Doğu’da CHP Nereye Gidiyor?
CHP'nin Doğuda politik olarak toplum içinde durumunu gözler önüne sermek ve bölgede partinin durumunu analiz etmek için bölgedeki politik gelişimi yakından takip eden CHP kökenli Sabri Dişli ile bir mülakat gerçekleştirdik. İşte o mülakat:
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-07-23 15:49:00
Niçin Sabri Dişli ?
Şanlıurfa yerel yayın yapan gazete ve dergilerde köşe yazıları yayımlandı. Kanal Urfa ve Edessa TV de program yapımcılığı ve belgeselleri hazırladı. Yöre lehçesi ve folklorik öğeleri katarak yazdığı yazılara mizahi yaklaşımı ile özgün bir okuyucu kitlesi edindi. Bir çok ulusal kanala demeçler veren; babasından aldığı yaklaşım biçimini günümüze taşıyan, güldüren ama düşündüren önemli bir yazarımız… Bölgedeki gelişmeleri yakından takip eden, yerel siyaseti yakından izleyen ve aileden CHP kökenli olan bir Güneydoğulu…
Kendisine ne olacak bu CHP’nin hali diye sorduk…. Keyfli bir konuşma ve tebessüm ettiren bir söyleşi oldu.
Sayın Dişli öncelikle teklifimizi kırmadığınız için teşekkür ederim… Malüm konumuz belli…"Cumhuriyeti Kurmak" ve millet iradesini sadece kendi oy oranından ibaret gören bir süreç, Anayasa Mahkemesinin son zamanlardaki müdavimi, AB girişi sürecinde AK Parti'nin elini rahatlatan ama Cumhurbaşkanı seçilmesin diye meclise bile gitmeyen bir siyaset... sonra kaset ve solda yeniden kasketli bir adam... Ne oluyor CHP'de...
Öncelikle şunu belirteyim, Cumhuriyet kurulurken ilk süreçte CHP belki halkın iradesine başvurmadı ama inanç ve etnik köken ayırt etmeksizin bir meclis kurdu. Hata inanç, köken ve aşiret temsilcilerinden oluşan bir meclisti sonraki süreç için aynı şeyi söyleyemem.
Sonra bir dışlama süreci başladı, nedeni bilinmeyen bir biçimde… Şimdilerde Anayasa Mahkemesi gündemde…
Anayasa mahkemesinin müdavimi olan bir CHP evet… Mahkeme Cumhurbaşkanı seçiminde adalet terazisinin darasını alarak karar alması bundan sonraki kararları “dara”lımı değil mi? Sorusunu akla getirdi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde hep aynı sorun yaşandı hani bir umur 12 Eylül’ün sebebinin tekrar ihya olma umudu… Anayasa değişiklileri, kanunlar hep Anayasa Mahkemesine gitti, Mahkemede olağan üstü bir başarı kazandı CHP… Bu açıdan kutlamak gerek en hızlı ve en etkili sonuç…Paradigmanın avukatlığı ancak bu kadar olurdu…Sonra “pat” diye hızı kesen bir kaset olayı….
Görüntü değişti, bir başka görüntüyle….
Kaset olayına şahsen önceden kurulmuş bir siyasal komplo görmüyorum. Eğer öyle ise bu komployu hasırlayanların stratejik zekâlarından şüphe ederim. Yani Baykal’dan kurtulmak istemeyen bir tek iktidardır diye düşünüyorum bir de göğsüne jilet atan Müslüm Gürses hayranı gibi evinin önünde çadır kuran fanatikleri… Cumhuriyet tarihinden bu yana merkez sağ ve sol liderlerin koltuk yapışkanlıkları biliyorsunuz. Misal; l938 Atatürk’ün ölümünden sonra CHP’de üç lider adı sayabilirsiniz. I. İnönü, Ecevit ve Baykal eğer arada bir iki yıllık II. İnönü dönemini saymazsak ki; bu dönem de SHP de vardı… 72 yılda üç lider çıkarmış bir partiye ne sosyal diyebilirsiniz, ne de demokrat.
İlginç bir yaklaşım. Üç lider etrafında siyaset kuşağı gelişmez…Muasır medeniyette böyle mi?
Tabi ki değil; AB ülkelerindeki Sosyal Demokrat partilerde bu denli uzun süre genel başkanlık yürüten başka bir örneğe rastlayamazsınız. Biraz önce Kasketli adam dediniz Cüneyd…kasketli bir adam derken Ecevit’i kastediyorsunuz herhalde…
I.Kasketli adam değil, II.Kasketli adamdan daha ziyade değinmek istediğim….
Yeni Genel Başkan doğal yollarla dünyaya gelmedi sezaryenle erken doğum oldu gibi… Kasetin mecburi genel başkanı, ha!kaset olayı olmasaydı Kılıçdaroğlu’nun şansı yüksek olurdu. CHP gelenekselliğe karşı direniyor. Gelenekselliği yıkmak devrim yapmaktan daha zordur. Gelenekler dirençlidir. Gelenekselliğe en iyi örnek bizim halkımız gösterilebilir.
Tek Parti dönemi, uzunca bir süre muhalefet süreci, şimdi ise ne olsa "istemezük" diyen bir anlayış, bu kan kaybının temel dinamikleri ne sizce....
Tek parti döneminden kopan partiler uzaydan gelmedi CHP’nin içinden çıktı. Aslında Cumhuriyetin ilk kuruluşuyla birlikte Komünist partisi dâhil çok partili düzene geçme denemeleri olmuş ama hepsinin sonu hazanla bitmiş. İstemezük meselesi statüko veya geleneksellik adını ne koyarsanız koyun, bu ülkede siyasal ağaların yani asıl mesleği ne olursa olsun temelde mesleği siyasi ağalık olan kronikleşmiş şahsiyetlerin oturttuğu koca bir binadır muhalefet, Muhalefetteyken İSTEMEZÜK… CHP geçte olsa bu halkın demokrasi içine sindirmeye hazır olduğunu anladı… Çankaya profili seçmeninden kurtulmak amacıyla Eski Halkçı söylemi Mahsuni Şerif’in ince ince bir kar yağar fakirlerin yüzüne edebiyatından medet umar oldu.
CHP iktidara çıkmadığı süreçte evde kalmış kız psikozuna düşüyor ve rüküş olmaya başlıyor.
Doğu CHP den ne anlar, ne bekler...
Bence asıl can alıcı sorunuz bu. Yaşım elliyi geçti. Yani parti ve siyasal görüş; din seçme gibi değilse de çok benzer… Din gibi doğduğunda ailenin siyasi akımında bulursun kendini…. Ben geleneksel CHP’li bir ailenin çocuğuyum…
Ömrünüz bu siyasal akımda geçiyor…
Evet doğal olarak…Bu nedenle gençlik yıllarımda CHP’nin içinde geçti… CHP’nin diğer partilerden pek fazla değişmeyen demokratik olmayan işleyişini yaşayarak gördüm. Son zamanlarda bu daha da derinleşti. Eskiden kıran kırana delege seçimleri olurdu. Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda doğu da CHP özelikle de köy seçmenleriyle bir türlü barışık bir politika üretmemiştir. Tam tersi Kurtuluş savaşında birlikte savaştığı aşiretlerle ters düşmüş; feodalizmi yıkma adı altında doğunun önde gelen ailelerini mecburi ikametle sürgüne göndermiştir. Şimdilerde çok bilinen Dengir mir Fırat, Cevheri, Bucak aileleri gibi… Bu sürgünler; Osmanlıdan bu yana bölgede söz sahibi olan aileler de oluşturduğu derin izler CHP karşı siyasal hasımlık oluşmuştur. Aslında özelikle de 27 Mayıs sonrası sürgünlerin temel nedeni düzene karşı Ya da CHP’ye muhalif olan ailelere yapılmıştır. Yani sürgünler siyasaldır... l970’li yıllarda daha halkçı bir söylemle genel başkan olan Ecevit döneminde bir nebze de olsa değişmiştir. Ecevit’in Toprak Reformu girişimi başlayan süreçte köylü kesimin ağaya başkaldırısı, dünyada sol akımların yoğunlaştığı yıllar da CHP’nin oy potansiyelini doğuda yükselmişti. Örneğin Şanlıurfa; ilk defa birinci parti olarak çıkmış, ilk defa CHP’den belediye başkanı seçilmiştir. Ancak bu yükseliş uzun sürmedi. 12 Eylül öncesi siyasal olaylar, Toprak reformunun başarısız oluşu, Tekrar toprağına kavuşan büyük toprak sahipleri, sol ve CHP’ye karşı duruşta yer aldı. O yıllarda “Halklara özgürlük” sloganı çok meşhurdu. Doğuda Kürt kökenli sol görüşlü gençler CHP içinde kendini rahatlıkla ifade edecek yer bulabiliyordu.1974 Yılında Ecevit Urfa’ya geldiğinde Balıklıgöl’ün yanındaki meydanda yapılan seçim Mitingine bir grup genç “Kürtlere Azadî” sloganı atınca Ecevit çok kızdı.
Oysa halk adamıydı ve çok seviliyordu ve özgürlükçüydü…
Evet bu tutum; özgürlükçü olarak bilinen Ecevit’e karşı bir kırılganlığa neden oluşmuştu. 70’lerin sonlarına doğru sosyalist devrimci solun CHP’de pek yeri olmadığı anlaşıldı. 12 Eylül sonra 1991 de SHP ile HEP arasındaki seçim ittifakı Kürt kökenli milletvekillerini meclise taşınmasıyla sosyal demokratlar arasında yeniden bir köprü oluşturdu. Ancak daha sonraki seçimde SHP-CHP birleşmesiyle seçmen SHP-HEP işbirliğini CHP nezdinde cezalandırmış CHP’yi meclis dışında bırakmıştı. SHP-CHP birleşmesinden sonra Deniz Baykal’ın liderliğinde yeniden ulusalcı söyleme dönülmüştür. CHP’nin doğuda olmaması yalnızca ulusalcı yaklaşım ya da etnik köken değildir. CHP Din veya inanç özgürlüğü ilgili demokrat olamamıştır. Moda deyimle “Din açılımı” yapmamıştır. Bu açılım yalnızca İslami hassasiyeti olan kesimlere değil kendi tabanı olan Alevilerin özgürce ibadet edileceği bir düzenleme getirilmemiştir. Peki bunun değişimin fırsatını yakalamış mıdır? diye bir soru aklınıza gelebilir. Evet ara-ara koalisyonlar da yeterince fırsat yakaladığını düşünüyorum. Bu nedenle de Alevilerin son kuşakları CHP’den koptu. Tunceli Alevilerin yoğunlukla yaşadığı iller arsındadır. Bir zamanlar CHP’nin kalesi olarak görülürdü. Şimdi öyle mi? Daha marjinal kesimlere kaydı. Bu örneği genele yayabiliriz. Yine Alevilerin yoğunlukla yaşadığı Urfa da Sırrın ve Kısas çoğunlukla CHP’ye oy vermiştir. Bütün bunlara rağmen, CHP koalisyonuyla iktidar olduğu dönemlerde alevi halkına ibadet özgürlüğü noktasında açılım sağlayamamıştır. İşte bu durumda sorunuz kasketli adamın önemi ortaya çıkıyor.
Sol tarafın dışladığı Kürtler ve Aleviler. Bu büyük bir çelişki değil mi?
Hem de çok büyük bir çelişki, ulusalcı mısın değimlisin buradan belli olur zaten. Öteki oluşturmaz sol, sol insan ön planda olmalıdır, gerisinin önemi olmaz, önemi olduğu düşünülemez… Uzun bir dönem Kürtler, Sosyal demokrat olan CHP’nin kapısına gelmiş CHP bu kesimi elinin tersiyle itilmiş. Alevi vatandaşlar Dersime rağmen, inadına sadakatle CHP demiş… Karşılığında kişilerin makam terfi ve atamalarından öteye yol alınmamış. Kürtler için aynı şeyi söyleyebilirim. Kürtleri ve Dini hassasiyetleri olan tabanı kaybetmiş… Alevileri kaybetmiş. Geriye Çankaya semtindeki seçmen profili kalmış. Yani burjuva kesimi…Bütün bu küskün kesimin büyük çoğunluğu inanç ve etnik kökeninde birleştiren Kürt ve Alevi adam genel başkan Kılıçtaroğlu seçilmesi bir şans olarak algılandı. Üstelik bu adam İktidarı üç tane dosya açarak üç milletvekilini partideki konumundan etti. Siyasal Kürtler bu adamın kökeni nedeniyle taban pastası kırılacak diye endişe ediyor…Aleviler “işte adamımız” büyüdü genel başkan oldu diye ağzına bakıyor… Ama kasketli edem AKP’nin elindeki “fakir fukara guruba” edebiyatını sahipleniyor. Kılıçdaroğlu Beslendiği kendi kültürüne yüzünü dönse doğuda da batıda başarılı olunabilir. Bence kaygı var. Ege Akdeniz kıyı şeridinde kazanılan seçmenin tabanı SHP-CHP birleşmesinden sonra çıkan faturanın tekrar edilmesinden korkuyor olabilir. Bugün temel sorun olan demokrasinin gelişimi Kasketli adam; kendi mesleği olan ailelere sigorta yapmaktan söz ediyor. Oysa iktidar bunu yeşil kartla çözmüş gibi… Bildiğimiz söylemler “herkesin karnı doyarsa etnik kökeni inancı unutur!” Yani Kürdün Çözüm bumu! Evet, 50 yıldır Çözüm bu… Diyebiliyorlar bütün yaşanmışlıkları hiçe sayarak. Lakin problem bu formül ile elli yıldır çözülemiyor! Yaşamım boyunca hükümetler doğuda ekonomik paket açtılar, paketler açıldıkça silah sesleri daha bir yükseldi. Çoğaldı. Kılıçtaroğlu şimdilik bir hayal kırıklığı. Gelecekte CHP statüko “SAV”ları emekliye ayırır söylem değiştirir…Bu söylemleri parti tüzüğüne koyar, halka anlatırsa, ki bu konuda da pek umutlu değilim. 2. Adam lider görünümünden çok lider görünümünü kazanır. O zaman Doğuda da olur Batı da etkin olabilir...
Ne yapmalı CHP...
Bakın bu sorunuzun cevabı çok basit, tabi bana göre çok basit… CHP Sosyalist enternasyonale üye öyle değil mi? Sosyal demokratların bir araya geldiği örgütlenme… Tanımı ne? Özgürlük eşitlik adalet ve dayanışma. Bu durumda CHP altı okunu kınına koyup sosyal demokrasiye tam manasıyla sarılmalı. Zaman zaman AB’deki Sosyal Demokrat parlamenterlerin söylemlerini dinlemişsinizdir. Bu parlamenterlerin çoğu Türkiye’nin AB’ne tam üyeliğini hep desteklerler.
CHP AK Partinin yaptığını yapmalı Siyaset Akademisi gibi Tavandan başlayarak, tabana doğru sosyal demokrasiyi öğretip uygulamaya sokmalı. O zaman bütün sorunlar kendiliğinden çözülür
Son olarak güncel soruyu sormak istiyorum, Referandum… Halk oylamasında CHP ne yapmalıydı…
Anayasa değişikliğinin hazırlama sürecinde CHP’nin mevcut stratejisi Baykal döneminin devamı gibi… Kılıçdaroğlu parti politikasını aynen sürdürmeyi tercih etti. Oysa 12 Eylül Anayasanın kökten değişmesi doğrultusunda hemen herkesim hemfikir... Değişen anayasaya maddeleri ve diğer maddeleriyle ilgili CHP’nin halka anlatacağı alternatif değişiklikleri olmalıydı. Anayasa hazırlanırken Kılıçdaroğlu genel başkan olmuş olsaydı şimdi değişen maddeleri başka bir açıdan tartışıyor olabilirdik. Ret cephesiyle birlikte boykot cephesinin talepleri de tarafların karşılıklı ketum tutumuyla açmaza girdi. Anayasal bir değişimden ziyada güven oylaması siyasal çarpışma mecrasına, bir nevi güven oylamasına çekildi ki; bu hepten yanlış. Eğer CHP kendi Anayasa değişikliği ortaya koymuş olsaydı bu değişiklik AK parti tarafından kabul görmemiş olsaydı, mevcut ama bana göre eksik değişliği ret etme gerekçesi olurdu…
Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim
Bende bu imkanı sağladığı için zatınızda TIMETURK ailesine şükranlarımı sunarım.
SON VİDEO HABER
Haber Ara