Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Türk ikilemi

Sağ eğilimli Die Presse gazetesinin 1 Eylül 2010 tarihli sayısında, Christian Ultsch imzasıyla yayımlanan Alpbach çıkışlı haber-yorumun çevirisi şunlara yer verildi..

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-09-02 15:13:00

Türk ikilemi
İran Açılımıyla Türk Dış Politikası, Hem de ABD İle Yeni Bir Zıtlaşma Yarattı

Türkiye, BM Güvenlik Konseyinde İran'a yaptırımlar getirilmemesi yönünde, yani ABD'ye karşı oy kullanmasından dolayı pişman olabilir. Türk ordusunun Kürt isyancılara karşı kullanmayı planladığı Amerikan uçaklarının alımı büyük ihtimalle suya düşecek.

ABD Dışişleri Bakanlığının eski Genel Sekreteri Albert Rohan, Alpbach Forumu'ndaki bir tartışmada, ABD senatosunda bu uçakların satılmasına karşı bir çoğunluğun oluşmakta olduğunu analiz etti. Rohan, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un mevcut ilişkileri üst düzey Türk diplomatları Washington'a görüşmek için davet edecek kadar kötü gördüğünü belirtti. Türkiye ile Brezilya, Tahran hükûmetiyle atom tartışmasına ilişkin bir uzlaşma teklifini müzakere ettiklerinden dolayı, İran'a ceza tedbirlerinin getirilmesini kabul etmemişlerdi.

ABD'den uzaklaşmaya son dönemde Türkiye-İsrail arasındaki buz devri de katkıda bulunuyor. Ankara'da bulunan Uluslararası İlişkiler Profesörü Nuri Yurdusev, Türkiye'nin şu anda Ermenistan ile Azerbaycan, İsrail ile Hamas, İran ve ABD gibi çeşitli aktörlerle olan ilişkisini dengelemekte zorlandığını doğruladı.

Türk dış politikası devrim geçirmekte. Türkiye'nin neredeyse bütün komşu ülkeleriyle kavga hâlinde olduğu zamanların üstünden o kadar da fazla zaman geçmedi. 90'lı yılların sonunda askerler, ordunun Yunanistan ve Suriye'ye karşı aynı anda iki savaş yürütecek durumda olup olmadığını düşünüyordu. Fakat bu olayların ardından hükûmet başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve dış politikanın yol göstericisi Ahmet Davutoğlu daha önceki hükûmetlerin de düşündükleri yeni bir konsept olan komşularla sıfır sorun politikasını hızlandırdılar. Suriye, Yunanistan ve İran'la olan ilişkiler birden bire normalleşmiş, hatta Ermenistan'la dahi bir barışma girişimi vuku bulmuştu.

Batı, Türkiye'yi Kaybediyor

Kudüs Hebrew Üniversitesi Profesörü Shlomo Avineri, bu yeni konseptin uygulanmasıyla birlikte yeni tartışmaların da ortaya çıktığını, zira ABD ile ilişkilerin kötüleştiğini ve İsrail ile aranın bozulduğunu söyledi. İsrail ile bozulan ilişkiler, Gazze'ye giden Türk eylemci gemisi "Mavi Marmara"ya yapılan saldırıdan sonra çok kolay düzelmeyecek gibi. Suriye ve İsrail arasında ara buluculuk yapan Türkiye'nin kendisini oyundan çıkardığını ifade eden Avineri, Türkiye'nin İran ve Hamas'a yakınlaşarak ılımlı olarak nitelenen Arap yönetimlerinden de uzaklaştığını sözlerine ekledi.

Mısır ve Suudi Arabistan'ın hükûmetlerinin, demokrasi ile İslam'ın uzlaşabildiğini gösterdiğinden dolayı Erdoğan'ın AKP hükûmetini zaten hiçbir zaman sevmediklerini söyleyen Profesör Yurdusev için bu yeni bir fenomen değil. Batı'nın Türkiye'yi kaybetmekte olduğunu belirten Münih Üniversitesi Sosyoloji Profesörü Aydın Fındıkçı, AB'ye katılım müzakerelerini durdurması tavsiyesinde bulundu.

Fındıkçı'nın Erdoğan'la prensip olarak bir sorunu var. Fındıkçı, Türk Başbakanının demokrasiyi sadece, orduyu püskürttükten ve Türk toplumunu rahatsız edilmeden Müslümanlaştırdıktan sonra geri inebileceği bir tramvay olarak gördüğünü söyledi. Bu sözleri hararetli bir şekilde reddeden Avrupa İstikrar Girişimi Derneği (ESI) adlı düşünce kuruluşun yönetim kurulu başkanı Gerald Knaus, Erdoğan yönetimiyle Türkiye'nin daha da medeni bir hâl aldığını ve ülkenin güvenlik devletinden ticaret devletine olan adımı gerçekleştirdiğini dile getirdi.

Müslüman Kalvinistler

Orta Anadolu'da doğan "Müslüman Kalvinistler" zihniyetine benzeyen yeni komşuluk politikasının şimdiki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından temsil edildiğini söyleyen Knaus, bu tür yükselmeye çalışan sınıflar için en önemli şeyin eski ezeli düşmanlar da dâhil olmak üzere komşularla ticaret yapmak olduğunu ifade etti. Knaus, katılım müzakerelerinin son bulacağına ise inanmıyor çünkü AB'de müzakereleri geçici olarak durdurmak için gerekli olan çoğunluğun mevcut olmadığını anlatıyor. Knaus, Erdoğan'ın pek çok Avrupalının kendisini görmek istemediğine inandığı masada, işte sırf bu yüzden oturmaya devam edeceğini sözlerine ekledi.

byegm

Haber Ara