Göçmen işçiysen suçlusun!
Arizona'da yasadışı göçmenlikle mücadele bahanesiyle ırkçılığı meşrulaştıran yasa çıkartıldı. Yasa, muğlak bırakılan yanlarıyla, polisin bütün ABD vatandaşlarının hayatına müdahalesini kolaylaştırıyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-08-05 14:36:00
Arizona Eyaleti Senatosu tarafından çıkarılan ve Nisan ayında Vali Jan Brewer tarafından imzalanan göçmen işçilere karşı yasanın bazı maddeleri geçtiğimiz hafta federal mahkeme tarafından iptal edildi. Bununla birlikte, çok ciddi kısıtlamalar içeren yasa 29 Temmuz’da yürülüğe girdi. Yapılan kamuoyu araştırmalarının sonuçları ABD vatandaşlarının yüzde 55’inin yasaya destek verdiği yönündeydi. Meksika’ya sınırı olan diğer eyaletlerde de benzeri yasalar için çalışmalar sürüyor. Fakat Obama yönetimi bu tür yasaların eyaletler bazında çıkarılmasına karşı. Obama’nın yasaya karşı olmasına, ülkenin en ucuz iş gücü kesimini oluşturan Hispanikleri kaybetmek istememesi yorumları yapılıyor.
Federal mahkemenin Obama yönetimi için geçici bir zafer anlamına gelen yasa iptali, yasaya karşı düzenlenen protestoların hızını kesmedi. Çünkü yasadaki birçok önemli madde yürürlüğe girdi ve uygulamalar başladı. Örneğin günlük işçi çalıştırılmasını yasaklayan kanun, Arizona’da iş buldukça gündelik çalışan binlerce Hispanik için açlık tehditi oluşturuyor. Obama yönetimi benzer yasaların diğer eyaletlerde de çıkarılmasından çekiniyor.
Kim bu Hispanikler?
Kökenleri Meksika, Porto-Rico, Küba gibi ülkelere dayanan Hispanikler ABD'deki toplumsal hiyerarşinin en alt basamağında yer alıyorlar. Özellikle 1900'lerden itibaren ABD'ye yerleşen Hispaniklerin yüzde 66'sı Meksikalı, yüzde 8,6'sı Porto Rikolu, yüzde 14.3'ü ise Orta Amerika'dan bu ülkeye geliyor.
ABD'de 2009 yılı itibariyle toplam 46,9 milyon Hispanik yaşadığı belirtiliyor. Gecici işlerde ucuza çalıştırılıyorlar. Önemli bir kısmının ABD'ye yasadışı yollarla gelmesinden dolayı kayıtsız çalıştırılan ve bu nedenle "görünmez işçiler" olarak bilinen Hispanikler toplam nüfusun yüzde 15,4'ünü oluşturuyor. ABD emek piyasasında Hispaniklerin oranı ise yüzde 14,2 civarında.
ABD inşaat sektöründe istihdam ise neredeyse tamamen Hispanik işçilerden oluşuyor. Bu nedenle 2009'da özellikle emlak sektörünü vuran ekonomik krizin en ağır faturasını ödemek zorunda kaldılar. Bu dönemde toplam 250 bin Hispanik'in işini kaybettiği belirtilirken, bu sektörde istihdam edilmeye devam eden işçilerin de ücretleri düştü. 2008'de yayınlanan "Latin Raporu"na göre işsizlik Hispanikler arasında yüzde 6,5 iken, Hispanik olmayanlarda yüzde 4,7. Göçmen Hispaniklerde bu oran yüzde 7,5'e kadar çıkıyor. Yine de ABD'deki araştırmalar Hispaniklerin her 20 şirketten birinin sahibi olduğunun altını çizmeye devam ediyor.
Düşen ücretler, artan işsizlik ise ırkçılık konusunda sicili bir hayli kabarık olan ABD'de, bu kesime yönelik düşmanlık tırmanırken Hispaniklerin devlet yönetimi tarafından da dışlandığı görülüyor. Birçok yasa ile ABD'de bulunma hakları kısıtlanan Hispanikler böylelikle enformal, ucuz ve güvencesiz işlere yöneltiliyorlar.
Arizona'da ırkçı yasa
Hispaniklere yönelik ayrımcılık Arizona Eyaleti Senatosu'nun çıkardığı yasa ile resmilik kazanacak. Nisan ayı sonlarında kabul edilen yasanın tepkiyle karşılanan maddeleri arasında “tüm göçmenler ABD’de yasal olarak bulunduklarını kanıtlayan belgeleri yanında taşımak zorundadırlar, aksi halde gözaltına alınabilirler”, “yasadışı göçmen çalıştıran işverenler cezalandırılır” ve “polis, yasadışı göçmen olduğundan şüphe ettiği herkesi sorgulayabilir ve tutuklayabilir” gibi ifadeler var. Böylelikle daha önce suç kabul edilmeyen yasadışı göçmenlik artık "suç" olarak ele alınacak. Yasa farklı ten rengine ve aksana sahip olan kişilerin, 1939'da Nazilerin Yahudilere yaptığına benzer biçimde yanlarında sürekli olarak kimlik belgeleri bulundurmalarını zorunlu kılıyor.
Yasanın en çok tartışılan yanı ise birçok konuda yaptığı muğlak tanımlarla polisin keyfi tutumunu teşvik etmesi. Örneğin yasa polise "yeterli şüphe" durumunda yetkisine bakılmaksızın insanları durdurma, belge sorma ve ayrıca kimliğini teyit için gözaltına alma hakkı tanıyor. Ancak yasa "yeterli şüphe" durumunun neler olacağını tanımlamıyor. Yine yasada polisin "kimliğin teyiti için gözaltına alma süresine yönelik herhangi bir kısıtlama getirilmediğinden, tutuklananların serbest bırakılması polisin insafına terkedilmiş durumda. Bu nedenle yasaya karşı çıkanlar polisin söz konusu yetkiyle insanları "cezalandırabileceğini" de belirtiyor. Yasada ayrıca kimliğin hangi yollarla teyit edilebileceği de belirtilmiyor bu nedenle polis yanında bazı yasal belgeler bulunanları bile "yeterli değil" diyerek gözaltına alabilir.
Ancak birçok yorumcu yasanın sadece Hispaniklere değil, yasaya destek veren "beyaz ABD'lileri" de etkileyebileceğini belirtiyor. Zira yasa ile polise ABD vatandaşlarını da rahatlıkla durdurma, mülklerinde arama yapma ve gerektiğinde gözaltına alma hakkı tanıyor.
Irkçı içeriği nedeniyle "Jim Crow Yasası" olarak da adlandırılan 1070 sayılı yasanın benzerlerinin ırkçılık konusunda sicilleri hayli kabarık olan Utah, San Fransisco ve Teksas gibi diğer güney eyaletleri tarafından kabul edilmesinden endişe ediliyor. Jim Crow yasası siyahların kamusal alanlarda beyazlarla aynı ortamlarda bulunmamasını ve okulların ayrıştırılmasını içeriyodu.
Yasayı savunan Arizona Eyalet yetkilileri göçmenlerin suçu beraberinde getirdiklerini ve ABD vatandaşlarının huzuru için böyle bir önlem almak zorunda kaldıklarını iddia etseler de istatistikler bu iddiayı yalanlıyor.
ABD Adalet Bürosu'nun istatistiklerine göre Arizona Eyaleti'ndeki şiddet suçları 2008 yılında 100 bin kişi başına 447. Oysa ki 2005 yılında 100 bin kişi başına 512 şiddet suçu düşüyordu. Yine göçün en yoğun olduğu 1999-2006 yılları arasında suç oranları genel bir düşüş izlerken, göçün en yoğun olduğu 19 eyalette suç oranları yüzde 13.6 oranında düştü; kalan 32 eyalette aynı oran yüzde 7.1'de kaldı.
Yasa kimin eseri?
Arizona polisi ırkçı uygulamalarıyla sürekli olarak gündeme geliyordu. Neo-Nazi grupların etkin olduğu kentte, ayrıca Neo-Nazi grupların kurduğu silahlı birliklerin Meksika sınırında görev yaptığı ortaya çıkmıştı. Üniforma giyen ve ağır silahlar taşıyan bu grupların yaptıkları işin herhangi bir yasal dayanağı da bulunmuyor.
Öte yandan yasanın hazırlanmasında da bu neo-nazi grupların etkisinin olduğu biliniyor. Yasayı hazırlayan Arizona Meclisi Üyesi Russel Pearce'ın daha önce Neo-Nazi kamplarına katıldığı ve bazı grupların liderleriyle yakın ilişkisi olduğu belirtiliyor. Bu gruplar yasayı protesto eylemlerine karşı "yasaya destek eylemleri" de düzenlemişlerdi.
Yasayı imzalayan Vali Brewer ise daha önce Arizona okullarındaki "etnik çalışmaları" yasaklamıştı. Bewer'in 1070 sayılı yasadan önce imzaladığı yasa ile Afrika kökenli Amerikalılar ve Amerikan yerlilerinin kültür çalışmalarını engellemişti.
Güneyin sicili
ABD İç Savaşı'nda ülkenin güney eyaletleri köleliğin kaldırılmasına karşı mücadele etmişti ve bu nedenle söz konusu eyaletlerde ırkçılık kuzey eyaletlerine göre çok daha yaygın olageldi. Ülkenin genelinde Avrupalı göçmenler, Araplar, İranlılar, Asya kökenliler, Hispanikler, Afrika kökenliler, Yahudilere yönelik ırkçı uygulamalar ve saldırılar meydana geliyor.
Yasadışı göçmenlerin ABD'ye geçtiği Meksika sınırı ise elektrikli çitler, kamera sistemleri, gece görüşlü birlikler ve heronlarla korunuyor ancak bütün bu önlemler göçmenlerin ülkeye girişini engelleyemiyor.
1930'dan 1960'a kadar ABD'de yaşayan Meksikalı göçmenlere yönelik onlarca operasyon düzenlendi. Bu operasyonlarda yakalananlar ise doğrudan Meksika'ya gönderildi. 1954 yılında ABD'de düzenlenen "Wetback Operasyonu"nda ise 1 milyon Meksika kökenli ülkeden kovuldu. Gönderilenlerin arasında kaçak olmayanlar da yeralıyordu.
Bu operasyonda Meksika'ya gönderilen Roberto Martinez'e gore, ABD göçmenleri bahane ederek sınıra silahlı birlikler yolluyor. Meksika Sınır Programı’nın başında bulunan Martinez’e göre sınırın silahlandırılması ise onlarca insan hakkı ihlalini beraberinde getiriyor. Polis yerine, silah taşıyabilen ajanlar, Yeşil Bereliler ve Ulusal Muhafızların yanısıra özel güvenlik şirketlerinin görevlileri de sınırda bulunuyor. Sadece 10 bin Ulusal Muhafız San Fransisco Meksika sınırında konuşlanmış durumda. Ağır silahları da olan bu birliklerin teorik olarak polisten farkı ise "suçla mücadele" yerine "düşman" konseptiyle hareket etmeleri. Başka bir ifadeyle askeri birliklerin sınıra yığılmasıyla göçmenler "düşman" olarak ilan edilmiş oluyor. Bu da geçtiğimiz Nisan ayında 13 yaşındaki bir Meksikalı'nın vurulması gibi onlarca olayın yaşanmasına neden oluyor. Martinez sınırı geçmeye çalışan ancak ABD devriyesiyle karşılaştığı için kaçmaya başlayan bazı insanların Meksika toprakları içinde vurulduğunu belirtiyor. Meksika hükümeti bu nedenle geçtiğimiz yıl sınıra insan hakları gözlemcileri yollamıştı.
Sol
SON VİDEO HABER
Haber Ara