Türkiye’nin bu noktaya gelmiş olmasının çok önemli olduğunu belirten Solgun, “12 Eylül anayasası, 12 Eylül anayasasını hazırlayan cuntanın bu işe memur ettiği kişilerin bile artık sahiplemiyor. Bu güne kadar 12 Eylül anayasanı canla başla savunan bir siyasi bir parti, bir siyasi parti liderini görmediğini, Kimsenin savunmadığı kimsenin sahiplenmediği ne biçimi, ne yönetimi, ne de içeriği itibariyle savunmadığı ve sahiplenmediği bu anayasayı değiştirme konusunda kayda değer bir siyasi irade de günümüze kadar gösterilmediğini” söyledi.
2007 yılında AKP’nin seçim vaatleri arasında en çok önemsediğini konunun yeni sivil anayasa vaadinin olduğunu vurgulayan Solgun, çok geniş bir yelpazeyi kastederek bunun kendilerinde talebi olduğunu belirtti. Bu talebin Alevileri, Kürtlerin, demokratların, dindarların, 12 Eylül cuntası ve darbe mağdurlarının, herkesin ortak beklentisi duyarlılığı olduğunu belirtti.
Toplumun birçok kesiminden bu talebin olmasına karşı AK Partinin mecliste çok ciddi bir muhalefetle karşılaştığını da sözlerine ekledi. Anayasa değişikliği konusunda Deniz Baykal’ın tutumu da eleştiren Cafer Solgun, “Bu meclis anayasa yapamaz” sözünün aklında kaldığını AKP’nin hazırladığı tasarı daha meclis gündemine gelip tartışılmadan bu sözü söylediğini belirtti.
Baykal’ın bu tutumu karşısında akıllara Türkiye’de normal koşullarda beğenirsiniz veya beğenmezsiniz insanların oylarıyla seçilmiş bir meclis zemininde Anayasa değişikliği yapmanız neden mümkün olamaz? sorusunun geldiğini belirten Solgun, “Anayasa yapılması için illa darbe olması mı gerekir” diye sordu?
12 Eylül Anayasasının tamamının değişmesi için biraz daha beklemeleri gerektiğini vurgulayan Solgun bunun kendilerinin tercihi olmadığını, bu anayasasının tepeden tırnağa değiştirmesinden yana olduğunu belirten Solgun “Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez” denilen maddelerin dâhil olmak üzere Türkiye gerçeklerinin yansıtan demokratik sivil bir anayasa olarak yeniden yazılması gerektiğini bu görüşünü savunmaya devam edeceğini söyledi.
Haber: Ferhat Açıl, Röportaj: Müyeser Can - Klasgazete / Özel