'Terörle Savaş'ın unutulan kurbanı konuştu
İngiliz The Independent gazetesinden Robert Verkaik'in, "terör" suçuyla tutuklanarak altı yıldır, hiç bir kanıt ve ceza kararı olmaksızın şiddetli işgenceler altında hapiste tutulan İngiliz vatandaşı Babar Ahmad ile yaptığı mülakatı Timeturk okurları için tercüme ettik. İşte o çok ses getirecek röportaj;
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-07-14 12:47:00
35 yaşında olan Babar Ahmad, bir karar ve yargılama olmadan İngiltere’de en uzun süre hapiste tutulan kişi. 2004’de ABD’ye suçluların iadesi hadisesinden sonra medyayla ilk görüşmesinde Ahmad, kendisinin “terorle savaşın unutulmuş kurbanı” olduğunu söyledi. İngiliz anti-terör polisinin, onu Ekim 2003’deki ilk tutuklanmasında, ‘kötü ve işgenceye eş muamele’ye tabi tutulduğunu doğrulamasından sonra 60 bin sterlin para ödülü verildi! Bir e-mail vasıtasıyla Long Lartin hapisanesinden hükümete “beni ya serbest bırakın ya da cezalandırın” diye çağrıda bulundu. Simdi onun davasına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bakıyor.
İngilterede Tutuklanmadan önceki hayatınızdan bahsedebilir misiniz?
İngiltere’de doğdum ve bütün hayatımı güney Londra’nın Balham/ Tooting bolgesinde geçirdim. 2003 yılında tutuklandığımda Imperial College London’un ICT Destek Biriminde çalışıyordum. İşim lisans ve lisans üstü eğitimi araştırmalarında ihtiyaç duyulan software desteğini sağlamaktı. Her zaman dindar bir Müslüman olmuştum ve çevrem beni, ana İslami öğretilere bağlı olarak tanımlıyordu. Hiçbir zaman ne suç işlememiştim nede suçlu şüphesi isnadında bulunulmuştum.
Tutukluluk durumunuzun koşullarını anlatabilir misiniz?
2004’deki tutukluluğumda bir grup mahkumla birlikte, bir yüksek güvenlik bölgesinde tutuldum. A katagorisinde bir mahkum olarak bulunuyordum orada. Başlangıçta diğer katagoride ki mahkumlarla birlikte hapisanenin normal bir bölümünde tutuluyordum. Daha sonra HMP Lartin’de suçlu iadesi ve sınırdışı mahkumlarının bulunduğu küçük bir bölüme kaydırıldım. Son bir buçuk yıl içerisinde tutukluluk koşullarım kötüleşti. Her gün, tüm günümü diğer yedi mahkumla birlikte küçük bir bölmede geçirdim. Bizler tüm diğer mahkumlardan izole edilmiş bir şekilde, küçük bir bölümde, depresif bir ortamda tutuluyorduk. Eğer ABD’ye suçlu olarak gönderilseydim, durumum çok daha kötüleşecekti. Supermax katı hapisane rejimi koşullarında, ailemden, evimden arkadaşlarımdan uzakta, kimsesiz bir hayat sürmekle yüz yüzeydim.
Size karşı yöneltilen suçlama neydi?
ABD’nin iddiasının merkezinde, 1990’lardaki Rus işgaline karşı topraklarını savunan Çeçen savaşcılarla ilgili 20 değişik dilde yayın üreten bir websitesinin yakınlarında olmam vardı. ABD’ye göre bu terörizmdi. Ama İngiltere’ye göre bu Çeçen direnişi, AL-Qaide gibi terörist bir organizasyon kabul edilmiyordu ve bu halada böyle. Hatta Çeçen direnişinin lideri bir kaç yıldır kendisine sığınma olanağı bulduğu İngiltere’de yaşıyor.
ABD’nin öne sürdüğü yargılama alanı, birkaç düzine bilgisayarın sunucusunun 2000 yılının başlarından itibaren, yaklaşık 18 ay ABD’den yayın yapılmış olmasıydı. ABD aynı zamanda websitelerinin, “bütün bu suçlamalara konu olan materyallerin” sunumunun, ben İngiltere’de yaşarken dünyanın değişik yerlerinden yapıldığını kabul ediyordu. Bana karşı yöneltilen diğer iddiaların sebebi, 2003 Ekiminde bir ABD donanma savaş gemisinin dokümanlarının bende ele geçirildiği iddiasıydı. Ben suçlu iadesi çerçevesinde tutuklandığımda medya bu olayın üzerinde büyük bir hengame kopardı. Bir Millet vekili olan Sadiq Khan’a yazılan mektubda bu dokümanlara benim sahip olduğumun kanıtlanmamış olduğunun yazılı olmasına rağmen. Diğer bir doküman benim ailemin evinde ele geçirilen (babama ait olan), Newyork’da bulunan Empire State Building’le ilgili bir turist broşürü idi ki bu medyaya; Al- Qaide, Empire State Building’e bombalı saldırı planlıyor diye yansıtıldı. Bu broşürün tarihi babamın Newyork’u ziyaret ettiği tarih olan 1973’ aitti. Daha inanılmazıda şu ki; İngiliz polisi benim tutuklanmamdan sonra, hala bana karşı yöneltilen suçlara bir delil olarak gösterilen bu broşürü babama geri vermişti.
İngiltere’de nasıl işkenceye tabi tutuldun?
2 ekim 2003’de Tooting’deki evimde, anti-terör polisinin düzenlediği bir şafak baskınıyla tutuklandım. Tutuklanmam sırasında ve onu müteakiben polis istasyonuna götürülmem esnasında polisler tarafından “ciddi ve uzun bir şekilde” saldırılara, işkenceye eş korkunç tacizlere maruz kaldım. Ki bunların sonucunda tam 73 adet fiziksel yara, kulak ve idrarımda kanama meydana geldi. Sorgulanarak gözetim altında tutulduğum altı gün boyunca evim, ofisim ve bilgisayarlarıma el konularak incelendi. 8 Ekim 2003’de CPS’nin, bana suç isnat etmek için hiçbir delile sahip olunmadığına karar vermesi sonucu ceza almadan serbest bırakıldım. İnanıyorum ki bu kararın alınmasında, eğer bu yargılama devam ederse, tutuklanmam esnasında bana uygulanan tacizlerin detaylarının utanç verici bir şekilde ortalığa yayılacağı çekincesi etkili olmuştu.
Serbest bırakılmamı takiben resmi bir form doldurarak polis hakkında şikayette bulundum ve bana uygulanan muameleyi anlatan birkaç görüşmede yaptım. Benim durumum Blair hükümetine yönelik olarak çok utanç verici hadiselere delil oluşturmaya başladı.
Ne zaman tekrar tutuklandınız?
İki ay sonra yaralarımın iyileşmesiyle, Şubat 2004’te işe geri döndüm ve bu sıkıntıdan sonra hayatımı yeniden inşa etmeyi denedim. 5 ağustos 2005’te işten evime dönerken, ABD’den gelen ve tartışmalı olan suçlu iadesi talebine uygun olarak yeniden tutuklandım. Hiçbir kanıt olmaksızın, İngiltere-ABD suçlu İadesi anlaşmasına göre yüksek-güvenlikli bir hapishaneye götürüldüm ve ondan sonrada hep orada tutuldum. Ve bugüne kadarda bana karşı yöneltilen iddialarla ilgili olarak sorgulanmadım bile.
Neden ABD hükümeti senin orada yargılandığını görmek konusunda bu kadar kararlıydı?
Buradaki soru, neden Blair/Brown hükümetinin beni suçlu olarak iade etmek konusunda bu kadar kararlı olduğu? Benim davamdaki dökümanlar da ki kanıtlar benimle gerçekten ilgilenenin ABD olmadığı, ama Blair/Brown hükümetinin beni ne pahasına olursa olsun ABD’ye göndermek konusunda karlı olduğu yönünde. Bunu anlamak için sadece Dışişleri Bakanlığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yaptığı sunumlarda, neredeyse yalvararak mahkemeden beni ABD’ye iade etmesini istemesine bakmak yeterli. Onların bu çok kuvvetli çabaları, ABD tarafından yapılan girişimleri gölgede bırakacak cinsten.
Senin bu suçlu olarak iade edilmen talebiyle ilgili, koalisyon hükümetine olan mesajın nedir?
Şimdi altı yıldır hapiste suçlu olarak iade edilmeye karşı mücadele ediyorum. Ki bu on iki yıllık bir mahkumiyete denk. Hapiste ben, Blair/Brown hükümetinden daha uzun yaşadım. Kendi yararlarına olarak Liberal Demokrat ve Muhafazakarlar bu tartışmalı İngiltere-ABD suçlu değişimi anlaşmasını yenileyeceklerine, koalisyon anlaşmalarında söz verdiler.
Bu mulakat Turgut Alp Boyraz tarafından Timeturk için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara