Özbek önce şaibenin nedenini anlatsın
Ekrem Dumanlı Zaman Gazetesinde çıkan bugünkü makalesinde HSYK'nın giderayak yapmaya çalıştığı şeyin EVET'e katkı sağlamak olduğunu yazdı. Nasıl mı? İşte cevabı..
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-08-19 08:56:00
Birkaç senedir hep aynı manzaraya şahit oluyoruz. Yargı mensuplarının tayin ve terfilerinin yapıldığı dönemde HSYK, 'korsan kararname' hazırlıyor.
Bu sene de böyle oldu. Türkiye'nin en hassas davalarında görev yapan hâkim ve savcıların görevden el çektirilmesini istiyor HSYK üyeleri. Bazı davalara da yeni hâkimler ve savcılar göndermeyi planlıyorlar.
Dün Adalet Bakanlığı yazılı bir açıklama yaparak bu seneki yaz kararnamesi taslaklarının karara bağlanmayan bölümlerinin geri çekildiğini bildirdi. Bakanlığın ifşa ettiği bilgiye göre bazı HSYK üyeleri, 84 kişinin isimlerini kararnameye eklenmek üzere, 140 kişinin isimlerini ise durumları değerlendirilerek gerekirse kararnameye eklemek üzere teklif ediyor.
Adalet Bakanlığı'nın açıklaması daha önce dedikodusu yapılan, ancak yalanlanan senaryoların doğru olduğunu gözler önüne seriyor. Şimdi gayet net anlaşılıyor ki HSYK yine 'korsan liste' ile katılmış son toplantıya. Bakanlık da bu korkunç tehlikeye şu cümlelerle dikkat çekiyor: "Bu önerilerin görülmekte olan davalar ile yürüyen soruşturmalara doğrudan müdahale etme sonucunu doğuracağı açıktır." Bakanlık, meselenin bam teline dokunmuş. Aynen öyle; HSYK'nın şaibeli atamaları, yürüyen soruşturmalara 'doğrudan müdahale' sonucunu doğuracaktır.
HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek, böyle bir müdahalenin söz konusu olmadığını söylemiş; ancak, maalesef, Sayın Özbek inandırıcılığını kaybetmiş durumda. Siyasî demeçler verip 'timsah gözyaşları'ndan bahseden Kadir Bey toplumun karşısına çıkacaksa niçin şaibeli bir kuruma dönüştüklerini anlatmalı. Sert açıklamalar yaparak ve siyasî tavırlar alarak HSYK temsil edilmez.
Onca hadiseden anlaşılıyor ki bazı HSYK üyeleri Ergenekon davasından da, Balyoz davasından da, faili meçhuller davasından da, Erzurum'daki davadan da hoşnut değil. Bu soruşturmaların üstünü kapatmak için inanılması güç bir telaşın içindeler adeta. Her kararname döneminde Ergenekon savcı ve hâkimlerini görevden alma teşebbüsünde bulunmanın bir anlamı olsa gerek. Davaların seyrini değiştirebilmek için o mahkemelere yeni hâkimler atıyor. O hâkimlerin neler yaptığı artık herkesin malumu. Nöbetçi olduğu bir günde önemli bir davanın bütün sanıklarını salıvermek için adamın ya bir misyonu olmalı; ya da bütün meslektaşlarını zan altında bırakacak dâhiyane(!) bir hukuk mantığı bulunmalı.
Unutmamak lazım ki kamuoyu büyük bir hassasiyet içinde bazı davaları yakından takip ediyor. Derin yapıların ülkeyi nasıl bir kaosa sürüklediğini artık daha iyi biliyor. Yargı bu örgütlerin üzerine gittikçe, bürokratik engeller ve derin direnişler gözleniyor. En kritik davaların akim bırakılması için yargı üzerindeki vesayet sistemi harekete geçiriliyor. Başta Susurluk olmak üzere pek çok dava bu şekilde örtbas edildi. Şimdi mızrak çuvala sığmıyor; demokratikleşen, demokratikleştikçe şeffaflaşan Türkiye, illegal yollardan egemenlik elde eden ve onu sürdürmek için her yolu mubah gören derin çetelerden hesap soruyor. Sormalıdır da!
HSYK telaş içinde. Referandum sonrası oluşacak çok katılımlı yapı, şu anki ekibin eskisi kadar dar alanda kısa paslaşmalar yapmasına izin vermiyor. "Referanduma kadar ne koparırsam kâr" anlayışı içinde hırçın ve siyasî bir yol izliyorlar. Görüntü bu! Hâkim ve savcıların tayin ve terfisi ile ilgili teknik bir birim olması beklenen HSYK, üzülerek söylemek zorundayız ki, siyasî ve derin bir kimlik kazanmış durumda. Hiçbir sebep olmasa bile HSYK'nın yapısının değişmesi bile referandumda 'Evet' demeyi şart kılıyor. HSYK üyeleriyle ruhî bağları kuvvetli olan bazı partilerin 'Hayır' propagandası yapması ve milletin bahşetmediği egemenliği bu tip kurumlar üzerinden devam ettirmek istemesi anlaşılabilir; peki vicdan sahibi hangi fert hukukun üstünlüğünü ayaklar altına alan ve derin operasyonların üssü haline gelmiş birimlerin aynen devam etmesini arzu edebilir! HSYK'nın örtbas inadı halkın büyük bir kısmında öfkeye dönüşüyor ve referandumda 'Evet' demeyi şart hâle getiriyor; tabii partizanlık insanların gözünü kör etmediyse...
ZAMAN
SON VİDEO HABER
Haber Ara