Dolar

34,8728

Euro

36,7570

Altın

3.042,79

Bist

10.142,10

Emine Erdoğan'ın öğrettikleri

Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ile birlikte Pakistan'a giden HaberTürk Yazarı Amberin Zaman, orada gördüklerini ve Emine Erdoğan'ın gözyaşlarına Türkiye'deki sıcak yataklarından dil uzatanlara cevap verdi. İŞTE O YAZI

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-09-06 04:59:00

Emine Erdoğan'ın öğrettikleri
AMBERİN ZAMAN - HABERTÜRK

BAŞBAKAN’ın eşi Emine Erdoğan, Pakistan ziyaretinin son gününde ülkenin güneyindeki Sind Eyaleti’nin Haypur şehrine yakın bir çadır kentte Türk Sağlık Bakanlığı’nın kurduğu bir sahra hastanesinin açılışını yapıyor. Kamp cehennem gibi. Emine Hanım, 60 derece olarak hissedilen sıcakta tedavi için gelen yüzlerce selzedeyle teker teker ilgileniyor. Gözlerinden cerahat akan sıska bebekler, yüzleri patlak çıbanlı kızlar, üzerlerine çürük kokusu sinmiş erkekler.... Aralarında hiç ayrım yapmadan Emine Hanım onlara sarılıyor. Yanaklarını, başlarını okşuyor. Onlara dokunuyor. Öyle yarım yamalak değil. Ürkmeden, mertçe. Sanki yüreğinden parmaklarına bir kablo çekilmiş, o insanlara sevgi, umut ve cesaret aşılıyor. Seyahate katılan şair Bejan Matur, Emine Hanım’ın ellerini izlerken, “Tam anne eli” diyor. Bu konu üzerine bir şiir yazarsa hiç şaşırmam.

Tam gidecek gibi oluyoruz, Emine Hanım, “Hayır” diyerek bir başka çadır grubuna doğru yöneliyor. “Herkesi görmeliyim” diyor. Bu açıklaması karşısında kendisine refakat eden Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Zerdari’nin kız kardeşi Feryal Talpoor’un bol pudralı suratı ekşiyiveriyor. Feryal Hanım’ı güneşten korumak için üzerine şemsiye tutan elemanın ise gözleri gülüyor.

“Törkiş madam bahad accha (çok iyi)” diyor.
Ne var ki ülkemizde bazı fesat dolu tipler koro halinde, “Emine Hanım şov yapıyor. Gözyaşları sahte. Bunlar referandumda ‘evet’ çıkması için sahnelenen bir oyun” demeye başladılar. Yalan! Bu geziye katılan herkes şahit. Türkiye dönüşü beş saat süren yolculuğumuz boyunca Emine Hanım’ın gözleri sürekli doluydu. Ne kamera vardı karşısında ne bir şey.

O insanları perperişan arkasında bırakmayı vicdanına sığdıramıyordu. Pakistan’a nasıl daha fazla yardım edilir, kendisi oraya tekrar ne zaman dönebilir, bunun hesabını yapıyordu.

Katı bir Kemalist olan annemin dediği gibi, Pakistan’da yaşanan insanlık dramı karşısında etkilenmemek için ancak canavar olmak lazım. Emine Hanım’ın samimiyetini sorgulayanlar, acaba doktorların telkinlerine rağmen hastalık bulaşır mı bulaşmaz mı demeden o zavallı insanlara el sürerler miydi çok merak ediyorum.

Emine Hanım’ın başörtüsüyle alay edenlere, “Ay Türkiye’nin imajını yerle bir ediyor” diyenlere buradan sesleniyorum: Emine Hanım kadar bizi iyi temsil eden bir Başbakan hanımı az bulunur. O iyi ve sahici. Halkın bağrından çıktığı için, Kasımpaşa’da Roman, Kürt ve Alevi komşularıyla iç içe yaşadığı için mazlumların halinden anlıyor. Onlarla empati kurabiliyor. Başbakan’ın hanımı olunca da halktan kopmadı.
Aslında AK Parti’nin tüm sihiri de burada gizli.

Kokan nefesler, terli bedenler, insanlara her halleriyle dokunup “Biz de sizdeniz” mesajını veriyor. Tam da bu yüzden “Memur Kemal” lafı çok yakışıksız oldu. Zaten Kılıçdaroğlu’nun gücü, tıpkı Erdoğanlar gibi halktan biri olmasında yatıyor. Keşke o da referandumdan sonra zaman ayırıp Pakistan’a bir gitse. Ayrı bir bağış kampanyası başlatsa. Partisinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e, zamanında bileziklerini satıp İstiklal Savaşı için para yollayan Pakistanlılara minnetimizi göstermek, en çok da CHP Genel Başkanı’na yakışmaz mı?

Haber Ara