Kurşuni bir gökyüzünün altında...
Geçtiğimiz Pazar günü Pakistan'da kurşuni gökyüzünün altında acıdan oluşmuş bir deniz gördüm. Sel suları binlerce köyü ve kasabayı yerle bir etmiş. Ülkenin her yerinde yollar, köprüler ve konutlar zarar görmüş.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-08-22 12:14:00
Kurşuni bir gökyüzünün altında acıdan bir deniz gördüm
Ban Kİ-MOON*
Havadan baktığımda binlerce hektar bereketli, hemde Pakistan’ın gıda ambarı olan tarlaların yükselen sular tarafından yutulmuş olduğunu gördüm. Yere indiğimizde insanları dehşet içinde gördüm. Çocukları için yiyecek bulamamaktan ya da onları bir sonraki krizden yani ishal, sarılık, sıtma ve en kötüsü koleradan koruyamayacakları endişesini taşıdıklarını gördüm.
Afetin etkileri insan havsalasının ötesinde boyutlara ulaşmış. Ülke genelinde afetten etkilenenlerin sayısı 15 ila 20 milyon arasında. Bu sayı da Hint Okyanusunda meydana gelen tsunami, 2005 Kaşmir depremi, 2007 yılında yaşanan Nergis Tayfunu ve bu yıl başında Haiti’de yaşanan depremden etkilenen toplam nüfustan bile daha fazla. Sularla kaplı alan en az 160 bin kilometre karelik bir alanı kapsıyor. Bu da İç Anadolu Bölgesinden daha büyük bir alana denk geliyor.
Afetin boyutlarını kavramakta dünya neden yavaş kaldı? Belki de bu televizyonlara uygun, yani aniden olan ve çarpıcı kurtarma çalışmaları sergilenen bir afet olmadığı içindir. Deprem saniyeler içinde onbinlerce yaşama mal olabilir; tsunami bir şehri ve şehrin sakinlerini yıldırım hızıyla yok edebilir. Ancak Pakistan’da yaşanan zaman için gelişen yavaş ilerleyen bir felaket.
Ve henüz sonlanmış da değil.
Muson yağmurları daha haftalarca devam edebilir. Bazı bölgelerden sular çekilirken başta güneyde olmak üzere bazı yerlerde de sel suları yeniden yükseliyor. Bu felaketin, istikrar ve refahın dünya için son derece önem arzettiği, ancak büyük sorunlarla karşı karşıya olan bir bölgede yaşandığını biliyoruz. Tüm bu nedenlerden dolayı Ağustos seli sadece Pakistan’ın yaşadığı bir afet olmaktan çok uzak. Gerçekte Pakistanlılar tarihimizin en büyük küresel dayanışma sınavını temsil ediyor.
Bu nedenle BM 460 milyon ABD Doları tutarında acil yardım kampanyası başlattı. Bunun anlamı, kişi başı 1 ABD Doları ödenmesi halinde önümüzdeki 3 ay boyunca, 3,5 milyonu çocuk olmak üzere 6 milyon kişinin hayatta kalmasının sağlanabileceği. Uluslararası yardım zorunluluğu her geçen gün daha da büyüyor. Kampanyaya başlamamızın üzerinde bir hafta geçmiş olmasına rağmen hedeflenen miktarın yarısına ulaşabildik. Uzatılan yardım eli afetin boyutunun çok gerisinde.
BM Genel Kurulu Perşembe günü ortak çabalarımızı daha da yoğunlaştırmak için bir toplantı yaptı. Eğer şimdi harekete geçersek su ile bulaşan hastalıkların neden olacağı kayıpları hala önleyebiliriz. Böylesine zorlu ve tehlikeli bölgelerde yardım çalışmalarını yürütmek kolay bir iş değil. Ancak, Afrika’nın en ücra ve en tehlikeli bölgelerinden Haiti’nin yerle bir olmuş şehirlerine kadar dünyanın dört bir yanında söz konusu yardımların ulaştırılabildiğini gördüm. Aynı şeyi bu hafta Pakistan’da da gördüm.
BM kuruluşları, Kızıl Ay/Kızıl Haç gibi uluslararası yardım kuruluşları ve diğer STK’lar acil yardım çalışmalarında Pakistan hükümetine yardımcı oluyor. Kamyonlar, uçaklar hatta gerekirse katırları kullanarak ülkenin dört bir yanındaki bir milyon afetzedeye bir ay yetecek yiyecek dağıttık. Yaklaşık bir o kadar insana acil barınak temin ettik. Temiz içme suyuna ulaşanaların sayısı her geçen gün artıyor. Kolera kitleri, yılan panzehiri, ameliyat malzemesi, ve dehidrasyon tedavisi için tuz, artan sayıda hayatın kurtarılmasına yardımcı oluyor.
Bu sadece başlangıç ve bu çabalara büyük destek verilmesi gerekiyor. 6 milyon insanın yiyeceği yok; 14 milyon acil sağlık hizmetine ihtiyaç duyuyor, çocuklar ve hamile kadınlar daha da fazla ilgi bekliyor. Suların çekilmeye başlamasıyla birlikte insanlara, ülkelerini ve yaşamlarını yeniden inşa etmeleri için vakit geçirmeden yardım etmeye başlamalıyız.
Dünya Bankası tarım alanlarındaki zararın en az 1 milyar ABD Doları seviyesinde olduğunu tahmin ediyor. Bu yılınki gibi gelecek yılın hasatının da kaybedilmemesi için çiftçiler tohuma, gübreye ve yeniden ekim yapmalarına yarayacak ekipmana ihtiyaç duyacaklar. Pakistan’ın büyük şehirlerinde gıda fiyatlarında ani artışlar görülmeye başlandı bile. Uzun vadede ise okullar, hastaneler, sulama kanalları, iletişim ve ulaşım ağı gibi çok büyük darbe almış olan altyapının da mutlaka onarılması gerekiyor. Birleşmiş Milletler bu faaliyetlerin de bir parçası olacak.
Basında, hükümetlerin bir afetle daha uğraşmaya ve dünyanın bu bölgesine daha fazla katkı yapmaya pek yanaşmadığı gibi bazı “bitkinlik” ifadeleri görüyoruz. Aslında yaşananlar bize aksini gösteriyor. Ülkeler Pakistan’a yardım elini uzatıyor, bu da çok cesaret verici bir durum. Bitkinlik içinde olması gereken birileri varsa o da Pakistan’da tanıştığım, zorluklar, ihtilaflar ve ekonomik sıkıntılardan yorgun düşmüş, herşeyini kaybetmiş kadın, çocuk, küçük çiftçi gibi Pakistanlı sıradan insanlar olmalı. Aksine, bitkinlik yerine onlarda kararlılık ve umut gördüm. En kara günlerinde yanlız olmadıklarına dair umut ve beklentiyi gördüm.
Bu doğal afetin insanların neden olduğu bir felakete dönüşmesini oturup bekleyemeyiz. Gelin, dik ve zorlu yollarında atacakları her adımda Pakistan halkının yanında yerimizi alalım.
*BM Genel Sekreteri, 21 Ağustos 2010
radikal
SON VİDEO HABER
Haber Ara