Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Türkiye yepyeni bir döneme girebilir

12 Eylül'de oylanacak reformlar Türkiye için çok önemli, fakat demokrasi açısından yeterli değil. 'Evet' oyu çıkarsa, AKP'nin eli rahatlayacak ve Anayasa Mahkemesi'nin baskısı altında kalmadan yeni reformlar da yapabilecek.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-09-07 03:44:00

Türkiye yepyeni bir döneme girebilir
Muhammed Nureddin

12 Eylül’de Türkler, bir dizi büyük sorunu ele alan ve bir tür ‘mini anayasa’ya benzeyen reform paketine ‘evet’ veya ‘hayır’ oyu vermek için sandık başına gidecek. Paket kabul edilirse, hem siyasi ve toplumsal hayatta hem de rejimin organlarının tümünde, tam olmasa da köklü bir değişim meydana gelecek.

Türkiye’de birçok kez referandum düzenlenmiş olsa da, Türkler Meclis’te çözülebilecek konularda kendilerine başvurulmasına alışkın değil. Fakat sadece AKP düşmanlığının bir araya getirdiği laik, solcu, milliyetçi ve Kürt muhalefetiyle AKP iktidarı arasındaki bölünmüşlük, hükümetin Meclis’e sunduğu her sorunu ihtilafa dönüştürüyor. Böylelikle, demok-ratik ve özgür bir devlette herkesten kabul gören konular bile, Türkiye’de hükümeti devirme girişiminin malzemesi haline geliyor. Türkiye’de siyasi partiler, gelişme arzusundaki devletin ve toplumun genel çıkarlarıyla özel siyasi talepleri birbirinden ayıramıyor. Bu bağlamda, kendisini sosyal demokrat olarak niteleyen CHP özgürlüklere ve demokrasiye düşman, sağcı bir partiye dönüştü. CHP, ‘Avrupalılık’ iddiasında bulunsa da, AKP’nin geçmişte AB üyeliği doğrultusunda yerine getirdiği reformlara karşı çıktı ve 12 Eylül’de de karşı çıkacak. Partinin bu reformlara muhalefeti sadece AKP’yle ilgili değil. Esas tehlike, CHP’nin demokratikleşme ve özgürlüklerin güçlendirilmesi yönündeki girişimlere inanmaması. Bu, İslamcılara, Kürtlere, hatta dini azınlıklara yönelik baskıyı örtbas etmek için Avrupalılaşma söylemini yükselten önceki laik hükümetlerin de sorunuydu.
12 Eylül’de oylanacak reformlar Anayasa Mahkemesi’nin ve Hâkimler Savcılar Kurulu’nun (HSYK) yapısı değişecek, Yüksek Askeri Şûra’nın yani İslamcı oldukları gerekçesiyle askerleri ordudan kovmasını engelleyecek.

Reformlar, askeri mahkemelerin önyargılı olma ihtimalini dikkate alarak, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmalarına imkân tanıyor; Kenan Evren dışında hepsinin ölmüş olmasına rağmen, 12 Eylül darbesiyle bağlantısı olan herkesin yargılanmasına olanak sağlıyor. Fakat asıl amaç, yeni darbelerin engellenmesi ve herhangi bir darbe girişimini yargılayacak bir yargının kurulması.
Referandumdan ‘evet’ çıkarsa, Türkiye yeni bir döneme girecek. Böyle bir durumda, Meclis anayasayı ve yasaları değiştirebilir. Anayasa Mahkemesi de bu değişiklikleri iptal edemez. AKP’nin HSYK veya askeri yargının yapısından uzakta, kendi yolunu çizme imkânı var. Fakat reformlar başarılı olursa yolun sonuna gelinmiş olmayacak. Aksine bütün düzeylerde hâlâ var olan çatlakları kapayacak türden yeni bir anayasanın hazırlanmasından önceki en önemli, hatta belki de son adım atılmış olacak. 12 Eylül reformları çok önemli, fakat Türkiye’nin demokrasi, özgürlükler ve insan haklarına saygı açısından model bir ülke olması için yeterli değil. Türkiye’de rejimin yanı sıra toplumun istikrarı da birçok sorunun baskısı altında. En başta da Kürtlerin anayasal, kültürel ve hatta siyasi taleplerinin yanı sıra, laik olduğunu söyleyen bir ülkede her alanda çoğunlukla eşit olma hakkı bulunan dinsel ve mezhepsel azınlıklar sorunu geliyor.

Hiç kuşkusuz, AKP makul bir çoğunluk elde ederse, yani yüzde 55’i aşarsa rahatlayacaktır. Fakat bu oranın altında kalırsa Erdoğan pek rahatlamayacaktır ve seçmenlerin hükümetine duyduğu güveni artırmak için bazı girişimlerde bulunabilir. Reformlar kabul görmezse, Erdoğan erken seçim baskılarına maruz kalacak. Zira nihayetinde reformlar değil, Erdoğan’ın iktidarda kalıp kalmaması meselesi oylanacak...

(Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Haliç, 4 Eylül 2010)

Radikal

Haber Ara