Dolar

34,8768

Euro

36,7749

Altın

3.047,25

Bist

10.121,53

Onun desteği birşey ifade etmez

Cameron'ın Türkiye'nin AB üyeliğini desteklemesi doğru, fakat Berlin ve Paris'in sert muhalefeti nedeniyle de etkisiz bir tavır. Erdoğan daha yapıcı olmalı

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-07-30 08:50:00

Onun desteği birşey ifade etmez
David Cameron’ın dış politikasının ana motiflerinden biri şu: Britanya, geçmişte görmezden gelme eğiliminde olduğu ülkelerle daha sıkı temas kurmalı. Bu değişime dair cesaret verici bir işaret de başbakanın Türkiye ziyaretiydi. Cameron Ankara’da iki ülke arasındaki, daha da önemlisi Türkiye’yle AB arasındaki ilişkileri güçlendirmenin önemini dile getirdi. Sabırsız ve kızgın bir tonda konuştu. Ev sahiplerine, “AB üyeliğine yönelik ilerleyişinizin yoldan çıkarılabilme ihtimali beni öfkelendiriyor” diye hitap etti.

Cameron’ın Türkiye’nin AB üyeliğine bağlılığını bu kadar güçlü biçimde tekrar ifade etmesi doğru bir tavır. Türkiye kıtanın en büyük yükselen ekonomisi. Üyeliği uluslararası güvenliği derinleştirecek, Avrupa ticaretini fişekleyecek ve kendisini Doğu’yla Batı’nın kavşak noktasına oturtacak. Fakat Cameron bu konuda ne kadar yağıp esse de, çabaları büyük ölçüde lafta kalıyor. Türkiye’nin üyeliğine Fransa ve Almanya’nın muhalefeti o kadar sert ki, kısa vadede pek az ilerleme beklenebilir. Bu nedenle Cameron için Türkiye’nin savunucusu pozunu takınmak, bedeli gayet hafif bir diplomasi tarzını ifade ediyor.
Yine de, Ankara’nın daha genel diplomatik rolü göz önüne alındığında, Cameron’ın destekleyici tavrı önemli. AB’den kötü muamele gören ve ABD’ye giderek soğukluk hisseden Türkiye, arkabahçesi Ortadoğu’da daha büyük rol üstlenmeye çalışıyor. Bu konuda dikkat çekici bir başarı da sergiliyor. Irak ve Suriye gibi eski hasımlarıyla yeni dostluklar kuruyor. Rusya ve Brezilya gibi yükselen güçlerle ilişkilerini geliştiriyor. Batı, Türkiye’nin etkili bir bölgesel güç olarak yükselişini teslim etmeli ve memnuniyetle karşılamalı. Batılı ülkeler Türkiye’yi gücünü yapıcı kulanması yönünde teşvik de etmeli. Cameron doğru bir biçimde, diplomatik bir dil kullanarak Türkiye’nin nerede yetersiz kaldığına işaret etti.
Türkiye’nin İran’a yeni yaptırım uygulanması için yapılan BM oylamasında ‘hayır’ demesi, İran’ın nükleer programının oluşturduğu tehdit göz önüne alındığında talihsizlikti. İsrail konusundaysa, Türkiye Benyamin Netanyahu hükümetiyle sürtüşmeyi bırakmalı, bu ülkeyle Suriye arasında arabuluculuğa dönmeli. En önemlisi de, Başbakan Tayyip Erdoğan Kıbrıs ve Gazze gibi konularda, diplomasi değil, popülizm kaynaklı düzenli öfke patlamalarından vazgeçmeli. Türkiye bugün küresel nüfuz elde etmek bakımından büyük bir fırsata sahip. Bu fırsatı heba etmemeli.
Financial Times-Başyazı

Haber Ara