İslami Banka mı Yoksa İslami Pencere mi?
İslami Bankacılık konusunda uzman olan Lahem en-Nasr, Arap dünyasının tanınmış gazetelerinden Asharq al-Asvat'da 'İslami Banka mı Yoksa İslami Pencere mi?' başlıklı bir makale kaleme aldı.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-08-04 15:55:00
Lahem en-Nasr*
İslami bankacılık deneyiminin başlangıcında sadece halis İslami bankalar vardı ve “İslami pencereler” olarak adlandırılan şey yoktu. Çünkü geleneksel bankalar
bankacılık sektörüne giren rakibin hacmini henüz idrak edememişti. Bu deneyimin dini bir hamaset üzerine bina edilmiş, başarılı olamayacak, geleneksel bankacılığa karşı
uygun bir alternatif oluşturmaya muktedir olamayacak ve kendiliğinden yok olacak bir şey olduğuna inanıyorlardı. Ancak İslami bankacılığın başlangıcında ortaya koyduğu
istikrar ve güvenilir bir alternatif oluşturmadaki kudreti ile birlikte dini inançları ile uyumlu olması hasebiyle Müslüman toplumunun desteği onu başarıya götürdü ve bu
sektörü geleneksel bankacılığa güçlü bir rakip yaptı.
İslami bankacılık rekor bir sürede hatırı sayılır büyük bir pazar payı elde etmeyi başardı. Bu durum geleneksel bankaları İslami bankacılık karşısındaki pozisyonlarını
tekrar değerlendirmeye ve pazar paylarını kaybetmemek adına şer’i hükümlerle uyumlu ürünler sunma yoluyla o sektöre benzemeye teşebbüs etmelerine sevk etmiştir. Ancak geleneksel bankalar büyük bir açmaz ile yüz yüze kaldılar. Bu açmaz, İslami bankacılık müşterilerinin onlara güvenme ve herhangi bir hile ve aldatma olmaksızın İslami şer’i hükümleri gerçekten uygulamaya muktedir olmalarına ikna
olmalarıydı. Bunun sonucu olarak geleneksel bankalar içlerinde bağımsız bölümler olarak “İslami pencereleri” kurdular ve bunların faaliyetlerini denetlemek ve finansal
ürünler üzerinde teftiş ve yetki sahibi olacak olan dini kurulları atadılar.
Bu iki adımla geleneksel bankalar İslami bankacılık müşterilerinin büyük bir kısmının güvenini kazanmada başarılı oldu ve İslami bankalarla rekabet etmeye başladı.
Geleneksel bankalar içinde yer alan İslami pencerelerin sayısı 350 adede yaklaştı ve bu rakam İslami bankaların toplam sayısına yakın bir rakamdır. Ancak İslami
bankacılık müşterilerinin büyük bir kısmında bu İslami pencerelere ve onların İslami ürünlerine karşı hala bir güvensizlik ve şüphe duygusu var. Bu durumu İslami
bankacılık ürünlerinden herhangi birisinin hakkında ortaya çıkan ilk tartışmada çok açık bir şekilde görmek mümkündür.
Gerçekten bu düşünce farkında olmadan veya kendiliğinden oluşmadı. Bilakis bu düşünce bu kuruluşların (İslami pencerelerin) uygulamalarının bir sonucudur.
Müslüman alimler arasında tartışma konusu ve doğruluğunu inceleme ve araştırma konusu olan bütün bu finansal ürünler bu İslami pencerelerin icat ettiği şeylerdir.
Bunlar sistemsel tavarruktan başlayarak ihraç edenin vadesinde nominal değer üzerinden geri almayı taahhüt ettiği mudaraba ve muşaraka sukukuna, dinin özü
üzerine inşa edildiği söylenen İslami kredi kartlarına veya içine faizin gizlendiği yüksek sürüm harçlarına kadar gitmektedir. Bunun yanında bu pencerelerde şer’i
denetimin zayıf olması ve finansal ürünlere gösterilmesi gereken dikkatin olmaması da var ki denetim, şer’i kurul kararlarının doğru bir şekilde tatbik edilmesinin tek
yoludur. Bu pencerelerin ihmali şer’i kararların ihlal edildiğine işaret eder ve bu uygulamadaki bir hatadan çok sistematik bir çalışmadır.
İslami bankacılık müşterilerinin çoğu İslam şeriatı açısından geleneksel bankaların faiz, türev ürünler üzerinde spekülasyon yapmak ve İslam şeriatına göre haram
kılınan faaliyetlerin finansmanı yapmak gibi gayri ahlaki işlemler yaptığına inanmaktadır. Yine bu kimseler geleneksel bankaların İslami pencereleri vasıtasıyla
toplanan paraların bu tip faaliyetlerin finansmanında kullanılabileceğine ve(geleneksel banka ile İslami penceresi) arasındaki ayrılığın gerçek ve samimi
olmadığına inanmaktadır.
Bugün İslami bankacılık müşterilerinin çoğunun özellikle İslami bankaların bulunduğu noktada İslami pencereler ile işlem yapma ve onların ürünlerini kullanmada isteksiz
olduklarını görmekteyiz. İngiliz “Independent” gazetesi HSBC ve Lloyds gibi Britanya’nın büyük bankaları müşterilerini Britanya’daki İslami bankalara kaptırmaya
başladıktan sonra bu konu ile ilgili özel bir rapor yayınladı. Bu sektörle olan ilgime dayanarak, bu eğilimin Suudi Arabistan’da da bulunduğunu ve bu eğilimin sadece
Britanya ile sınırlı olmayıp İslami bankacılık müşterilerinin genelinde bulunduğunu rahatlıkla teyid ederim. Ancak bazıları benimle aynı fikirde olmayabilir bu nedenle İslami Bankalar ve Finansal Kuruluşlar Genel Meclisi (CIBAF)’nin bir piyasa araştırma şirketi ile işbirliği yaparak bu konuda bir araştırma yapmasının gerekli olduğuna inanıyorum. Bu, gerçeği görmek adına ve geleneksel bankaların İslami bankacılık deneyimini yeniden gözden geçirme ve hatalarını düzeltmeye ikna olmaları açısından gereklidir. Bunların rekabet alanından çekilmeleri geleneksel bankaların da İslami bankaların da çıkarına olan bir şey değildir. (Niyetlerin ardındaki bilen Allah’tır).
*İslami Bankacılık uzmanı.
Bu makale Hakkı Erçetin tarafından Timeturk.com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara