Dünya, derisini değiştiriyor
Rus internet gazetesi Gazeta.ru'nun 8 Temmuz 2010 tarihli internet sayfasında, Fyodor Lukyanov imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yayımlanan Rusça yazının ilgili bölümünün çevirisi şöyledir:
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-07-12 08:52:00
"Sonbahar 2009-Yaz 2010" siyasi dönemi, uluslararası sistemdeki değişimlerin hızı ve mahiyeti bakımından çok ilginçtir. Dünya politikasındaki kaymalardan ve uluslararası hukuk, kilit konumdaki örgütler ve alışıldık ilişki sistemleri gibi temel kurumların krizinden 20. yüzyılın sonundan itibaren bahsediliyor. Fakat şimdi değişimlerin birikimi nitel bir sınıra ulaşarak başka bir seviyeye çıktı. Ortamın genel bir dönüşümünden, bazı ülkelerin davranışlarındaki somut değişiklikler aşamasına geçildi. Söz konusu süreç, temposunu gittikçe arttırmaya devam edecek.
Bunun en parlak örneği Türkiye'dir. Neredeyse birkaç ay içinde bu ülke, dış politikası bir yana, öz kimlik algısında gözle görülür bir dönüşüm geçirdi: "Kolektif Batı'nın" sadık bir parçasından kendi hırsları olan bölgesel bir Müslüman devletine doğru bir evrim. Doğal olarak, böyle bir dönüşüm birden olmadı. Bu dönüşüme doğru gidişat 2000'li yıllar boyunca söz konusu olsa da son birkaç ay kilit bir rol oynadı. Türk hükümeti bu kış, sözde darbe planlayan askerlerin kurduğu geniş çaplı bir komplonun ortaya çıkarıldığını duyurdu, yazın başında ise İsrail ile çok ses getiren bir kopukluk patlak vererek Ankara'nın yönünü değiştirdiğine işaret etti.
Bu iki gelişme doğrudan birbirine bağlı olmasa da aralarında dolaylı bir bağlantı bulunduğu söylenebilir. Askerler tarafından teminat altına alınan ve kesinlikle laik olan Kemalizmden kademeli uzaklaşma ve böylelikle askerlerin nüfuzunun azalması gibi Türk toplumundaki iç değişimler, dış değişimlerle örtüştü. Tarafları bir araya getiren Sovyet tehdidinin mevcut olmadığı bir ortamda, Türkiye ile Batılı müttefikleri arasında sanıldığından daha fazla ideolojik ve jeopolitik farklılıklar bulunduğu ortaya çıktı. Teoride Ankara'yı Batı yörüngesinde tutabilecek rolü, Türkiye'nin hem askerî hem de ılımlı İslamcı seçkinlerinin çok arzuladığı AB üyeliği perspektifi oynuyordu. Fakat bir yerden sonra AB'nin Türkiye'yi kabul etmeye hazır olmadığı görüldü. Bundan sonraki müzakere sürecinin, sonsuz ve Ankara için oldukça aşağılayıcı, AB'nin kabul etmemek için sürekli gerekçeler öne süreceği bir süreç hâlini alacağı anlaşılıyor.
BYEGM
SON VİDEO HABER
Haber Ara