Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Kadirov bir diktatör mü, yoksa sufi mi?

Rusya’nın Çeçenistan valisi Ramazan Kadirov bir diktatör mü? Yoksa kendini lanse etmeye çalıştığı gibi samimi bir dindar ve sufi mi?...

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-07-14 13:53:00

Kadirov bir diktatör mü, yoksa sufi mi?
Haber Merkezi / TİMETURK

Arap dünyasının ünlü el-Mecelle dergisi hazırladığı Ramazan Kadirov dosyasında “Tağut mu? Din adamı mı?” başlıklı makalesinde şunlara yer verdi;

Geçen üç sene boyunca Grozni’de Putin’in has adamı olan Ramazan Kadirov, otoritesini daha da güçlendirerek Çeçenistan’daki egemenliğini sert tutumu ve Rus mali desteğiyle devam ettirmeye çalıştı. Ülkeyi yeniden imar etmekle insan hakları aktivistlerini terörize etmek arasında gidip gelen bir yönetim şekliydi bu. Kadirov, bu arada ülkedeki sufi liderlere yakın durarak dindar bir Müslüman ve eski bir mücahit görüntüsü vermeyi ihmal etmedi.



Vaatlerde bulunmayı da ihmal etmeyen biri Kadirov. 2005 yılında henüz başbakanlık koltuğundayken Çeçenistan’ın Kremlinden aldığı destek sayesinde Rusya’nın en güvenli bölgesi olduğunu ve en yakın zamanda dünyanın en zengin ve en huzurlu köşesi olacağını ilan etmişti.

ELEŞTİRENLERİ BİR BİR YOK EDİYOR

Çeçenlerin çoğu onunla aynı fikirde değil. Fakat bunu açıktan telaffuz etmemeyi tercih ediyorlar. Zira Zarima Sadulyeva ile eşinin Reca Kadirov’un elinde yaşadıkları malum. Karı-kocanın cesetleri caddenin birinde, bir valizin içerisinde kurşunlarla delik deşik edilmiş halde bulunmuştu. Sadulyeva’nın suçu, “Neslin Kurtuluşu” adıyla bilinen ve bağımsızlık amacıyla verilen iki savaş boyunca kötü etkilere maruz kalan çocuklara yardım etmeyi amaçlayan bir sivil toplum kuruluşunu idare ediyor olmaktı.

Kadirov, bu ve benzeri olaylarla herhangi bir ilgisi olmadığını ısrarla ifade etse de Human Rights Watch ve The Memorial Society gibi uluslararası kuruluşlar uzun bir mahkûmiyet kararları listesi yayınladılar. Yine unutmamak gerekir ki, The Memorial örgütünün Çeçenistan’daki önde gelen isimlerinden birisi olan Natalia Estemirova, Sadulyeva cinayetinden sadece birkaç hafta önce cinayete kurban gitmişti.

Kadirov, eski yandaşların eleştirilerinden de kendini kurtaramıyor. Babasına yakın isimlerden birisi olan eski muharip Movladi Baysarov, Kadirov’u “eski tip bir diktatör” olarak niteleyerek oldukça kötümser bir beyanat vermişti: “Olaylar hakkında gerçekçi bir yorum getiren birisi sanki ölüm fermanını imzalamış oluyor. Ramazan’a göre kanun bizzat kendisi.” Aynı Baysarov, Anna Politkovskaya cinayetiyle Kadirov bağlantısı hakkında bazı bilgilere sahip olduğunu ifade ettikten kısa bir süre sonra Kadirov’a bağlı Çeçen emniyet güçleri tarafından Moskova’da katledildi. Anna Politkovskaya bilindiği üzere Çeçenistan’da hükümetin onayıyla gerçekleşen birçok vahşi cinayeti açığa çıkaran bir gazeteciydi.

RUSYA’NIN DÜŞMANLARI ONUN DA DÜŞMANI

Kadirov’un geçmişi ve bugünü itibariyle insanların kendisini nasıl gördüğüyle ilgili bir kararsızlık içerisinde olduğu söylenebilir. Kibirli ve alaycı şahsına yönelik eleştirileri önleme amacıyla çıkardığı alelacele görevden alma kararları bunun bir göstergesi. Aynı şekilde demokratik kuruluşları aleni bir şekilde eleştirmesi de… Kendi düşmanlarını hatta Ukrayna ve Gürcistan gibi Rusya’nın düşmanlarını tehdit ederken herhangi bir çekince hissi duymuyor bile.

KADİROV: PUTİN ALLAH’IN BİR AĞMAĞANIDIR

Peki, Kadirov kim? Bulunduğu konuma nasıl geldi? En kolay cevap, Putin’in adamlarından birisi olduğu. Onu Çeçenistan Devlet Başkanlığına bizzat Putin getirdi ve yerinde kalmasını sağlayan da o. Bunu Kadirov da bir şekilde itiraf ediyor zaten. Kadirov’un kendi ifadesine göre, açık mavi sporcu giysileri içinde “Rusyan’ın Kahramanı” madalyasını almak üzere Rusya’ya gittiğinde şunları söylemiş: “Başkasına bağımlı bir başkan değilim. Rusya Emniyet Güçlerinin adamı değilim. Putin’in adamı değilim. Putin, Allah’ın bir armağanıdır. Putin bize özgürlük bağışlamıştır.”

Putin, iktidarda kaldıkça Kadirov’un güvende olduğu söylenebilir. Çeçenistan dâhilinde muhalif unsur yok denecek kadar azalttı. Muhaliflerin gözünün yaşına hiç bakmıyor. Bağımsızlık için savaşmaya devam edenleri küçük bir isyancı grup olarak görüyor Kadirov. “Taş Kuleler – Çeçenistan’da Güç Çatışması” adlı kitabın yazarı ve bölge uzmanı Polonyalı gazeteci Wojciech Jagielski’nin dediğine göre: “Kadirov için esaslı tehdit, Grozni’deki gücünü zayıflatmak için Kremlin’deki otoritelere manevra yapmaya çalışan Moskova yanlıları içinden gelebilir.” Yıllar boyunca defalarca bölgeye gizlice girip çıkmış ve Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi tüm ülkeler içerisinde adı kara listelerde yeralmış Jagielski şöyle devam ediyor: “Ya da tersi bir durum, Putin’in gücünü zaafa uğratmak için birileri Ramazan Kadirov’u bitirme çabasına girişebilir.”

Bundan dolayı Putin ile Kadirov’un kaderleri iç içe geçmiş durumda. Kadirov Çeçenistan’da mevcut durumu koruyabildiği sürece Putin’in kanlı ve yorucu savaşı bitirmekle iftihar etmesi mümkün. Menfaatler karşılıklı. Federal müdahaleyi minimum düzeyde tutmak ve Kadirov yönetimini güçlendirmek için yapılan fon aktarımına da Putin ses çıkarmıyor.



Rus fonlarının kullanımına gelince, ülkenin yeniden imarına devam ediliyor. Bu imar hareketinin, halk nezdinde herhangi bir hokus pokus ya da karizmadan daha ziyade Kadirov lehine etki yaptığına şüphe yok. Bu imar çalışmasını görmeleri için bir imaj projesi olarak İslam dünyasından getirilen insanlar da Kadirov’un bu zahiri çalışmalarından etkileniyor. Polonyalı gazetesi Jagielski bu durumu şöyle izah ediyor: “Halkın Kadirov’dan pek hazzettiğine inanmasam da ondan korktuklarına yüzde yüz eminim. Yıkılan ülkeyi Rus fonlarıyla yeniden imar ettiği konusunda ise bir halk kabulü var. Çeçenler, Rusya’yı tongaya düşürüp memleketleri lehine tavizler koparan liderleri daima sevip sayan bir millet. Grozni ve Çeçenistan dâhilinde yapılan imar faaliyetlerini inkâr edecek kimseyi bulamazsınız. Dış bölgelerde Rus askerleri ve iç bölgelerde de Kadirov’un adamlarının baskıları sonucu ülkede kısmen bir normalleşme içinde. Ancak bunun bir karşılığı var: Ramazan ve adamları döneminde diktatörlük yönetimini kabul etmek. Ve hiçbir eleştiride bulunmamak. Yoksa nerede olursanız olun sonuçlarına katlanmak zorunda kalabilirsiniz.”

İmar hareketiyle birlikte tabii ki propaganda gündeme geliyor. Grozni’deki birçok büyük binayı Kadirov’un dev afişleri kaplamış durumda. Ayrıca şehir şu anda dünyanın en büyük camilerinden birine sahip olmakla övünüyor.



Kadirov’un İslam’a duyduğu ilgiyse genel karakterinin belirgin bir vasfı. 2004 yılında suikaste kurban gidene dek Çeçenistan Devlet Başkanlığı yapmış, müftü bir babanın oğlu olarak Ramazan, dindar bir Müslüman portresi çiziyor. Başkanlığında aldığı ilk kararlardan biri, Çeçen kadınlarına yönelik örtünme emri. Kumar oynamak gibi İslam’a aykırı uygulamalardan birçoğunu da yasaklamış durumda. İşin garibi, bunları yapan adam, aynı zamanda metresleriyle dost hayatı yaşıyor, dev köpekler ve yarış atları besliyor.

DİRENİŞÇİLERE KARŞI KENDİ SUFİ YANDAŞLARINI ÖNE ÇIKARIYOR

Kadirov, Sünni İslam anlayışında yerleşik sufiliği güçlendirmeye niyetli görünüyor. El altından kendi emirlerine uyan sufi şeyhlerini fonluyor. Kişisel bir dindarlık konusundan ziyade savaş sırasında yabancı mücahitler yoluyla ülkeye giren selefi nüfuzu kırmaya dönük bir tercih bu. “Sufilik ve Politika” kitabının yazarı, Georgetown üniversitesi profesörü Paul L. Heck, bu konuda şunları aktarıyor: “Eli silah tutanların, Çeçenistan’da milli birliği sağlamaya dönük bir amacı olmadı. Çeçenistan’ı, kâfirlere karşı verilen küresel mücadelenin savaş meydanı olarak kullandılar. Bu nedenle ikinci çeçen savaşında bazı sufi liderler, içlerinde Çeçenlerin de bulunduğu bu silahlı güçlere muhalif oldular. Şu anki konumda Rusya’nın yanında durmak, mücahitlerle saf tutmaktan daha doğru geliyor onlara.”

Profesör Paul L. Heck’in düşük yoğunluklu iktidar mücadelesi adını verdiği bu çekişmede dünya Müslümanlarından hem sufilere, hem de selefilere katılımlar var. Daha ziyade milli bir devlet ve güçlü bir hükümet yönünde tavır belirleyen farklı kesimlerden sufilerin eğilimi, selefilere muhalif diğer devletlerin desteğini kazanmak üzerine.

“Sufi liderlerin manevi otoritelerini zaafa uğratmamak için kendilerine yakın duranlarla ilişkilerini fazla açığa vurmamaları, belli bir ihtiyat düzeyinde tutmaları gerekir. Eğer zeki kimselerse Kadirov’la olan ilişkilerini de bu ihtiyat çizgisinde götürmek durumundalar” diyor Profesör Paul L. Heck. Kadirov’un kendine biçtiği dindar lider imajı, Müslüman ülkelerden mali ve manevi destek alma noktasında belki kendilerine yardımcı oluyordur. Fakat bu imajdaki dürüstlük payı pek yüksek görünmüyor.



Diktatörlerin kendi kişisel yaşam öykülerinde belli detaylara öncelik verdikleri bilinen bir gerçektir. Fakat Kadirov örneğinde konu sadece din ile sınırlı kalmayacak gibi görünüyor. Çeçen savaşına ilişkin her şeyi bilen Jagielski, Kadirov’un savaşçı geçmişinin hiç de söylendiği gibi olmadığını ifade ediyor: “Kadirov, hiçbir zaman savaşçı olmadı. Hiçbir zaman Ruslarla savaşmadı. Her ne kadar kendisi saf batılı gazetecilere ne kadar cesur bir mücahit olduğunu anlatsa da durum bu.” Kadirov bugün Putin’den aldığı büyük destekle metresleriyle dost hayatı yaşarken, İslam dünyasından kendisini ziyaret eden yetkililere Sufi, dindar, güçlü bir lider ve hayırsever biri olduğu imajını vermeye devam ediyor…


İlgili haberler için tıklayın

Çeçenistan'da Kadirov zulmü hız kesmiyor!

Çeçenistan sokaklarında yeniden korku

İsrailov'un öldürülme emrini Kadirov verdi

SON VİDEO HABER

Turist otobüsü kepçeyle kafa kafaya çarpıştı: 6 yaralı

Haber Ara