Dolar

34,8728

Euro

36,7563

Altın

3.040,75

Bist

10.058,47

Bozdağ: CHP yapınca irtica olmuyor

AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Ramazan genelgesini' değerlendirdi. Bozdağ, kendilerinin böyle birşey yayınlamaları halinde olacakları açıkladı.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-07-14 16:57:00

Bozdağ: CHP yapınca irtica olmuyor
AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, ''Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK)bünyesinde özel birlikler oluşturularak profesyonel kişiler, gönüllü birlikler tarafından terörle mücadelenin belli boyutlarının sürdürülmesinin daha faydalı olacağının aşikardır'' dedi.

Bozdağ, TBMM'de, gazetecilerin ''profesyonel askerlik çalışmasıyla'' ilgili soruları üzerine, terörle ilgili ekonomik, siyasi, sosyal, diğer boyutlarıyla ilgili tedbirlerin yanında bir yandan da güvenlik boyutuyla ilgili tedbirleri alma zaruretinin her zaman olduğunu ifade etti.

Bekir Bozdağ, ''Bir veya iki aylık acemi eğitiminden sonra askerlerin terörle mücadeleye gönderilmesinin doğru olmadığını, bu işin profesyonel gönüllü birlikler tarafından yapılması gerekliliğini dile getirmeyen hemen hemen kimse yok. Herkes ve her kesim bu noktada Türkiye'nin böyle bir adım atması gerektiğini ifade etmiştir'' diye konuştu.

TSK'nın bünyesinde özel birlikler oluşturularak profesyonel kişiler, gönüllü birlikler tarafından terörle mücadelenin belli boyutlarının sürdürülmesinin daha faydalı olacağının aşikar olduğunu anlatan Bozdağ, ''Bunu birtakım siyasi partilerin 'ayrı bir ordu kuruluyor' şeklinde lanse etme gayreti var. Bu tamamen iftiradır, yanlış bir şeydir, olayı çarpıtmaktır. Bu konu toplumun her kesimi tarafından dillendirilen bir konudur'' dedi.

Bozdağ, şunları kaydetti:

''Konunun boyutları ne olacak, onu bilemiyoruz. Genelkurmayın, Milli Savunma Bakanlığının, hükümetin yaptığı çalışmalar sonrası bunun teknik, hukuki boyutları, nasıl, nerede, ne kadar, süresi ne olacak, özlük hakları ne olacak... Bunlarla ilgili çalışmalar yapılacak.

İki yıllık bir askerlik eğitimi, bilgisi, görgüsü, tecrübesi arkasından bu işe alındığı zaman... Alacağı ön eğitim ve tecrübe, gönüllü bir işe gelmesi, bilerek ve isteyerek gelmesi, kendini neyin beklediğini bilerek bu işe girmesi... Bütün bunlar değerlendirildiğinde daha tecrübeli, eğitimli, gönüllü, bilerek ve isteyerek bir terörle mücadelenin daha etkin, yararlı sonuçlar doğuracağında da herkes hem fikirdir.

Muhalefetin çarpıtması gibi 'ayrı bir ordu' kurulması kesinlikle söz konusu değil. Bu, Türkiye'nin ihtiyaçlarından doğan bir konudur. AB'nin veya başkasının istemesi veya istememesiyle hiçbir alakası yoktur. Muhalefet bu noktada hükümeti 'niye bu adımı atıyor' diye eleştireceğine 'bu adımı geniş kapsamlı neden atmadı' veya 'neden başka türlü yapmadı' şeklinde eleştirirse belki daha iyi olur. Ancak, muhalefet sözcülerine baktığımızda terörle mücadelenin profesyonel gönüllü birlikler tarafından yapılması konusunda atılan adımı, maalesef eleştiren bir yaklaşım içerisinde oluyorlar. Keşke konuyu öğrendikten sonra eleştiri yapsalar daha yararlı olur diye düşünüyorum.''

İYİNİYETLİ KATKI KOYULMADI

Bozdağ, ''Başbakan, BDP ve MHP ile görüşmüyor. Teröristlerin cenazelerine işkence yapılmasıyla ilgili Başbakan'a gönderilen fotoğrafları siz de gördünüz mü?'' sorusu üzerine, bu fotoğrafları görmediğini söyledi.

Başbakan Erdoğan'ın herkesle görüşmenin faydası olduğuna inandığını belirten Bozdağ, daha önce DTP ile görüşüldüğünü, ancak bu görüşmenin her defasında olumsuz noktalara çekildiğini ve bu sürece pozitif, ''iyiniyetli katkı koyulmadığını'' ifade etti.

MHP'nin de bu süreç içerisinde ''pozitif ve olumlu bir yaklaşım ortaya koymadığı'' görüşünü dile getiren Bozdağ, ''Sayın Bahçeli'nin konuşmalarına bakarsanız, adeta bir küfürname üslubu içerisinde konuşarak hakaretler, iftiralar... O üslup içerisinde bir yaklaşımla bir araya gelme imkanı yok. Ayrıca, iki parti terör sorununun çözümü noktasında pozitif katkı yerine negatif katkılar, eylemler, söylemler ortaya koydular, koyuyorlar. CHP'de yaşanan değişiklik gibi eylem ve söylemlerde bir değişim olursa elbette onlarla da görüşülebilir. Bu görüşmeme, BDP ve MHP'nin ortaya koydukları eylem ve söylemlerle kendi doğurdukları tercihlerinin bir sonucudur'' dedi.

''TSK'NIN 25 YILLIK DENEYİMİ VAR''

MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır da ''profesyonel orduyla'' ilgili sorular üzerine, ''Profesyonel ordu talebi AB'nin talebidir'' dedi.

Şandır, ''Türkiye'de 2 bin 500 yıllık TSK bulunmaktadır. Silahlı Kuvvetlerimizin 25 yıllık deneyimi vardır. Bölücü terörle mücadelede yapılması gerekenleri, hükümet olarak yapılması gerekenleri, alınması gereken tedbirleri ve ortaya konulması gereken siyasi dik duruş ortaya konulamadığı için bugün Başbakan bir talihsizlik içerisinde böyle bir teklif ortaya koyuyor. Ama bunun ciddi, samimi ve dürüstçe olmadığını düşünüyoruz'' diye konuştu.

MHP olarak etnik bölücü terörle mücadelede yapılması gereken ne varsa yapılmasını ve saldırın durdurulmasını talep ettiklerini dile getiren Şandır, Cumhurbaşkanına sundukları önerilerin değerlendirilmesini, dikkate alınmasını ve Türkiye'nin kendi kaynaklarıyla bölücü teröre karşı gerekeni yapmasını istediklerini kaydetti. Şandır, ''Bunları yerine getirmeden, Türkiye AB'nin talepleri doğrultusunda, TSK'nın dışında profesyonel bir ordu oluşturma gayretleri doğru değildir; samimi değildir, ciddi de değildir. MHP olarak Türkiye'nin etnik bölücü terörle kendi kaynaklarıyla ve TSK'nın desteğiyle bu terörden kurtulması gerektiğini düşünüyoruz'' diye konuştu.

ÖZEL BİRLİK OLABİLİR

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi de aynı yöndeki soruya şu yanıtı verdi:

''Önerinin detaylarını henüz görebilmiş değiliz. Başbakan bir açıklama yaptı ama bu 'özel ordu' mudur, 'özel birlik' midir, net değil. Özel ordu dediğiniz zaman TSK'nın yapılanması dışında, onun emir ve komuta hiyerarşisi dışında bir başka oluşumdan bahsediyorsunuz demektir. İlke olarak doğru bulmuyorum. Özel birlik olabilir. Terör konusunda eğitilmiş bölgeyi iyi bilen, işin psikolojik ve sosyolojik yanlarını da tartabilen ve bu yönde silahlı mücadeleyi yürüten uzman birlikler tabii olabilir... Ama bu uzman birlikler TSK yapılanması içinde olmalıdır. Aksi takdirde terörle mücadelede güçlü bir oluşum yaratalım derken daha zayıf bir oluşum yaratmış oluruz.

Ayrı bir yapılanmayı doğru bulmam. TSK'nın emir ve komuta hiyerarşisi içinde özel birliklerin olabileceğini düşünüyorum. Terörle mücadele terör örgütüyle silahlı mücadelenin yanı sıra sadece silahla çözülebilecek bir mesele de değildir. 1983 yılından beri Türkiye sınır ötesi harekatlar yapmıştır; zaman zaman başarılı olunmuştur. Terör örgütünün sindirildiği, yok edildiğinin zannedildiği dönemler olmuştur ama bu örgüt halen vardır. Bu örgütün dış desteklerini, bağlantılarını da unutmayalım. Kuzey Irak'taki federe oluşumdan güç alan bir terör örgütü Türkiye'nin dış politika alanında bu desteği yok etmediği sürece Türkiye'de faaliyetlerine devam edebilir. Biz istediğimiz kadar bu birlikleri kuralım önemli olan Kuzey Irak'taki desteği de yok etmektir.''

''CHP'DE GENELGE'' HABERLERİ

Öte yandan, Bekir Bozdağ, bir gazetecinin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''Ramazan'da içki masalarında bulunulmaması ve dikkatli olmaları yönünde genelgesinin olduğu'' yönündeki haberleri hatırlatarak, bu konudaki görüşlerinin sorulması üzerine şunları söyledi:

''CHP imtiyazlı bir parti. Biz içki yasağına ilişkin bir genelge yayınlasak herhalde bugün ulusal medyada manşetten 'irtica hortladı, laik düzen elden gidiyor...' Bazı gazetelerin manşetini düşünmek istemiyorum. Ne manşetler çıkardı. Eğer AK Parti Genel Merkezi 'Ramazan ayı geliyor, aman ha böyle dikkat edin, rakı sofralarına değil iftar sofralarına gidin' diye bir genelge yayınlamış olaydı... Türkiye'de bugün 'laiklik elden gidiyor' diye epeyce gazete manşetten çıkardı; epeyce televizyonda 'rejim elden gidiyor mu, gitmiyor mu' diye yorumlar olurdu. Tabii, CHP sözkonusu olunca bazı yerler nezdinde akredite olduğu için onun imtiyazlı ortaklığı her zaman bakidir. Toplumun değerlerine uygun bir yaklaşım olduğu için olumlu bir yaklaşımdır. Umarım onlar da iftar soflarında milletle beraber olurlar.''

Akif Hamzaçebi ise bu konudaki soruya şu karşılığı verdi:

''O sofralarda değiliz esasında... Genel başkanın söylemek istediği, özel hayatınızdan fedakarlık edeceksiniz. Özel yaşamınızdan fedakarlık edeceksiniz, bütün gücünüzü 12 Eylül'de yapılacak olan referanduma vereceksiniz. Bu referandumda doğruyu anlatacaksınız. Esası, özü, AKP'nin yargıya hakim olma hedefidir. Bu hedefe ulaşmak için anayasa değişikliği vardır. Hükümeti kaybedecek olan AKP muhtemel bir Yüce Divan yargılaması nedeniyle kendisini güvence altına almak istiyor. Genel Başkan '12 Eylül'e kadar vatandaşa bunu anlatın' diyor. Özel hayatınızı ikinci plana atın demek istiyor.''

AA
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara