için bu konu hakkında çok dikkatli bir deneme yazdı. Cohen şöyle diyor:

“Belki ben kelimelerden çok, vakıalarla ilişkili olarak biraz önyargılıyım, ama ben diyorumki; Yahudilere yönelik olan bu İran nezaketi bize İran hakkında daha fazla birşeyler söylüyor. Zerafet ve kültür – bütün bunlar güzel konuşmayı kuvvetlendiriyor. Bu belki benim bir Yahudi olmam ve İran’da bana karşı nezaketle muamele edilmesindendir. Yada belki ben, posterlerde ve İran televizyonlarında, hiçbir zaman Yahudilere karşı bir aşağılama yada şiddete dönüştürülmediği ilan edilen Gazze’ye yönelik öfkeden etkilendim. Yada belki bu ben olduğum için.


YAZININ ORJİNAL METNİ İÇİN TIKLAYIN

Mike Whitney*: Amerikalı bir yazardır ve yazıları çeşitli web sitelerinde düzenli olarak yayınlanmaktadır.

Bu yazı Turgut Alp Boyraz tarafından Timeturk.com için tercüme edilmiştir.

Haber Ara