Sabih Kanadoğlu'nun bilinmeyenleri
Sabih Kanadoğlu hukukçuluğundan çok siyasi çıkışları konuşulan isimlerden. Her ne kadar siyasete girme düşüncesi olmasa da siyasi parti neferi gibi panelden panele koşuyor.İşte Kanadoğlu'nun bilinmeyenler:
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-08-07 11:52:00
Sabih Kanadoğlu ile röportaja bir Anayasa ve Ceza Muhakemeleri Kanunu ile gitmek istedim.
Ayvalık'taki kitapçıları gezmeye başladım. Aldığım yanıtlar Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu özetler nitelikteydi.
Anayasa sorduğum ilk kitapçı 'Memlekette anayasa mı bıraktılar!' dedi, ikincisi 'Üzerinde tepindikleri kitabı soruyorsanız, yok!' yanıtını verdi.
Geldiğimiz noktayı anlamak için bu detayı sizinle paylaşmak istedim...
- Referandumda neden hayır diyeceksiniz?
'Uyan Türkiye' diyorum. Uyanmazsa, referandumda evet çıkarsa cumhuriyetin niteliklerini değiştiren yeni bir rejimle karşı karşıya kalınacak.
Bunun için anayasa değişikliğine hayır! Bugün halkoylamasına katılmamaya davet de başka bir deyimle evet oyu kullanmaya davettir.
- Yıllardır yargının değişmesi gerektiğini savunuyordunuz. Şimdi ne değişti?
'82 Anayasası zaten yürütmeye bağımlı bir yargıyı öngörmüştü. Bugün hiç sözü edilmeyen 140'ncı maddedeki 'hakim ve savcılar idari yönden Adalet Bakanlığı'na bağlıdır' ifadesi yargı bağımsızlığını zedelemektedir.
İşin acı tarafı şimdi, eleştirdiğimiz noktanın çok daha gerisinde, yürütmeye bağımlı bir yargı yaratılmaya çalışılıyor. Türkiye defakto anayasanın uygulanmadığı bir ülke haline geldi.
Herkes yargının kararlarını eleştiriyor. Siyasi iktidar, 'Bu kararları veren yargıçlar da HSYK tarafından atandı' diyor. 82 Anayasası'nın ortaya çıkardığı HSYK, başarılı olmaması için kurulan bir kurul.
Başarısızlığı son uygulamalarla görülmüyor mu zaten. Yargı bağımsızlığına uygun bir kuruluş haline getirilmesi şarttır.
Ancak RTÜK, TRT, TÜBİTAK, YÖK gibi özerkliğini yitirmiş, doğrudan siyasi iktidarın egemen olduğu kurumların kuşatılmasına baktığımızda onlar gibi siyasi iktidarın yargıya da egemen olmaması için hayır dememiz gerekiyor.
Sevgili yurttaşa bunların detaylarını anlatmak zor. Hangi niyetle yapıldığını anlatmak gerekiyor.
DARBEYE DE, DİKTAYA DA KARŞIYIM
- Darbe savunucusu musunuz?
Darbe taraflısı olmaya her şeyden önce kendime duyduğum saygı engeldir. Ne olursa olsun darbeye karşıyım.
Çünkü darbe insan onuruna yapılabilecek en büyük hakarettir. Askeri yöndeki el koymalar sivil yönden de yapılabilecek hareketlerdir.
Yasama, yürütme tek elde toplanmışsa buna bir de yargıyı eklemeye çalışırsanız bu demokrasi değil, sivil diktadır.
- CHP'nin bazı etkinliklerine katılıyorsunuz. CHP'li misiniz?
Partili değilim. CHP'ye yardımcı olmak gibi bir düşüncede de değilim. Konuşma imkanı bulduğum her yerde konuşuyorum.
- Siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?
Şu anda değil.
- Ne zaman?
Koşullar zorunlu kılarsa. Bir katkım olabilecekse o katkıyı esirgemem.
- Ağır ceza mahkemeleri?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti güvenliğini özel mahkemelerde aramamalıdır. Bu görev doğrudan doğruya ağır ceza mahkemelerinin tümü tarafından yerine getirilebilir.
Emekli olduktan sonra fazla konuştuğunuz için eleştiriliyorsunuz. Hem demokrasi diyeceksiniz hem de düşünce ve ifade özgürlüğünün niye kullanıldığını sorgulayacaksınız.
Madem emekli oldun, git torunlarınla oyna. Bunu bir aydına söylemek ülkeye zarar vermekten başka sonuç doğurmaz.
- Balyoz'da neler yaşanıyor. Anlamak için hukukçu olmak mı lazım?
Olanları ben de anlamıyorum. Bir kişi üst üste aynı suçtan üç kere tutuklanırsa vatandaşın güven duygusunu ortadan kaldırırsınız.
Anayasa'nın 145'inci maddesi, 'Asker kişilerin askeri mahallerde işlediği suçlara askeri mahkemeler bakar' der. Bu, anayasada bugün geçerlidir.
Maddenin niçin değiştirilmek istendiğini düşünürsek bugüne kadar yapılanları daha iyi anlarız. CMK 250/3'de bir gece yarısı operasyonuyla 'dahil' sözünü 'halinde' olarak değiştirdiler.
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Bugün uygulanması gereken hüküm şudur, 'Askeri mahallerde işlenen ve askeri mahkemelerin görevleri içinde işlenen suçlar özel yetkili mahkemeler tarafından soruşturulamaz ve kovuşturulamaz.'
TCK 35 ve 36 ise 'suça teşebbüs'ü ve 'gönüllü vazgeçme'yi tanımlar. İcraya başlanmamış ise ortada suç yoktur. Fail icradan gönüllü vazgeçerse teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz.
TCK 316, 'amaçlanan suç işlenmeden ittifaktan çekilenlere ceza verilmez' diyor. Kimse konuşamıyor. Kurumlar kendi yasal ve anayasal haklarına sahip çıkmıyorlar.
- Darbe planlandığı iddia edilen dönemde Yargıtay Başsavcısıydınız Bu yönde duyumlarınız oldu mu o günlerde?
Hayır olmadı.
- Son günlere damgasını vuran YAŞ?
Yargıya egemen olmak isteyen ve askerin geleneklerini dikkate almayan bir siyasi iktidarın, bütün bunları elde etmek için dini alet olarak kullanmak istediği bir ülkede yurttaşın huzurlu, güvende, mutlu olması olanağı yoktur.
HAKKINDA BİLİNMEYENLER
Rumeli göçmeni bir ailenin çocuğu olan Sabih Kanadoğlu 1938'de Menemen'de dünyaya geldi. Çocukluğu boyunca annesinden Makedonya'yı, savaşı, acı-tatlı anıları dinledi.
Emekli olur olmaz en yakın arkadaşıyla arabaya atladı, soluğu ata topraklarında aldı. Rumeli kadar aşk duyduğu diğer yer ise Ayvalık.
Kanadoğlu, Ayvalık Cumhuriyet İlkokulu mezunu. O tarihlerde Ayvalık'ta lise bulunmadığı için İstanbul Kabataş Erkek Lisesi'ne,183 numara ile kaydoldu.
Kabataş'ın efsane eğitimci kadrosunda kimler yoktu ki!.. Ömer Seyfettin, Reşat Nuri Güntekin, Faruk Nafiz Çamlıbel, Behçet Necatigil... Necatigil, Kanadoğlu'nun edebiyat öğretmeniydi.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitiren Kanadoğlu'nun Cumhuriyet Savcısı olarak ilk görev yeri Burhaniye.
Genç savcı, CHP'lilerin ihbarıyla gözaltına alınan eski DP'lileri serbest bırakınca dönemin Çalışma Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil ve bir grup AP milletvekili kendisini ziyaret etti.
Odasında siyaset konuşulunca yumruğunu masaya vurdu.
Çağlayangil'le gözü pek, genç savcının dostluğu böyle başladı.
Sırayla Orhaneli, Erzurum, Bingöl, Tokat, Kırşehir, İzmir, Bakırköy'de görev yaptı. Ağır Ceza Hakimliği'ni anlatırken 'En zoru, idam kararı vermektir. Yasa emreder, kararı verirsiniz ama bir ömür boyu unutamazsınız' diyor Kanadoğlu.
1984'te Yargıtay üyesi oldu. İki kez Yargıtay 11'inci Ceza Dairesi Başkanı...21 Ocak 2001'de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na seçildi, 20 Mayıs 2003'te emekliye ayrıldı.
Yayımlanmış kitapları: Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Alaturka Demokrasi, Unuttuk. Sabih Kanadoğlu, Bilge Kanadoğlu ile evli. Çiftin beş çocuğu var.
Bilge Kanadoğlu
- Sabih Kanadoğlu ile yaşamak nasıldır?
24 saat koşmak demek. Keyifli ama yorucudur.
- Bilge-Sabih Kanadoğlu çifti en çok neyi konuşur?
Eskiden torunları konuşurduk. Büyüdüler. Şimdi Türkiye'yi konuşuyoruz.
- Siz de gündemi yakından takip ediyor musunuz?
Sabah ilk iş bütün gazeteleri okurum. Tüm kanalların haber programlarını izler Sabih'e anlatırım.
- Emeklilik günleriniz nasıl geçiyor?
Anadolu Çağdaş Eğitim Vakfı (ANAÇEV) ile ihtiyacı olan çocuklara, gençlere eğitim için destek veriyoruz.
- Eviniz arandığında neler hissettiniz?
Korkmadım ama öyle bir muamele ile karşılaşmak beni incitti.
Sabih Kanadoğlu
- Verdiğiniz en zor karar?
Yürürlükte bulunduğu sırada idam kararlarını vermek... İnsan onuruna yakışan bir ceza olduğu inancında olmamakla beraber o cezayı vermek çok zordu.
- Sizi en çok üzen olay?
Üç yıl önce 14 yaşındaki torunumu, üç ay sonra da gelinimi kaybettim.
- Bir kitap daha yazacak mısınız?
Vakit yok şimdilik.
- Yapmaktan en keyif aldığınız iş?
Kürsüde geçen günlerimi severdim.
- Ayvalık?
Her şey...
- Vazgeçemeyecekleriniz?
Rakı-Balık-Ayvalık
Kanadoğlu'ndan YSK'ya cağrı
- Seçim güvenliği ile ilgili kaygılarınızı dile getiriyorsunuz. Neden?
Öylesine müdahaleler oldu ki, bugün seçimin güvenliği yoktur. Seçmen kütüklerini hazırlama görevi anayasaya göre Yüksek Seçim Kurulu'na aittir.
Ancak bir yasa değişikliği ile bu doğrudan yürütmeye bağlı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'ne verildi.
İlgili protokolün iptali için Danıştay'a başvuruldu. Başvuru bugüne kadar karara bağlanmadı.
Seçim sonuçlarını öğrenme ve halka bildirme UYAP kanalıyla yapılmaya başlandı. UYAP, doğrudan Adalet Bakanlığı'na bağlı bir ulusal yargı ağı projesi.
Yani yürütme, seçmen kütüklerinin düzenlenmesinde ve seçim sonuçlarının alınmasında etkili konumda. Kurumlar, olayın önemini kavramak ve buna göre hareket etmek zorunda.
- Anayasa Mahkemesi'nin referandumla ilgili kararı ?
Anayasanın 153'ncü maddesine göre Anayasa Mahkemesi gerekçesini yazmadan kararını açıklayamaz. Kısa kararı yazılmadan açıklanan ilk karar budur.
Ortaya çıkan metin Meclis'ten çıkan değil yepyeni bir metin. 153/2 bu yapılamaz der. Yüksek Seçim Kurulu'nun bunu tartışması ve bir karara bağlaması lazım.
175'nci madde ise anayasa değişikliklerinin hangilerinin birlikte, hangilerinin ayrı oylanacağını karara bağlar. Bu, 'Bağlantılı olanları birlikte, diğerlerini ayrı halk oylamasına sun' demektir.
FB AŞKI, KABURGASINI KIRDI
Sabih Kanadoğlu koyu Fenerbahçeli. Kendisi gibi fanatik oğlu Sinan Kanadoğlu önceki sezon 2-1 sonuçlanan FB-BJK maçında babasını sevinçle kucakladı, Sabih Kanadoğlu'nun kaburgası kırıldı.
Eşi Bilge Kanadoğlu o günü anlatırken gülüyor ama kızmadan edemiyor çünkü o tam bir Galatasaray aşığı. 'Anlaşamadığımız tek konu bu' diyor.
akşam
SON VİDEO HABER
Haber Ara