Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

IMF, faizsiz bankacılığı övdü

Uluslararası Para Fonu (IMF), dünyada giderek yaygınlaşan faizsiz bankacılığı mercek altına aldı. Fon uzmanlarının hazırladığı raporda sistem için olumlu tespitlerde bulunuldu.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-09-01 02:17:00

IMF, faizsiz bankacılığı övdü
İslamî bankaların riskli işlemlere girmedikleri için krizden daha az etkilendiğine dikkat çekildi. Faizsiz bankacılığın finansal hacminin 500-600 milyar dolara ulaştığı vurgulandı.

Uluslararası Para Fonu (IMF), tüm dünyada büyüme gösteren faizsiz bankacılık hakkında ayrıntılı bir rapor hazırladı. Fon uzmanlarının hazırladığı 'İslami Bankacılık: Nasıl Yaygınlaştı?' başlıklı çalışma raporunda İslami bankacılığın son birkaç on yılda, kendi kabuğundan çıkıp ana finans akımlarından biri haline geldiği belirtildi. Raporda, Müslüman toplulukların bankacılıktan uzak kaldıkları ve Müslüman dünyadaki yol ve konut gibi büyük altyapı ihtiyaçları karşısında İslami bankacılığın gelişmesinin bu bölgelerde büyümeyi destekleyebileceği, ağır ilerleyen gelişme sürecinde çözümün bir parçası olabileceği belirtildi.

Bir ülkede Müslüman nüfusun fazlalığı, kişi başına gelirin yüksekliği ve ülkenin net petrol ihracatçısı olması gibi özelliklerin İslami bankacılığın gelişmesi için temel oluşturduğu belirtilen raporda, "Ortadoğu ile ticaret ve ekonomik istikrar da İslami bankacılığın yaygınlaşmasında yardımcı oluyor. İki İslami finansal merkez olan Malezya ve Bahreyn'e yakınlık da önemli." denildi. Yüksek faiz oranlarının İslami bankacılığa engel olduğu, çünkü paralarını İslami bankaya yatıran daha az dindar kişilerle Müslüman olmayanlar için fırsat maliyetini artırdığı vurgulanan raporun sonuç bölümünde birçok gözlemcinin belirttiğinin aksine, 11 Eylül saldırılarının İslami bankacılığın yaygınlaşmasında yaşamsal bir rol oynamadığı belirtilerek, petrol fiyatlarının yükselmesinin, 11 Eylül saldırılarına rastladığı ve onun gölgesinde kaldığı ifade edildi. Raporda şu değerlendirmelere yer verildi: "Sıklıkla İslami dünyanın iyi işlemeyen kurumlara sahip olduğu belirtilir. Bulgularımız, geleneksel olarak alışılagelmiş bankacılıkta bir sorun olan kurumsal kalite konusunun İslami bankacılığın yaygınlaşması açısından önemli olmadığını ortaya koydu. Çünkü İslami bankacılık, bürokrasiden yargıya, büyük ölçüde kötü işletilen kurumlara bağışıklık gösteren şeriat hukuku tarafından yönlendiriliyor, bürokrasi ve yargıya az yer veriyor, anlaşmazlıklar bunun yerine İslami hukuk felsefesine göre çözümleniyor. Bu nedenle İslam ülkeleri kurumsal reformlarda az ilerleme sağlasalar bile bankacılık sistemi inşa edebiliyor. Bu, niteliği gereği ülke içi kurumsal ortamla birbirine geçmiş alışılagelmiş bankacılık sistemlerinden farklılık gösteriyor."

İslami bankacılığın bir yedek olarak değil, faizle işlem yapan bankaların tamamlayıcısı olduğu ifade edilen raporun sonuç bölümünde, "Dindar Müslümanlar, geleneksel bankaların sunmadıkları ürünleri talep ediyorlar ve ortak platform ve insan sermayesinin paylaşımı yoluyla, şimdiden iyi işleyen bir geleneksel bankacılık sisteminin bulunması, İslami bankacılığın yaygınlaşmasına yardımcı oluyor." denildi.


IMF raporundan satırbaşları

TÜM DÜNYADA HIZLA YAYILIYOR

İslami bankacılık şu anda kabuğundan çıktı. Birçok ülkede geleneksel sektöre karşı rakip bir piyasa haline geldi. Sadece Müslüman ülkelerde değil, Müslüman nüfusun fazla olduğu İngiltere gibi ülkelerde de yaygınlaştı. Küresel İslami bankacılık varlıkları son on yılda iki haneli büyüdü ve kimi geleneksel bankalar kendilerine, 2007 sonu itibarıyla tahminen 509 milyar dolara ulaşan şeriat-uyumlu finansal varlıklarla 'İslami pencereler' açtı (Moody's 2008). 2006 Bankscope verilerindeki 176 İslami bankanın yüzde 70'i Ortadoğu ülkelerinde, yüzde 14'ü Güneydoğu Asya'da yüzde 15'i Orta Afrika'da bulunuyor. Uluslararası Varlık Komisyonları Örgütü'ne göre, 2015'te dünyadaki tahmini 1,2-1,6 milyar Müslüman'ın tasarruflarının yarısı, İslami finansal kuruluşlarda olacak.

MÜSLÜMAN TOPLUMLAR GELİŞMEYE AÇIK

Bazı bilim adamları, kaderciliği vazeden İslam'ın büyümeyi negatif etkileyebileceğini iddia ediyor. Ancak eldeki kanıtların büyük bölümü bu tezi desteklemiyor. Öncelikle İslam'ın 9 ve 15'inci yüzyıllar arasında, bilim, edebiyat, denizcilik, hukuk ve felsefede ilerlemeler elde edilen Altın Çağı, doğru çevre bulunduğunda İslam toplumlarının ilerleme ve inovasyon yeteneğine sahip olduğuna örnek oluşturdu.

HEM KÂRA HEM DE ZARARA ORTAK

Konvansiyonel bankalarda, bir banka kredi verdiğinde, ödünç alan iflas durumu hariç tüm riskleri taşır. İslami bankacılıkta hem banka hem girişimci, ödülü ve başarısızlığı birlikte paylaşır. Birçok gelişmekte olan ülkede risk paylaşımı girişimcilere, küçük tasarruflarla tüm riskin paylaşılamayacağı bir çevrede kalkışılamayacak projeleri üstlenme olanağı tanır. Geleneksel bankacılıkta borç alacak kişinin buna layık olup olmaması belirleyicidir ve bankalar kredinin anaparası ve faiziyle ilgilenir. İslami bankacılıkta ise kâr ve zarar paylaşıldığı için bankalar sadece bir proje başarılı olduğunda kâr sağlar. Bu sebeple İslami bankalar, girişimcinin herhangi bir kredi geçmişi olmasa bile, güçlü projeleri finanse etmeye daha fazla eğilimlidir.


KÜRESEL KRİZDEN DAHA AZ ETKİLENDİLER

Cihak ve Hesse adlı araştırmacılar, büyük İslami bankaların risklere karşı, büyük geleneksel bankalardan daha kırılgan oldukları saptaması yapıyor. Buna karşılık, bu bankalar son finansal kriz sırasında toksik varlık ticareti yapmamalarından dolayı daha büyük bir esneklik gösterdi.

Ancak İslami bankalar altyapı projeleri, emlak ve ticaret finansmanı biçimindeki geleneksel kabuk piyasalarını çeşitlendirmediler. Ana odakları, sadece Ortadoğu ve Malezya'da değil onların dışında da emlak olmuştu. Böylece dünyada emlak patlamasında çöküş yaşanınca bundan olumsuz etkilendiler.

ZAMAN

Haber Ara