'Kadınların Camisi'
Türbeler Popüler dindarlığın ziyaretgâhları… Çare peşinde koşturan insanların sığınakları… Çocukların iyi bir okul, genç kızların iyi birer talih diledikleri, kadınların dertleşebilecek arkadaşlar edindikleri duraklar… Kadınların grup terapisi…
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-08-13 14:53:00
İnanç, hep var olan bir olgu. İnsanın inanmadığı bir zaman hiç olmadı. İnsanoğlu tarih boyunca kâh semavi dinlere iman etti, kâh pagan kültürlerin etkisinde kaldı, ama mutlaka bir şekilde inandı. Her ne kadar Kopernik sonrası dönemde, evrenin sırları “çözüldükçe” ve madde “denetim altına alındıkça” bu manevi yolculuğun sona ereceği öngörüldüyse de tahminler tutmadı. Batı dünyası, bu dönemde geleneksel inançları paranteze aldı, ancak zaman içinde Uzakdoğu inanışlarına ilgi göstermeye başladı. Başta gençler olmak üzere, milyonlar bu akımlara katıldı. Kısacası, insanoğlu için inanç, farklı formlarda da olsa hep var oldu.
İnsan hangi yüzyılda ve hangi şartlarda yaşarsa yaşasın, inanma arzusundan vazgeçemiyor. Ancak bu arzu, zaman zaman farklı yönlere kayıyor. Yani kitabi dinlerin yanında bir de yaşayan din diye tabir edeceğimiz farklı bir olgu var. Bu nedenle inanma şekilleri, pratikleri, dine yönelme ve din değiştirme hareketlerinin sadece ilahiyat ilmi tarafından değil; felsefe, sosyoloji ve psikoloji disiplinleri tarafından da incelenmesi gerekiyor.
Yaşayan dinin en zengin biçimde gözlemlendiği yerlerden biri de türbeler. Özellikle Ramazan ayında medya dünyasının gözü sık sık türbelere çevrilir. Ya da zaman zaman ilahiyat camiası, türbelerde sergilenen çaput bağlamak, mum yakmak gibi ritüellerin bidat olduğu konusunda çeşitli açıklamalar yaparak bu konuyu gündeme taşır. Ancak türbelerin sosyal ve psikolojik işlevleri daha önce bir çalışmaya konu olmamıştı. Yıllarını din psikolojisi sahasındaki çalışmalara vermiş olan Prof. Dr. Ali Köse ve yine Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden Dr. Ali Ayten adeta bir toplumsal laboratuar olan türbeleri farklı bir gözle incelediler. Dertlerine şifa, sıkıntılarına çare aramak üzere türbelere koşturan insanları dinleyip “bizim hikâyemizi” kaleme aldılar.
Ali Köse ve Adem Ayten’in yedi bölgeye yayılmış 30 türbede gerçekleştirdikleri geniş bir saha araştırması sonrasında vardıkları bulgulardan birincisi, ziyaretçiler arasında kadınların çoğunlukta olduğu. Bu belki de bilinen bir şey, ancak Köse’nin konuya getirdiği yorum dikkat çekici.
Bilindiği gibi ülkemizde maalesef birçok camide kadınlara ayrılan yerler az ya da sorunlu. Hem camilerde kendilerine ayrılan yerlerin dar ve sıkıntılı olması hem de camilerde kitabi dinin vaaz ettiği çeşitli ritüellerden nispeten daha rahat ortamlar olması sebebiyle türbeler, manevi arayış içinde olan birçok kadının sık sık ziyarette bulunduğu mekânlar. Ayrıca bu toplanma mekânlarında kendileriyle benzer dertlere sahip başkalarını da görüp dertleşme imkânı bulan kadınlar adeta grup terapisine girmiş gibi oluyorlar.
SON VİDEO HABER
Haber Ara